2.6

7.2K 497 147
                                    


Somurtarak kantinden aldığım kahveyle birlikte Çiğdem'e doğru ilerledim. Deniz en son yazdığım şeye ya cevap verememişti ya da daha görmemişti. Cevap vermesi için iki saat beklemiştim ama tık yoktu. Artık kafayı yiyecektim.

Elimdeki kahveyi masaya sertçe bırakarak birazcık elime dökülmesine sebep olunca kısık sesle inledim. Canım acımıştı. Çiğdem bana onaylamaz bir şekilde bakınca sinirle konuştum.

"Hiç bakma öyle kaç saattir mesaj atmasını bekliyorum. Kafayı yiyeceğim artık!"

"Doğa,mesaj atalı daha on dakika olmadı."

Pes edercesine yerime oturdum. Çiğdem telefonuyla ilgilenmeye başlayınca sıkıntıyla etrafı inceledim. Bugün hava biraz kapalıydı ve yağmur yağacak gibi görünüyordu. Eve giderken donuma kadar ıslanıp yine hasta olacaktım ve yine annemin o uzun dırdırına maruz kalacaktım.  Tamam çok konuşmuyordu ama yağmurlu günlerde otobüse binmediğimde çok kızıyordu. Ne yapayım yürümeyi seviyordum.

Masanın titremesiyle irkildim. Bir bildirim vardı. Deniz kesin cevap vermişti. Merakla telefonu açarken gördüğüm mesajla şansıma küfrettim.

Faturalı esnek paketiniz 28.11.2017 tarihinde yenilenecek ve paket kapsamındaki haklarınız......

Ah şu vodafone... Her zamanki gibi yine hayallerimi yıkmayı başarmıştı pislik.  İlk olarak hattı yeni almamın şerefine Çiğdem ile birkaç gün üst üste saatlerce konuşmuştuk ve bunun üzerine dakikamın bittiğini gösteren bir mesaj gelmişti. Mahvolmuştum. Üstelik paketin yenilenmesine daha 23 gün vardı.  İşte o günden beri şu vodafonedan nefret ediyordum. Ona olan kinim inanılmaz derecede kuvvetliydi.

Umutsuzca telefonu kapatıp Çiğdem'e döndüm. O sırada zilin çalmasıyla birlikte ayağı kalktık ve binaya doğru ilerlemeye başladık. Son derse girecektik. Deniz hâlâ cevap vermemişti.

.....

Dersin bitmesiyle kafamı sıradan kaldırıp toparlandım. Uykum gelmişti. Çiğdem ile birlikte hazırlanıp aşağı indik. Tam da tahmin ettiğim gibi yağmur yağıyordu ve yanımda şemsiye yoktu. Yürüyerek gitmek istesem de Çiğdem'i bugün babası alacaktı. Yani yalnızdım ve bu havada yalnız yürümek istemiyordum. O yüzden otobüsle gidecektim. Sıkıcı bir yolculuk beni bekliyordu.

Çiğdem 'e veda ettikten sonra durağa doğru ilerledim. Yağmur artmıştı  ve ben ciddi bir şekilde ıslanmıştım. Montuma sarılarak beklemeye başladım. Otobüs gelince  ücreti verdikten sonra  sonra kulaklıklarımı takıp arkaya ilerledim. Yer yoktu ve mecbur ayakta bekleyecektim.

O sırada sağımdan birinin hafifçe ittirmesiyle  sertçe oraya döndüm. Ardından kafam birinin omzuna çarpınca inledim. Aynı anda beni ittiren kişi arkasını dönünce  göz göze geldik.

Bu mavi gözleri daha kaç kere görebilecektim bilmiyordum ama yakından çok daha güzel olduğu kesindi. Kapşonunu yine takmıştı  ve onun da kulaklığı vardı. Üstelik yakında olduğum için parfümünün kokusu burnuma kadar geliyordu.   Yaşadığım şoktan şurada bayılıp ölebilirdim.

O bana ben de ona bakıyordum. İkimizden de ses çıkmıyordu. Onu bilmem ama ben heyecandan konuşabilecek bir durumda  değildim. Hâlâ suratına aval aval bakarken aramızdaki sessizliği bozan kişi o oldu.

"Çarptığım için üzgünüm."

Allahım sesi mükemmeldi. Ya da şu an bana öyle geliyordu. Bir şey demem gerektiğinin farkına varınca beremden çıkan küçük saç tutamını gözümden çekip  boğazımı temizleyerek cevap verdim.

"Tamam."

Gerçekten mi? Daha yaratıcı bir cevap olamazdı gerçekten. Tek kaşını kaldırarak suratıma baktığında toparlamaya çalıştım.

"Yani,önemli değil ."

Ellerimi hareket ettirerek verdiğim bu cevaba hafifçe gülümseyip kafasını diğer tarafa çevirdi.

Bana gülümsemişti. Gerçekten de gülümsemişti ve çok güzel gülümsüyordu. İçim sıcacık olmuştu. Onunla tekrar konuşmak istiyordum. Bana tekrar gülümsesin istiyordum. Sırtını dürtüp nasıl olduğunu sorsam benimle uzun uzun konuşur muydu?
Hayır, iyice saçmalamıştım. Kendimi biraz ağırdan satmalıydım. Bir şeyleri fark etmesini  istemiyordum.

Bir süre yüzümdeki aptal sırıtışla onun yanında müzik dinledim. İneceğim durağa  biraz daha vardı. Derken otobüs durdu ve sağımda
Bir hareketlilik oldu.  Deniz inecekti. Gitmesini istemiyordum. Kapı açılır açılmaz nerede olduğumuza baktım. Geçen gittiğimiz kafenin-onun çalıştığı yer-yanındaydık. Her gün çalışıyor muydu? Peki neden? Maddi sıkıntısı mı vardı? Tüm hafta okuldan sonra işe gelmek bayağı yorucu olmalıydı. Bunun sebebini öğrenmeliydim. Cevaplanmamış bir sürü soru vardı ve ben giderek onu daha da merak ediyordum.

Telefonun elimde titremesiyle bakışlarımı oraya çevirdim.

Anonim: oynayalım bakalım ama şunu unutma deniz, sen benimsin ve bu kediciğin buzdolabını  başkasına bırakmaya hiç niyeti yok

Deniz: diyorsun ? kanıtla o zaman.

hiçbir şekilde vodafone a hakaret etmiyom yanlış anlaşılmasın falan ıfjfjvkr

Anonim&iddiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin