Çayından bir yudum alıp bana baktı. Buraya gelmeden önce içki içmiş olduğu belli oluyordu.
"Nasıl başlayacağım bilmiyorum o yüzden direkt konuya gireceğim. Yıllardır senin peşindeyim biliyorsun. Rosalinda ile belki seni unuturum diye evlendim ama olmadı, artık Rosalinda yok, Philipe'den ayrıl benimle evlen. Buradan taşınır yeni bir hayata başlarız. Hem çocuklarda iyi anlaşıyor bir sorun çıkmaz."
Pişkinliğine inanmıyorum! Suratına tokat atıp ayağa kalktım.
"Sen ne dediğinin farkında mısın? Ben kocamı seviyorum Jhan ondan ayrılmayacağım! Evimden defol git hemen!"
"Umarım bunu dediğine bir gün pişman olmazsın."Gözlerimin içine baka baka resmen beni tehdit etti!
"Emin ol olmayacağım."
Jhan gittiğinden beri hala kendime gelemiyorum. Ben tam her şey yoluna girdi diye sevinirken... Eğer gerçekten Joseph Jhan'a çektiyse Rosalinda endişelenmekte haklıymış. Umarın Joseph'e yarım edebilirim.
29 Nisan
Philipe'nin evde olduğu günlerin bazılarında Carmen odamıza gelir hepbirlikte kahvaltı yaparız. Bu da o günlerden biri oldu. Kahvaltıdan sonra Carmen Philipe'nin keman kutusundan kemanı çıkartıp babasına uzattı.
"Ne zamandır çalmıyorsun baba."dedi kızım "Piyano sesinden gına geldi."
"Kesinlikle."diye gülümsedim "Ben de çok özledim keman sesini."
"Benim güzellerim isterse çalarım elbette."
Philipe keman çalarken biz de kızımla çay içtik. Philipe bir süre keman çaldıktan sonra kemanı Carmen'e uzattı.
"Hep ben çalacak değilim değil mi biraz da siz çalın küçük hanım."diye takıldı kızımıza.
"Senin kadar iyi çalamıyorum ki."dedi Carmen.
"Senin yaşında ben de bu kadar iyi çalamıyordum."
Carmen kemanı babasından alıp çalmaya başladı. Öyle kötü çalmıyor hatta oldukça iyi ama Philipe o kadar iyi çalıyor ki kendi yeterli görmüyor kızım. Parça bitince Philipe gülümseyip kızımızı alkışladı.
"Bak çok güzel çaldın."
Alix'in kapıyı çalıp içeri girmesiyle sohbetimiz bölündü.
"Özür dilerim bölüyorum ama baronese saraydan yazı geldi."
Alix'in uzattığı kağıdı alıp pencere kenarına geçtim. Nedense biraz uzakta okumak istemiştim. Kraliçe beni yarın saraya davet etmiş, görüşmek istiyormuş.
"Neden?"dedi kızım gözlerini kocaman açıp "Yani sen sarayda pek bulunmazsın. Kraliçemizle yakın da sayılmazsın..."
"Haklısın."diye iç çektim. "Ben de anlamadım, yarın gidince öğreneceğim."
Elbette tahminim var hatta neredeyse eminim ama kızıma bunu söyleyemezdim ya. Philipe'ye baktım, o da benim gibi düşünüyordu.
Carmen Amabella'yı görmeye gidince sabahki tatsız konu hakkında konuşabildik.
"Sarayda dedikodu o kadar ilerledi mi?"diye mırıldandım.
"Pek sayılmaz. Mösyö Gio ile uzun zamandır bir arada görülmediniz, çoktan durulmuştu."
"Belki de başka bir şey vardır. Şimdilik canımızı sıkmayalım."
Philipe başıyla beni onaylayıp alnımı öptü.
"Ben keman çaldım, sen de piyano çalacaksın."diye gülümsedi "Evde sadece Carmen piyano çalıyor senini çaldığını uzun zamandır duymadım."
Haklı genelde Carmen çalışırken arada ona yardım ediyorum bir şeyler gösteriyorum ama onun dışında piyanoya ne zamandır elimi sürmedim. Philipe elimden tutup beni piyanonun bulunduğu odaya götürdü.
"Şimdi sizi dinleyebiliriz barones."
Başlangıçta ufak bir tutukluk yaşadım ama bunu ancak ben fark edebilirim, kendime göre biraz tutuktu sadece. Ardından açıldım. Bir iki parça çaldıktan sonra durdum. Philipe yanıma oturmuştu ve çalmam boyunca yüzüme bakmıştı, çalmam bitince hafifçe doğruldu.
"Harika çalıyorsun."
"Sen beni mi izledin yoksa müziğimi dinledin anlamadım."diye takıldım.
"İkisi de. Piyano çaldığında ayrı bir ışığın oluyor."Bana daha da yaklaşıp öpmeye başladı.
"Seni piyano çalarken saatlerce izleyebilirim."
"Benim parmaklarımı düşünen yok tabi" diye gülümsedim.
Ellerimi öpüp gülümsedi.
"Bu güzel ellere zarar gelsin istemem."
Yanağını öpüp ayağa kalktım.
"Chloe'e uğrayacaktım, sen de gelir misin?"
"Olur, ceketimi alıp geleyim."
Chloe'e uğradıktan sonra şehir meydanında dolaşıp eve döndük. Carmen ile de bahçede karşılaştık. O da Amabella'dan yeni geliyormuş.
"Çocuklar nasıl?"dedim içeri girdiğimizde. Kızım omuz silkmekle yetindi.Umarım üçü de bir an önce toparlamayı başarır. Yarın saraydan vakit bulursan Joseph'i ziyaret edeceğim. Rosalinda'nın isteğini yerine getirmeliyim.
30 Nisan
Sabah erkenden kalkıp kahvaltı bile yapmadan saraya gittim. Bir an önce kraliçe ile görüşmek istedim. Tabii öncesinde kahvaltıya katılmam gerekti ve salonda beni görenlerin bakışlarında yanılmadığımı anladım, yine bir dedikodu dönüyor. Candencia'nın karşısındaki sandalye boştu, aileme ayrılan bölüme değil o boş sandalyeye oturdum. Candencia beni görünce gülümsedi.
"Elenor bu ne hoş sürpriz. Hangi rüzgar attı seni buraya, saraya gelmezsin sen?"
"Kraliçe görüşmek istemiş."dedim. "Cande neler oluyor?"
"Tahminin yok mu? Jhan ve Aurora'nın mahareti... Kadın bir de kontes olacak! Hadi Jhan sana kafayı taktı anladım ama Aurora'ya ne oluyor?"
"Boş ver."diye iç çektim. "Ben bahçede olacağım, sana afiyet olsun."
"Kahvaltı yapmadın ki?"
"Şu an yiyeceğimi yedim, biraz da kraliçe ile konuşmama kalsın."
Yarım ağız gülümsemeye çalışıp salondan dışarı çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzi(Geçmişten Gelen-2)
Tarihi KurguGeçmişten Gelen adlı romanın devamı. Elenor'un hikayesi