3.5

5.3K 311 94
                                    

"Yarın çıkışta bir şeyler yapalım mı? Yani sen istersen tabi."

Çocuğun duraksayarak kurduğu cümlelerle birlikte genç kız gülümsedi.

"Ne gibi şeyler?"

Elini sıkıntıyla ensesine götüren çocuk yere bakarak cevap verdi.

"İşte ne bileyim birlikte gezeriz yani sen nereye gitmek istersen. Hem bazı şeyleri konuşmamız gerek."

"Tamamdır o zaman sonra tekrar konuşuruz. Ben şimdi Doğa'nın yanına gideyim. Yalnız kaldı biraz"

Oturdukları banktan kalkan genç kız tam el sallayıp gidecek iken çocuk aceleyle kalktı ve kızı tuttu. Anlamaz gözlerle bakarken çocuk, aklından geçenlerde biraz kararsız kalsa da eğildi ve kızı dudağının kenarından öptü.

Genç kız heyecandan gözlerini kırpıştırdı. Çocuğun da ondan bir farkı yoktu. Bir süre suskunluk olunca çocuk saçma bir şekilde açıklamaya çalıştı.

"Şey sen Doğa'nın yanına git artık istersen yani şey olmasın."

Hala şokta olan kız cevap bile veremeden kafasını salladı ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Aklı almıyordu. Onu öpmüştü! Ve o kadar tatlıydı ki aklını kaçıracaktı.

Elini çocuğun öptüğü yere koydu ve sırıtarak ilerlemeye başladı. Olanları arkadaşına anlatmak için sabırsızlanıyordu.

.....

Zilin çalmasıyla beraber tüm kantin ayaklandı ve kapıya doğru ilerlemeye başladı. Derse girmek istemiyordum. Özellikle de böyle güzel bir günde. Ama mecburdum. Kahvemi de alarak kantinden çıkan kalabalığın arasına karıştım. Bahçeden binaya doğru ilerlerken gözüm Çiğdem'i arıyordu. Kapıda telefonuyla uğraşan Uygar'ı görünce hızlı adımlarla yanına gittim.

"Ya Uygar, Çiğdem nerede?"

Sorumla beraber yüzünde garip bir ifade oluşurken saçma bir şekilde cevap verdi.

"Senin yanında değil mi?"

"Bilmem sence öyle mi?"

Yaptığı saçmalığın farkına varınca yine yüzü değişti. Bir şeyler dönüyordu ve benim bunu acilen öğrenmem lazımdı.

"Kusura bakma ya. Bana senin yanına gideceğini söylemişti şu an nerede bilmiyorum."

"Ee naptınız ben yokken? İyi geçti mi bari?"

İmayla sorduğum soruya karşın yüzü kızardı. Utanmıştı ve ben onu ilk defa böyle görüyordum. Çünkü önceki kız arkadaşından konuşulduğu zaman hiç böyle tepkiler vermezdi. Utanmayan rahat bir çocuktu. Şimdi ne olmuştu da böyle kızarmıştı? Aklım almıyordu.

"Ya neyse ders başlıcak gitmem lazım benim."

"Uygar, aynı derse gireceğiz."

"Tamam işte sen de geç kalma dersine hadi görüşürüz."

Cevabımı beklemeden koşar adımlarla yanımdan uzaklaştı. Çiğdem'i bulup her şeyi öğrenmem lazımdı. Yoksa çatlayacaktım.

Sonunda sınıfa doğru ilerlerken bizimkiyle karşılaştım. Aradığını bulmuş bir şekilde yanıma geldi ve bir şey demeden beni öptü. Öpülmeyi sevmememe rağmen ona kızmadım. Şu an hiçbir şey mutluluğumu bozamaz, beni sinir edemezdi. Çünkü Deniz beni özlemişti.

"Ya kanka neredesin ya, on saattir seni arıyorum?"

"Asıl ben seni arıyorum Çiğdem. Ve galiba bana anlatman gereken şeyler var. Ne haltlar yediniz siz böyle, ikiniz de bir garip havalarda? Hayırdır kızım?"

