"Söylenti senin Mösyö Gio ile brlikte olduğun... Hatta bebeğin bebeğin ondan olduğu konusunda."
Bunu duyunca ne yapacağımı bilemedim. Kocamı asla aldatmamış olmama rağmen o kadar utandım ki.... Resmen yüzüm kıpkırmızı oldu. Çok kötü oldum. Philipe neler hissettiğimi anlamış olmalı ki kendini toparlayıp ellerimi tuttu.
"Sevgilim öyle bir şey olmadığını biliyorum elbette. "
"Philipe bu çok kötü bir iftira."diye bağırdım "Tanrım! Kim bunu nasıl söyler? Nasıl böyle bir şey yapabileceğimi düşünebilirler?"
"Sakin ol hayatım. Bebeğimize sarar gelecek. Ben yapmadığını biliyorum, sen de yapmadığını biliyorsun. Önemli olan da bu... Başkalarının ne düşündüğü umurumda değil."
"Kim bunu söylediyse öğrenmeliyim."diye mırıldandım "Philipe çok özür dilerim. Kendini berbat hissetmiş olmalısın."
"Sadece senin duyduğunda bu hale geleceğini bildiğim için üzüldüm."
"Yarın saraya gidiyorum."uzun zamandan beri kendimi bu kadar sinirli hissetmemiştim. "Emim sarayda kimin bu iftirayı attığını öğrenirim."
"Ben öğrenirim."dedi Philipe "Sen şu an saraya gitmesen daha iyi olur."
"Asıl şu anda sarayda olmam gerek, öteki türlü tüm saray bu dedikodunun gerçek olduğunu düşünür."
"Elenor..." Philipe elerimi tutup hafifçe iç çekti "Mösyö Gio şu anda sarayda..."
"Nasıl?" Bu mümkün olamazdı, o sıradan biri, aristokrat olmayan biri sarayda kalamaz.
"Nasıl başardı bilmiyorum ama bunu Jhan ayarlamış."
Ellerimi çektim, bu her şeyi açıklar. Bu saçmalığı Jhan yaymış olmalı ve bunun için de kimi kullandığını tahmin etmek hiç zor değil.
"Yarın saraya gitmeliyim."dedim ayağa kalkıp "Sanırım bunu kimin başlattığını biliyorum. Ben biraz hava alacağım"
"Bekle, ben de geliyorum."
Bahçeye çıkında kendimi biraz daha iyi hissettim. Çiçekler daha yeni yeni açmıştı ve yaz akşamlarını hatırlatan bir hava vardı. Sinirlerimi bastırmak için derin derin nefes almaya çalışıyordum ama pek işe yaramıyordu. Jhan böyle bir şeyi nasıl yapar? Rosalinda hamile olmasa çoktan şatolarına gidip hesap sorardım ama eminim ki Rosalinda bu konuyu bilmiyor ve öğrenirse bebeğine zarar gelebilir.
"Elenor..." Philipe'nin sesiyle irkilip ona baktım, endişeli görünüyordu "İyi misin? Daha kötü görünüyorsun. Gel, içeri geçelim."
İçeri girince midemin bulandığını hissettim, kısa süre sonra da kustum. Philipe bu durumuma endişelendi haliyle ve itiraf etmeliyim üç defa kusunca ben de korktum ama neyse ki hiçbir şey olmadı.
2 Mayıs
Sabah kalktığımda kendimi bitkin hissediyordum. Philipe'nin de tüm gün uyumadığı belliydi, bana bir şey olur diye uyanık kalmış olmalı.Uyandığımı görünce gülümseyip elimi tuttu.
"Kendini nasıl hissediyorsun?"
"Bitkin ama onun dışında iyiyim."diye gülümsedim. "Sen tüm gece uyumadın mı? Çok yorgun görünüyorsun."
"Uyku tutmadı diyelim, beni dert etme." Alnımı öpüp yataktan çıktı. "Saraya gitmem gerek ama işleri hemen bitirip gelmeye çalışacağım."
"Saraya gittiğin zaman Aurora'ya onu görmek istediğimi söyler misin? Bende kolyesi kalmıştı da eminim o da unutmuştur aradan kaç zaman geçti."
"Tamam canım."
Philipe gidince kendimi zorlayıp yataktan çıktım. Üstümü değiştirip allık sürdüm, allık olmasa hayalet gibi görünecektim ve Aurora'nın beni o şekilde görmesi en son isteyeceğim şey. Aşağı inip bir şeyler yedim. Her şey umduğum gibi giderse Aurora öğlene doğru gelir.
Aurora tahminimin aksine kahvaltım bittikten kısa bir süre sonra geldi. Sarı saçları her zamanki gibi yapılıydı ve kendine yakıştırdığı renk olan mavi renk bir elbise giymişti.
"Baron dün rahatsızlandığını söyledi."dedi bahçede dolaşırken "Geçmiş olsun, şimdi iyi misin?"
"İyiyim."dedim "Dün neden hastalandığıma dair bir tahminin var mı?"
"Şekerim nereden bilebilirim."dedi hafif tiz bir sesle "Ama şu anda hamilesin, yediğin bir şey dokunmuş olabilir."
"Yediğim değil, DUYDUĞUM bir şey dokundu Aurora..."
Duyduğum lafıma olan vurgulamam Aurora'nın durmasına neden oldu. Koktuğu belliydi ama güçlü gözükmeye çalışıyordu.
"Elenor sen bir şey mi ima etmeye çalışıyorsun?"
"İma etmiyorum, direkt söylüyorum Aurora."diye çıkıştım "O saçma dedikoduyu sen başlattın değil mi?"
"Dedikodu?" biraz durduktan sonra daha yeni anlamış gibi davrandı, delirmemek içten değil! "Ha o mu? Hayatım seni arada Mösyö Gio ile görenler olmuş, eh haliyle dedikodu da aldı yürüdü. Üstüne neredeyse iki yıldır hamile kalmayan sen möyö ile tanıştıktan sonra hamile kalınca..."
"Sen ne dediğinin farkında mısın!" diye bağırdım "Ben kocamı asla aldatmam!"
"Canım ben öyle bir şey yaptın demedim ki, sana neden dedikodu çıktığını söylüyorum."
"Aurora sabrımı zorlama."dedim dişlerimin arasından, hamile olmasam çoktan saçına yapışmıştım "Jhan'a gençliğimizin başlarından beri düşkünsün ve o da bunun farkındaydı. O istedi değil mi bunu senden?
"Jhan sadece bazı endişelerinden bahsetti, bunu nedimem duyduysa bu enim suçum mu yani?"
r
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzi(Geçmişten Gelen-2)
Historical FictionGeçmişten Gelen adlı romanın devamı. Elenor'un hikayesi