"Ben de camları açayım."dedi kızım "Ev çok havasız."
Yasemin eşyaları getirince hep birlikte evi temizlemeye başladık. Akşama doğru ev biraz olsun toparlandı. Şu an o kadar yorgunum ki, ama buna değer. Kızlar çoktan uyudu, Philipe de demlediği çaydan içiyor. Her şey güzel ama gerçekten Yasemin'in bir akrabasını bulamazsak onu kabul edecek miyiz? Bunu tekrar konuşmadık. Philipe yarın Yasemin'in akrabası olup olmadığını araştıracak. Her ne olacaksa umarım dördümüz için hayırlısı olur.
24 Mayıs
Philipe bir haftadır Yasemin'in ailesini araştırıyor, henüz bir şey bulmadı. Bu gidişle bu küçük kıza biz bakacağız. Beni asıl düşündüren Philipe'nin durgunluğu... 2-3 gündür bir garip. Nedenini çözemiyorum. Ne olduğunu sorsam her zamanki neşeli gülümsemelerinden birini takınıp bir şey olmadığını söylüyor ama gözlerinde o neşeden eser olmuyor. Umarım bir an önce düzelir. Her ne yalıyorsa onu etkilediği belli...
26 Mayıs
Nihayet! Philipe Yasemin'in burada bir teyzesi olduğunu öğrendi. Konuşmuş da onunla.
"Yarın bize gelecek."dedi Philipe "Yasemin'e sen söylersin değil mi?"
"Birlikte konuşsak daha iyi olmaz mı?"
"Haklısın, Carmen ile de konuşmamız gerek, Yasemin'in bizimle yaşayacağı düşüncesine çok kaptırdı kendini."
Carmen bahçede çiçeklerle ilgilemek meşguldü, Yasemin'in yanında olmadığı nadir anlardandı.
"Yasemin gelir misin?"diye seslendim "Konuşmamız gerek."
Küçük kız hızlı adımlarla yanımıza geldi.
"Efendim Barones."
"Tatlım Philipe bir akrabanı bulmuş."
Yasemin'in iri gözleri kocaman açıldı, gülümsedi ve inci gibi dişleri ortaya çıktı.
"Hanımefendi ciddi misiniz?"
"Evet."dedi Philipe neşeyle "Yarın bize gelecek."
Yasemin bana ve Philipe'e sarıldı.
"Çok teşekkür ederim." Biraz durduktan sonra yüzü asıldı "Bunu Maria biliyor mu?"
"Sen söylesen daha uygun olur diye düşündük."
"Ama üzülecek, ben Maria'nın üzülmesini istemiyorum."
"Birbirinizi yine göreceksiniz ama, ortada üzülmeyi gerektirecek bir şey yok."
Yasemin biraz durduktan sonra bahçeye gitti, Carmen ile tam olarak ne konuştular bilmiyorum içeri girdiklerinden beri Carmen'i doğru düzgün göremedik, odasına çıktı ve aşağı inmedi. Yarında böyle olursa konuşmam gerekecek.
Yasemin'in ise neşesi gayet iyi... Akşam odasına gittiğimde yerinde duramıyordu. Bir an önce teyzesini görmek istiyor haliyle. Zar zor uyumasını sağladım.
27 Mayıs
Yasemin'in teyzesiyle nihayet tanışabildik. Teyze yeğen birbirlerine gerçekten çok benziyorlar. Çocuklar daha uyuyordu, biz de sabahlıklı olduğumuzdan kadıncağız erken geldiği için biraz mahcup oldu ama yersiz bir mahcubiyet ben de Philipe de çok iyi anlıyoruz bu telaşı.
"İçeri geçin lütfen."diye gülümsedim. "Çocuklar uyuyor daha."
Misafirimiz içeri girince çay ikram ettik.
"Yasemin sizinle görüşeceği için çok heyecanlı."dedim "Uzun zamandır görüşmediniz sanırım."
"Kız kardeşimle aram son zamanda iyi değildi, o nedenle iki-üç yıldır görüşemedim Yasemin ile..."
Biz sohbet ederken ayak sesleri duyduk. Yasemin koşarak yanımıza geldi, teyzesine sarıldı. Carmen'e baktım, biraz geride kalmıştı. Gülümseyip yanıma çağırdım. Yanıma gelince öpüp sarıldım.
"Ne güzel değil mi? Yasemin'in teyzesi burada."
"Evet."diye mırıldandı kızım.
"Gidip kahvaltıyı hazırlayalım mı?"
"Olur."
"Ben de size yardım edeyim."dedi Philipe "Yasemin de teyzesiyle konuşsun."
Kahvaltıyı hazırlarken Philipe yanıma geldi.
"Konuşmamız gerek."diye mırıldandı, Carmen'nin bunu duymasını istemiyordu.
"Kahvaltıdan sonra konuşsak olur mu?"
"Olur."
Kahvaltı daha çok Yasemin ve teyzesi Fatıma'nın konuşmalarıyla geçti. Konuşma genelde Arapça olduğu için Carmen pek bir şey almadı ama Yasemin mutlu olduğu için eğlendi.
Fatıma neredeyse bütün gün bizde kaldı, akşama doğru Yasemin'i de alıp kendi evine gitti. Carmen başta üzülse de Yasemin'in ne kadar mutlu olduğu görünce daha ılımlı yaklaştı konuya. Carmen yatınca biz de Philpe bahçede oturduk.
"Sen benimle sabah ne konuşmak istemiştin hayatım?"dedim yanına oturup.
"Evet."diye iç çekti. Ellerimi tutup devam etti. "Öncelikle bu anlatacaklarımın daha Fransa'dan önce yaşandığını bilmeni istiyorum."
Ne diyeceğini tahmin dahi etmek istemiyordum ve gerilmeye başlamıştım.Hafifçe başımı salladım
"Fransa'ya gitmeden önce Chabella diye biriyle bir ilişkim vardı. Aslında tam ilişki denemez sadece bizim bedensel uyumumuz iyiydi o kadar, geri kalan zamanlarda sadece iyi arkadaştık bile diyebilirim. Chabella ben Fransa'ya gittikten sonra hamile olduğunu fark etmiş, benim nişanlığımı öğrenince de bunu bana söylememiş seninle ilişkime bir şey olmasın diye... Ama şimdi buraya gelince..."
"Bir çocuğunun olduğunu öğrendin."diye mırıldandım. Kendimi uyuşmuş gibi hissediyordum. "Çocuğunu gördün mü peki?"
"Evet, ismi Efrain..."
"Bir oğlun oldu yani. Ne mutlu sana(!)"
"Elenor lütfen... Cinsiyetin benim için önemli olmadığını biliyorsun."
"Neyse."diye iç çektim "Ben yatmaya gidiyorum."
"Bir şey demeyecek misin?"
"Ne dememi bekliyorsun Philipe? Tebrikler ben çocuğumuzu düşürdüğümde meğer zaten senin bir oğlun varmış mı?"
"Elenor haksızlık ediyorsun."
"Sadece biraz kafamı dinlemem lazım." Yanağını öpüp ayağa kalktım "İyi geceler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzi(Geçmişten Gelen-2)
Ficción históricaGeçmişten Gelen adlı romanın devamı. Elenor'un hikayesi