"Sen Uygar'la mı konuştun? Benim hakkımda bir şey dedi mi? Yani ne biliyim. Şöyleydi böyleydi filan"

"Sizin aranızda bir şeyler oldu her halinizden belli. Ama şimdi derse girmemiz lazım yürü hadi."

"Ya ben girmesem olmaz mı ?"

"Niye ya?"

"Ya şimdi Uygar orada olcak falan şey olmasın yani?"

"Ney?"

"Of Doğa anladın işte utandım bir an."

" Çiğdem, derse girmeme gibi bir seçenek yok. Olmaz öyle şey. Bir de böyle utanıyorum falan diyorsun iyice meraklanıyorum. Sabret biraz. Hem benim de anlatmam gereken şeyler var."

Oflayarak peşimden geldi. Uzun bir ders bizi bekliyordu.

......

Uzun ve sıkıcı bir ders sonrası bahçedeki kamelyaya oturmuştuk. Çiğdem tüm ders boyunca gergin gergin oturmuştu Uygar ise ona göre biraz daha normaldi. Arada bir kafasını çevirip Çiğdem'e bakmıştı ama Çiğdem her defasında bakışlarını kaçırmıştı. Böyle aşk meşk olayları içimdeki öküzün kusma isteğini uyandırıyordu. Onların bu tatlı hallerinden iğreniyordum.

"Anlat artık ne oldu da böylesiniz?"

"Ya şimdi biz oturup boş boş konuştuk işte. Ondan sonra'Yarın bir şeyler yapalım mı?'dedi. Bunu söylerken öyle tatlıydı ki bir görsen. Elini ensesine götürdü böyle bakışlarını falan kaçırdı. Çocuk resmen utandı. O hali aklımdan çıkmıyor."

"Tabi canım görmez olur muyum?"

"He ne dedin?"

"Boşver devam et."

"Sonra ben tam kalktım işte senin yanına geleceğim. Böyle bir anda bileğimi tuttu. Bir süre baktı ondan sonra ne yaptı biliyor musun?"

O giderek heyecanlanırken ben hiçbir şey anlamadığım için iyice meraklanmıştım. Başımı devamını getirmesini istercesine salladım.

"Eğildi ve dudağımın yanından öptü beni. Öptü! Anlıyor musun? Resmen beni öptü çocuk."

Duyduklarım karşısında şoke olurken yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı.

"Oha öptü ne demek ya? Bir de kızı sakın öpme falan demiştim. Kerataya bak sen, bir de utanıyo vay be!"

"Ya deme öyle o an o kadar heyecanlandım ki anlatamam. Sonra ben tepki vermeyince yine utandı. Bir şeyler dedi. Sonra ben de bahçede öylece dolaştım seni aradım."

"Ya oha ya hala inanmıyorum. Siz bildiğiniz sevgilisiniz yani bu ne hız kızım? Daha dün birbirinize sataşıyordunuz. Bir bekleyin. Her şeyin bir sırası var."

"Ya Doğa!"

Gülerek omzuma vurunca aynı şekilde karşılık verdim. İğreniyordum falan ama gerçekten de çok tatlılardı.
Lanet olsundu.

Aklıma Deniz gelince gülmeyi kesip ciddileştim.

"Güzel haberler sadece senden değil. Şimdi duyduklarına inanamayacaksın."

"On dakkada güzel ne olmuş olabilir ki ?"

Olanları kısa bir şekilde anlattıktan sonra uzun bir süre beraber gülüştük. Benimle bol bol dalga geçti tabi. Özellikle de kırdığım potlara.
Uzun zamandır böyle bir gün yaşamamıştım. Her şey çok güzeldi.

Ta ki sarışın kızın bu tarafa geldiğini görene kadar. Ben onu tamamen unutmuştum. Ve hala Deniz ile aralarında olanların mantıklı bir açıklaması yoktu. Bu bir an tüm mutluluğumu alıp yerle bir etti. Kendimi kaptırıp gerçek meseleyi unutmuştum. Çok aptaldım.

Kız bize daha da yaklaşırken ikimiz de sorar gözlerle ona bakıyorduk. En son yanımıza gelince Çiğdem'e kısa bir bakış atıp bana döndü.

"Biraz konuşabilir miyiz Doğa?"

:)

Anonim&iddiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin