3.0

6.9K 471 121
                                    

Donuk bir şekilde kulağındaki müziğe eşlik ederken gelen bildirim sesiyle müzik durdu. Kafasından atmaya çalıştığı her şey tekrardan beynini doldurmaya başladı. Her ne kadar telefonu açıp huzurunu bozmak istemese de mesajın arkadaşından geldiğini düşündü. Kendisini uyarmıştı. Telefonunun kapalı olmamasını ve bu konuda dikkatli olması gerektiğini belirtmişti.
Havada hafif bir rüzgar vardı. Gelen bildirim sesinden sonra müzik kaldığı yerden devam ediyordu. Saatlerce böyle durmak istiyordu ama ne kadar isterse istesin o mesaja bakmadan içi rahat etmeyecekti. Kulağından kulaklığı çıkarıp telefonu açtı. Arkadaşının   böyle bir durumda kendisini gereksiz yere rahatsız etmeyeceğini biliyordu. Öyleyse ne olmuştu? İçinden bir ses göreceği mesajın oldukça sıkıntılı olacağını söylüyordu. Öyle de oldu.
İlk başta bir anlam veremedi. Yazılanlar çok saçmaydı. Böyle bir şeyin olmasına imkan yoktu. Fakat sonra olanları düşündü. Belki de gerçekten böyle bir şey olmuş olabilirdi. Gerilmişti. Hızlıca kalkıp etrafına bakındı. Kimse görünmüyordu. Kulaklığını toplayıp çantasına yerleştirdi ve hızlıca basamaklara doğru ilerledi. Dikkatli bir şekilde aşağı indikten sonra etrafına bakınmaya devam ederek yürümeye başladı. Bir saat, belki de her gün habersiz bir şekilde izlenmişti o gözler tarafından . Çünkü gelen mesaj bir tek bunu gösteriyordu.
"Sen hiç ağlayan bir kedi gördün mü?"

....

Merdivenlerden indiğimde etrafıma bakınarak hızlıca yürümeye başladım. Düşündüğüm şeyin gerçekleşmiş olma ihtimali çok yüksekti. Ama buna daha hazır değildim.
Adımlarıma hızlıca devam ederken arkamdan ayak sesleri geldi. Biri beni takip ediyordu. Korkmaya başlamıştım. Buraya kesinlikle tek başıma gelmemeliydim.
Hızlıca koşmaya başlayacağım sırada önceden de duyduğum o güzel sesle olduğum yerde kalakaldım.
"Doğa!"

Arkamda bir sapık falan yoktu. Onun yerine mavi gözlü bir çocuk vardı. Beni biliyordu. Bunu birkaç dakika önce attığı mesajdan fark etmiş olsam da şu an bana baktığını bilmek çok kötü bir histi. Bir anda kendimi çok savunmasız hissettim. Arkamı dönmeye cesaretim yoktu. Sadece kaçmak istiyordum. Ondan ve geri kalan her şeyden. Bu çok sinir bozucuydu.

"Kaçmayı mı düşünüyorsun?"

Düşüncelerimi sesli bir biçimde ifade etmesiyle gözlerim sonuna kadar açıldı ve bir anlık cesarete gelerek hayatımdaki en aptalca şeyi yaptım. Yavaşça arkamı döndüm.
Yüzü kızarmıştı ve bağırdığından dolayı nefes nefeseydi. Mavi gözleri direk gözlerime bakıyordu. Bakışlarımı kaçırmak istedim ama yapmadım.
"Bir şey söylemeyecek misin?"

"Ne söylememi istersin?"

Bu cevabı beklemediği açıktı. Şaşkın bir ifadeyle bana bakarken arkamı dönüp yürümeye başladım. Benden bir açıklama bekliyorsa yanılıyordu. Evet, normal şartlarda ona soracak çok şeyim vardı. Mesela nasıl anlamıştı? Ne zamandır biliyordu? Eğer ben olduğumun uzun zamandır farkındaysa bu gerçekten utanç verici olurdu. Fakat konuşması gereken tam olarak ben değildim. Genel olarak öyle gözükse de son yaptıklarından sonra hiçbir şeye anlam verememiştim. Beni mahvetmişti ve buna rağmen mesaj atıp beni bildiğini söyleyerek karşıma çıkmıştı. Ne yapabilirdim ki? Beni sevmeyen bir insanla bu konuyu nasıl konuşabilirdim?

Sessizce yürümeye devam ederken sırtımda bakışlarını hissedebiliyordum. Sonunda sokağın köşesini dönünce artık beni görmediğini bildiğim için ağlamaya devam ettim. Bu şekilde olmamalıydı.

....

"Oha ya inanmıyorum. Bütün planların bize ait olduğunu biliyor muydu yani?"

Sessizce kafamı salladım.

"Ne zamandır peki?"

"Bilmiyorum"

"Hiç konuşmadınız mı şimdi?"

"Hayır, arkamı dönüp gittim."

"Neden gittin? Sonunda tam konuşacakken niye kaçıyorsun ki?"

" Ne yapacaktım sanki? Haddimeymiş gibi  o kızla yakınlaştığı için hesap mı soracaktım? Bunu yapmaya hakkım yok. O benim hiçbir şeyim değil."

Oflayarak ayakta durmayı kesip yanıma oturdu. Bir nevi haklı olduğumu biliyordu. Şu anlık beklemekten başka hiçbir şey yapamazdım. Ne boynuna sarılabilirdim, ne de bağırıp ona olan öfkemi ve kırgınlığımı boşaltabilirdim. Bu işler o kadar da kolay değildi.

Okul bitene kadar onu bir daha hiç görmedim. Büyük ihtimal gitmişti. Biraz iyi de olmuştu. Onunla şu an tekrar karşılaşmak istemiyordum.

...
Ellerim cebimde kaldırımda eve doğru yürürken ikimiz de sessizdik. Çiğdem duruma çok üzülmüş ve sinirlenmişti. Olanları anlattıktan sonra iki saat konuşmuş ben cevap vermeyince de susmuştu. O zamandan beri ikimizden de çıt çıkmıyordu.

Her zamanki gibi telefonuma gelen mesaj sessizliği bozdu. Bu telefondan bu kadar nefret edeceğim hiç aklıma gelmezdi. Bıkmıştım artık.

Duraksayıp telefonu açtığımda Çiğdem de durmuş bana bakıyordu. Mesajı okuyup ona gösterdiğimde hiçbir şey demeden üzgünce bana baktı. Gözlerim dolmaya başladığında  beni kendine çekerek kafamı omzuna yasladı. Ağladım. O beni teselli etmeye çalışırken kafamı boynuna gömüp dakikalarca ağladım. Kimin baktığını umursamadan sadece ağladım. Yazdığı mesaj sesiyle birlikte beynimde canlanıp duruyordu. Sanki kendisi söylemiş gibiydi.

"Bir süre okula uğramayacağım. Özür dilerim ama beni görmek istemediğini biliyorum. Amacım kafanı karıştırmak değil. Aklında bir sürü soru işareti var. Benim de öyle. Yaptığım her şeyi sana açıklayacağım. Ama şu an sırası değil. Konuşmak istersen burdayım. Kendine iyi bak kedi."








Anonim&iddiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin