Jhan şatodan giderken Philipe de yanımdaydı. Kapı kapandıktan sonra dönüp bana baktı.
"Konu Leydi Candencia ile mi ilgiliydi?"
"Evet ve aslında bizi ilgilendiren bir şey de değil. Şimdi, artık yatabilir miyiz?"
"Öyle olsun."diye iç çekti "Ben sabah leydiye sorarım nasılsa.
"Cevaplayacağını sanmıyorum hayatım ama bir şansını denersin."
Odamıza gidince Philipe hemen uyudu ama ben uyuyamıyorum. Umarım Candencia zor durumda kalmaz. İşin içinde Dion da olduğu için Tell ailesinin pek bir şey yapacağını sanmıyorum ama umarım yanılmam."
6 Mayıs
Güneşin doğmasıyla odadan çıktım. Candencia da kendi odasından çıkıyordu
"Daha iyi misin?"dedim yanına gidip.
"Evet, koltuğa uzandığım anda uykuya dalmışım."
"Güzel... Sana söylemem gereken bir şey var."
Cande endileyle yüzüme baktı, ben de devam ettim.
"Sizin durumunuzu Jhan da biliyor. Akşam buraya geldi."
"Aman Tanrım!"diye mırıldandı. "Elenor hemen gitmem lazım, o adam manyağın teki, sana zara vermek için bile bu durumu kullanabilir."
"Öyle bir şey olmayacak."dedim hemen "Bu konuda bana zarar verebilecek bir şey yok."
"Emin misin? Bak istersen hemen gidebilirim."
"Gerek yok."diye gülümsedim "Kahvaltı hazırlanan kadar kurabiye yemek ister misin? Ben çok acıktım da."
Hafifçe gülümsedi.
"Bu ufaklık çok obur olacak Elenor, nasıl besleyeceksiniz bilmiyorum."
Mutfağa gittiğimizde hemen kurabiyeleri çıkarttım, Candencia da çay demledi. Hizmetliler gelene kadar sohbet ettik.
Kahvaltı hazırlanırken ben de üstümü değiştirmek için odama çıktım. Philipe uyanmış yatakta uzanıyordu. Beni görünce hafifçe gülümsedi.
"Günaydın."ardından yüzüme dikkatlice baktı "Elenor sen kaç saat uyudun Tanrı aşkına?"
"Uyumadım."dedim dolabın kapısı açarken. "Uykum kaçtı."
"Ama hayatım senin dinlenmen gerek." dedi yataktan çıkıp. Ardından belime sarıldı "Bebeğimizin de senin de iyi olması gerek."
"Biz zaten iyiyiz, bir gece uykusuzluktan bir şey olmaz." dudağını öpüp üstümü değiştirdim. "Candencia kahvaltıda bizimle olacak, lütfen kızın üstüne çok gitme hayatım."
"Elimden geleni yaparım. Leydi Candencia burada ne kadar kalacak biliyor musun?"
"Sanırım kendini toparlayana kadar. O da ne kadar sürer bilmiyorum."
"En azından yalnız olmayacaksın, saraydanken aklım sende kalıyor."
Kahvaltıya inince bir süre bir şey üzerine konuşulmadı. Ama Philipe elbette kahvaltı bitimine yakın konuştu.
"Sizinle dün karşılaşamadık leydim."dedi Philipe "Nasılsınız? Sanırım biraz kafa dinlemeye ihtiyacınız varmaz."
"İyiyim Baron, teşekkür ederim. Evet, dediğiniz gibi kafa dinlemem gerekiyor ama size huzursuzluk vereceksem..."
"Ben onun için sormadım."diye gülümsedi "Elenor'un arkadaşı benim de arkadaşımdır, istediğiniz kadar kalabilirsiniz ben sadece neler olduğunu anlamaya çalışıyorum, dün Dük Jhan da sizin için gelince..."
"Evet, Elenor bahsetti."diye iç çekti "Ailevi bir meshsele olmasını söylemem yeterli mi?"
"Ailevi meshsele ve bunun Tell ailesiyle bağlantısı var öyle mi?"
"Baron daha fazlasını anlatmak istemiyorum, umarım anlayış gösterirsiniz."
Candencia sofradan kalkarken Philipe arkasından seslendi.
"Dün saraydan Dion ile karşılaştık ve size bir şey vermemi istedi."
Ceketinin iç cebinden zarf çıkartıp Candencia'ya uzattı. Candencia yüzü kızararak cevap verdi.
"Zarfı almayacağım, teşekkür ederim. Size afiyet olsun."
Candencia salondan çıkınca Philipe baktım, en başından eri biliyor muydu yani? Philipe iç çekip zarfı cebina koydu.
"Dion pek de memnun olmayacak."
"Sen..."
"Elbette biliyorum."diye omuz silkti "Dion da benim arkadaşım eh burada onun da ilgilendiren bir şey var. Bana anlattı, üstelik ikisi de duygularını saklamak konusunda pek başarılı değil, kocası nasıl göremiyor anlamıyorum."
"E o zaman kıza neden resmen işkence ettin!" diye çıkıştım.
"Sana ne kadarını anlattı tam bilmiyordum ki belki de senin bir şeyden haberin yoktu ve leydi de bilmeni istemedi, olamaz mı?"
Bir şey demeden iç çektim. Eh bu mümkün bir senaryoydu ama yine de bizin yakın arkadaş olduğumuzu biliyor, yani bunun zor bir ihtimal olduğunu bilmeliydi.
Philipe'den zarfı alıp Candencia'nın odasına gittim. Ağladığı belliydi, yanına oturum.
"Gerçekten okumak istemiyor musun Cande?"
"Onu okumak yangına körükle gitmek olur."diye iç çekti. "Okumasam daha iyi..."
"Ben okuyabilir miyim?"
Hafifçe başını salladı. Zarfı açıp okudum. Dion Candencia'ya kocasıyla konuştuğunu yazmış, her şeyi en başından anlatmış. Kocası büyük ihtimalle evliliği sonlandıracakmış. Zaten evliliklerinin başından beri Candencia'nın mutsuz olduğunun farkındaymış. Ve belki tüm bu boşanma işlemleri sonlanınca rahatça görüşebilirlermiş, Dion babasına karşı koyacağını yazıp sonlandırmış mektubunu.
"Bence bunu okumak istersin."
Kağıda çekinceyle bakıp elimden alıp okudu. Her satırda şaşırdığı ve bir yandan da mutlu olduğu beliydi. En sonunda hafif bir gülümseme ve mutluluk gözyaşıyla kağıdı zarfa koydu.
"Benim gitmem gerek."dedi heyecanla "Önce Edmund ile konuşmalıyım, onda özür dilemem gerek. Sonra da saraya dönerim."
"Bence de en doğrusu bu."diye gülümsedim "Senin adına çok sevindim."
"Teşekkür ederim, her şey için." Bana sıkıca sarılıp ayağa kalktı "Artık gitsem iyi olacak."
"Nasıl istersen, her zaman burada kalabilirsin."
Candencia giderken Pehilipe de saraya gidiyordu. Philipe önce Candencia'yı evine bırakcak ondan sonra da saraya gidecek. Cande adına gerçekten memnunum ve Dion içinde tabi. Umarım artık mutlu olabilirler, Dük Tell varken zor ama...
r=���K"�.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzi(Geçmişten Gelen-2)
Historical FictionGeçmişten Gelen adlı romanın devamı. Elenor'un hikayesi