34:1 Bölüm

181 25 0
                                    


   Merhabalar! Bu haftasonum gerçekten tahminimden yoğun geçti. Tüyap Kitap Fuarı'na gittim ve hayatımdaki en kalabalık fuarımı yaşadım. Hemen her yıl katılırım fuara ama asla bu kalabalığı görmemiştim. Ardından hasta takibi için gecenin bir yarısı hastahaneye gitmem gerekti vs. Yani anlayacağınız çok yoğundum o nedenle klasik uzunluğumda bir bölüm olmadı bu sefer ama bölümleri bekleyenleriniz oluyor biliyorum onlar için bu haftasonu boş geçsin istemedim, bu haftalık kısalığını mağzur görün. Keyifli okumalar, sevgiler....


"Şuna bakın."dedi şefkatle kızıma bakıp "Marie uyudu."

Carmen'nin battaniyesini getirmek için odamıza gittim. Normalde beşiğine de koyabilirdim gerçi ama onu gözümden ayırmak istemiyorum.

Kızımın üstünü örtüp yanına oturdum, o kadar huzurlu gözüküyordu ki. Dilerim tüm hayatı boyunca huzurlu olur.

5 Ocak

İki gün önce annemler evlerine döndü. İkisini de şimdiden özledim. Philipe de saraya gidiyor, bütün gün kızım ve ben oluyoruz şatoda. Neyse ki Carmen var, yoksa burası tek başıma çekilemez olurdu.

6 Ocak

Bugün Candencia ziyaretime geldi, birlikte kahvaltı yaptık. Dion hakkında konuşmadık ama anladığım kadarıyla ikisi de gayet iyi. Edmund boşanmayı kabul edeceğini söylemiş. Üçü için de çok mutluyum hepsi için en iyisi bu. Umarım Dion bu sefer babasına karşı çıkabilir.

"Minik Carmen'i ne zaman göreceğim?"dedi Cande neşeyle "Çok merak ediyorum."

"Beşiğinde uyuyor, Alix başında. Gidip bakabiliriz."

Odaya girdiğimizde Alix kitap okuyordu ve Carmen de uyuyordu. Bizi görünce ayağa kalktı Alix.

"Barones..."

"Seni bayağı meşgul ettim."dedim Carmen'e bakıp "Artık buraydım işin varsa sen gidebilirsin."

Alix gittikten sonra Cande beşiğin yanına geldi.

"Elenor bu çok şirin."diye gülümsedi. "Ne kadar küçük ve masum..."

"Değil mi?"diye iç çektim "Hepimizin bir zamanlar böyle olduğuna inanmak güç."

"Özellikle de Dük Tell'in..." diye mırıldandı. Eh haksızda sayılmaz, bir şey demedim. Candencia cam önündeki koltuğa oturdu.

"E Elenor? Bu sevimli şey bir kardeş düşünüyor musunuz?"

"Henüz konuşmadık, daha çok erken."

"Fransa'daki her kadın senin yerinde olmak için servetini verir."diye iç çekti "Sevdiğin adamla evlisin, harika bir bebeğin var..."

Karşısına oturup elini tuttum, kalbinin ne kadar kırık olduğu belliydi.

"Dion babasını ikna edecektir eminim. Sen de olumlu düşün lütfen Cande..."

Kapının açılmasıyla başımı çevirdim. Alix içeri girip reverans yaptı.

"Hanımefendi, Mösyö Gio geldi, sizinle görüşmesi gerekiyormuş."

Sinirlerimin sıçramasıne neden olmadım. Ne zamandır gelmiyordu nereden çıktı şimdi bu adam. Cande'ye Carmen'e göz kulak olmasını rica edip aşağı indim. Mösyö beni görünce hafifçe reverans yaptı. O adamı görmeye tahammülüm yok, sinirimi belli etmemek için çok uğraşmam gerekti.

"Hoş geldiniz Mösyö."

"Hoş bulduk hanımefendi. Ben hem minik baronesimiz için tebrik etmek istedim hem de size veda etmek..."

O an nasıl sevindim ve rahatladım anlatamam, gülümsemem engel olamadım.

"Gidiyorsunuz demek... İyi yolculuklar mösyö..."

"Evet, uzun bir süre Fransa'da olamayacağım barones ama döndüğüm zaman mutlaka ziyaretinize geleceğim. Size iyi günler dilerim."

Başıyla hafifçe selam verip gitti. Bense sın sözlerinden dolayı sadece gerginlik hissediyordum. 

Geçmişin İzi(Geçmişten Gelen-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin