14.Bölüm

253 26 1
                                    

Çiçekçiden çıktığımızda Philipe hafifçe gülümsedi

"Gördün mü? Gayet sakindi, kim bilir belki de Düşes ona iyi gelmiştir."

"Umarım."diye mırıldandım ama içim hiç rahat değil. Jhan'ı çok iyi tanırım ve ben Philipe'nin aksine patlamaya hazır bir öfke gördüm.

"İstediğin çiçekleri aldığımıza göre şatoya mı dönemlim yoksa yapmak istediğin şeyler var mı?"

"İlerideki kitapçıya bakabilir miyiz?"

Kitapçıdan içeri girdiğimizde Chloe her zamanki gibi yeni kitapları yerleştirmekle uğraşıyordu.

"Kolay gelsin!"

Chloe arkası dönüp bizi görünce koşup yanıma geldi.

"Elenor ne kadar zaman oldu, neden bu kadar açtın arayı."

"Biraz işlerim vardı."dedim muzip bir ifadeyle "Bu arada tanıştırayım, eşim Philipe...Philipe Bu hanımda en yakın arkadaşlarımdan Madam Chloe CARDİN".

"Sen evlendin ve benim haberim olmadı öylemi?"dedi Chloe kaşlarını çatıp "Aşk olsun yani Elenor."

"Madam inanın sarayda bile duyulmadı."dedi Philipe "Benim ısrarlarım sonucunda çok acele bir nikah oldu."

"Mösyö neden bu kadar acele ettiniz Tanrı aşkına! Zavallı kız yanında arkadaşlarının bulunmasını isterdi. Neyse siz geçin ben de çay ve kurabiye gitireyim."

"Bütün arkaşdaşların böyle dobra mı?"dedi Philipe yanağımı öpüp.

"Evet."diye gülümsedim "Ama Chloe en beteridir."

Chloe çayları ve kurabiyeleri getirdikten sonra

"E? Dedi Madam şimdi size nasıl hitap edeceğiz?"

"Madam ESCODER olarak..."

"Escoder? İspanya'daki aristokratların ki gibi mi?"

"Ta kendileri."dedi Philipe.

"Baron çok özür dilerim."dedi Chloe "Ama sizin böyle önemli bir aristokrat olduğunuzu bilemezdim ki en başından söylemeliydiniz."

"Hiç önemli değil."dedi Philipe gülerek. "Elenor'un ilk karşılaştığımızda yaptığını görseniz.... Sizinki hiçbir şey..."

"Elenor'dan her şeyi beklerim. Ama yine de ne yaptı anlatın."

"Senden almış olduğum Arapça kitabı kafasına fırlattım."diye mırıldandım.

"Ne! Elenor ESCODER o kitap tan iki bin yıllık ona ulaşana kadar neler çektim biliyor musun sen! İnsan diğer kitaplardan birini fırlatır!"

"Bana bir şey olmadı sorduğunuz için teşekkürler Madam."diye takıldı Philipe "Kitaba da bir şey olmadı."

Chloe'nin dükkanından ayrıldığımızda güneş batmak üzereydi.

"Leydi Queno'nun canı sıkılmış olmalı."dedi Philipe şatoya vardığımızda.

"Sanmıyorum."dedim kapıdaki faytonu gösterip "Baksana misafiri var."

İçeri girdiğimizde misafiri de görmüş olduk. Jhan gelmişti.

"İşte geldiler."dedi annem bizi görünce "Tan vaktinde geldiniz Jhan da kalkmak üzereydi."

"Bahsettiğim içeceği getirdim."dedi Jhan bize dönüp "Leydi Queno'nun burada olması şans oldu."

Annem masanın üzerindeki şişeden bir bardağa doldurup bana uzattı.

"Ben de içtim çok lezzetli. Benim sana hamileyken içtiğimden daha iyi. O biraz daha acıydı."

İstemeden de olsa bardağı alıp içtim. Gerçekten tatlı çok lezzetli bir içecek.

"Ben kalkayım artık."dedi Jhan "Sizi fazlasıyla meşgul ettim. Rosalinda da merak etmiştir."

Jhan gittikten sonra annem neşeyle konuşmaya başladı.

"Çok ince birisi. Yaşadıklarına rağmen yine de seni düşüşmüş."

"Ya öyle."diye mırıldandım "Müsaadenizle ben biraz istirahat edeceğim."

Birazdan akşam yemeği yenir ama ben kendimi pek iyi hissetmiyorum, midem iyi değil. Karnım da hafiften ağrıyor bugün kendimi zorladım sanırım. Philipe'i dinlemem gerekirmiş."

Kapının açılmasıyla defteri kapattım. Joseph gelmişti. Beni öpüp yanıma oturdu.

"Daha ne kadar okuyacaksın neredeye akşam oldu."

"O kadar oldu mu?" Pencereye bakmasam bunun farkına varmayacaktım güneş yeni yeni batıyordu "Çokcuklar bir şeyler yedi mi?"

"Yediler ve seninde bir şey yemen gerekiyor."

"Aç değilim."

"Carmen Maria TELL."Dedi hafif bir sinirle "Saat kaçtan beri bir şey yemiyorsun haberin var mı acaba?"

"Şu hale bak."diye başımı salladım "Benim bunları sana söylemem gerekirken..."

"Hadi aşağı in."dedi beni yerimden kaldırıp.

Mutfağa indiğimizde çocuklar yemek yiyordu.

"Nihayet."dedi Elenor Rosalinda "Sana bir şey oldu sandık."

"Dinlenmem gerekiyordu sadece."dedim gülümseyip "Siz ne yaptınız?"

"Babamın hazırladığı yemekleri yemek zorunda kaldık."dedi Dion "Anne lütfen bir daha yemekleri babama yaptırma."

"Evlat eldeki malzemelerden çıkabilecek en iyi yemeği yaptım."dedi Joseph

"Ayrıca babanız çok iyi yemek yapar."dedim "Elini kesmezse daha iyi olur tabi..."

"Carmen kaç defa elimi kestim Tanrı aşkına?"

"Bilmem o kadar çok oldu ki."diye göz kırptım.

"Ben hiç hatırlamıyorum."dedi oğlum.

"O zaman ikiniz de yoktunuz ben ablana hamileydim. Elenor Rosalinda iki yaşına basana kadar da arada yemek yaptı ama sonrası yok."

"Üçünüzün de maskarası oldum."dedi Joseph yapmacık bir sinirle "Gerçekten teşekkürler."

"Malzemeyi sen verdim ama baba."dedi kızım babasının yanağını öpüp "Ama yine de benç yemekleri beğendim."

Yemekten sonra Joseph keman çalarken Elenor Rosalinda da piyano ile eşlik etti babasına.Bir ara da çocukların ısrarı üzerine ben piyano çaldım

Yatmak için odalarımıza gittiğimizde hemen defteri alıp okumaya devam ettim ve okuduklarım çığlık atmama neden oldu.

" 3 Haziran

Aradan kaç gün geçti, hala kendimde değilim. Bu o kadar acı ki... Zavallı masum bebeğim benim, ne olur affet beni sahip çıkamadım sana. Karnımdayken kaybetmemde böyle oldum, doğduktan sonra ölseydin nasıl olurdum düşünmek dahi istemiyorum. Sana o kadar itina ederken... Doktorun dediğine göre bu doğal bir düşük olamazmış senin yapından anlaşılıyormuş bu. İçtiğim ya da yediğim bir şey neden olmuş. Benimse aklıma Jhan'ın getirdiği içecekten başka bir şey gelmiyor.Kendimi bir toparlasam ilk işim Jhan'ın akasına yapışmak olacak ama o kadar bitkinim ki... Annem yarın Dion'un ziyarete geleceğini söyledi umarım o bir şeyler biliyordur."

Geçmişin İzi(Geçmişten Gelen-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin