Evet sevgili arkadaşlar yine yaklaşık bir ay süren bir ayrılık ve yine ben! Her seferinde illa bir aksilik yaşıyorum. Bu bir aylık dönemde ise beklenmedik bir şekilde dayımı kaybettim. Benim içim baba gibiydi, ne kadar yıkıldığımı belki bu kıyastan tahmin edebilirsiniz. Ardından ben grip oldum finallerim varken hemde... Haftaya bütünlemelerim olacak, umarım hepsini verebilirlm, şans dileyin lütfen ;) Haftaya pazar görüşmek üzere... Sabrınız için minnettarım.Her şey gönlünüzce olsun. Keyifli okumalar.
O an ne hissedeceğimi bilemedim. Bir yanım son derece rahatken bir yanım da endişelenmişti. Ben rahat olanı seçtim.
"Aradan tam dört yıl geçti, neredeyse beş yıl olacak, evhamlanmaya gerek yok."
Dion'nun bakışlarından onun rahat olmadığı belliydi. Konu değiştirmem gerekti.
"Cande ile aranız nasıl? Görüşüyorsunuzdur herhalde."
"Pek sayılmaz."diye iç çekti "Babam beni sürekli işlerle meşgul ediyor, istediğimiz gibi vaktimiz olmuyor."
"Üstesinden gelirsiniz eminim." Elini sıkıp ayağa kalktım "Ben çocuklara bakacağım."
Bahçeye çıktığımda onları hemen gördüm. Genelde arka bahçede oynarlar ama bu sefer ön bahçedeydiler. Joseph beni fark edince yanıma geldi.
"Philipe keman çalacak mı bugün?"
"Bilmem, neden kendisine sormuyorsun?"diye gülümsedim "Ondan çekinmene gerek yok."
"Emin misin?"
Dizlerimin üzerine çöktüm, Joseph her ne kadar Philipe'ye hayran olsa da çekiniyor ondan. Çocuk sonuçta, anlayabiliyorum ama bunu yenmesi gerek. Üstelik Philipe de çok seviyor Amabella ve Joseph'i.
"Elbette eminim."
"Sen de benimle gelir misin?"
Elini tutup ayağa kalktım.
"Gidelim o zaman."
İçeri girdiğimizde Philipe de aşağı iniyordu. Bizi görünce gülümsedi.
"Joseph bugün keman çalıp çalmayacağını merak etmiş." dedim.
Philipe Joseph'e bakıp gülümsedi.
"Çalmamı istiyorsan çalarım."
Joseph başını salladı.
"O zaman gel bakalım küçük bey, sana keman çalayım."
Philipe ve Joseph yukarı çıkınca Dion'un yanına gittim. Yan odadan konuşulanları duymuş.
"Philipe'ye bayılıyor."dedi gülümseyip.
"Evet, Philipe de Joseph'i sever bilirsin.Gerçi o genel olarak çocukları seviyor."
"Bana mı anlatıyorsun, nerede çocuk görse anında sevmek istiyor."
Dion yerinden kalkıp kendine şarap koydu, canının sıkkın olduğu belliydi. Tahminimce birkaç gecedir uyuyamıyor, gözlerinin altı çökmüş. Gözlerinin rengi bile yeşilden ziyade kahverengi gibi gözüküyordu.Kumral saçları dalgalı olmasının dışında verdiği ayrı bir karışıklığa sahipti.Yerinden kalkıp yanına gittim.
"Dion neler oluyor?"
Pencereden bakıyordu, sesimi duyunca hafifçe irkildi.
"Hiç... Her şey yolunda, en azından olacak."
"Dion birbirimizi çok iyi tanıyoruz değil mi? Bir sıkıntın var belli işte, söyle hadi."
"Babam... Beni İtalya'ya gönderiyor, oradaki konsoloslukla ilgili bir sıkıntı varmış."
Derin bir nefes aldım. Tamam Dion'u anlayabiliyorum ama fazla büyüttüğünü düşünüyorum.
"Dion, biraz abartmadın mı? Anladım Candencia'dan ayrılacaksın ama birbirinizi çok seviyorsunuz siz, üstesinden gelirsiniz."
"Haklısın ama babam yerinde durmuyor... Sen de tahmin edersin... İtalya'daki aristokratların birinin evinde kalacağım, kızlarını bana şimdiden övmeye başladı. Niyeti belli."
"Sen istemezsen hiçbir şey olmaz."Ellerini tutup sıktım. Destek için daha fazla ne yapabilirim bilmiyorum.
"Haklısın."diye iç çekti. "Neyse, senin canını daha fazla sıkmayayım. Şarap ister misin?"
Yukarıdan keman sesi gelmesiyle biz de yukarı çıktık, Philipe çalışma odasında keman çalıyor, Joseph de onu izliyordu. Büyülenmiş gibiydi. Philipe bizi görünce bana göz kırptı. Ben de gülümsedim. Joseph bizi fark etmemişti bile. Ancak Philipe çalmayı bırakınca bizi gördü Joseph, kalkıp yanıma geldi. Bir süre bana baktıktan sonra sarıldı. Ardından Philipe'ye gidip sarıldı.
"Joseph Amabella ile Carmen seni merak edecek."dedim gülümseyip. "Hadi bahçeye geri dönelim."
Çocuklar bahçede biraz daha oynadıktan sonra Dionlar gitti. Carmen'nin ne kadar mutlu olduğu belliydi. O mutlu olunca biz de mutlu olduk tabi.
Yarın Cande'i görmeye gideceğim. Dion bu halde ise zavallı kız kim bilir nasıl olmuştur, tabi haberi varsa...
14 Nisan
Sabah kahvaltıdan sonra Carmen'i de alıp Candencia'nın evlerine gittim. Salondan içeri girdiğimde Candencia'nın babası da salondaydı. Konumum gereği reverans yaptı ama beni gördüğüne memnun olmadığı belliydi.Cande ise son derece memnun olmuş gibiydi.
"Hoşgeldiniz."diye gülülmsedi, ardından kızıma baktı. "Carmen! Ne kadar büyümüşsün canım benim! Els bu güzellik tıpkı sana benzeyecek."
"Her gören aynı şeyi söylüyor."diye gülümsedim.
"Babamın başını şişirmeyelim, odamda konuşalım istersen. Yardımcımız Carmen ile ilgilenir."
Cande'nin odasına gidince Cande neşeyle gülülmsedi.
"Elenor iyiki geldin. Seni o kadar özledim ki... Hem sana anlatacaklarım var. Dion ile her şey yolunda. Babam da sesini çıkartmıyor. Edmund ile de yıllardır karşılaşmadım zaten daha ne isterim."
Dion'un gidişiyle ilgili bir şey bilip bilmediğinden emin değilim, o nedenle hiç açmadım konuyu. Havadan sudan bahsettik hep.
Cande'nin evinden gidecekken Cande'in babası beni kenara çekti.
"Barones saygısızlık etmek istemem elbette ama..."
Ne demek istediğini anlamamıştım ama ciddi gözüküyordu, ben de ciddileştim.
"Saygısızlık edeceğinizi sanmam lordum. Sizi dinliyorum."
"Kızımı kötü etkiliyorsunuz hanımefendi. Bir daha görüşmemenizi istirham ederim sizden."
Gözlerinde ne kadar ciddi olduğu belliydi ama ben konunun ne olduğunu anlayamadım ve şaşırdım haliyle.
"Lordum siz neden bahsediyorsunuz?"
"Sevgilinizden bahsediyorum... Sizin kocanızı aldatmanız benim kızımı etkiledi, sizin gibi o da aldattı kocasını. Üste..."
Sinirim yükselmeye başlamıştı, lafını kestim.
"Öncelikle!"diye hafifçe sesimi yükselttim "Ben kocamı hiç aldatmadım. Candencia'nın eşini aldatmasının sorumlusu da sizsiniz. Cande en başından beri bu evliliği istemediğini defalarca söyledi."
"O toyluğu ile o mu karar verecek!"diye bağırdı.
"Sizin verdiğiniz kararın sonucunu da gördük. Boşandılar."
"Sizin basitliğinizden etkilendi kızım! Tekrar ediyorum kızımdan uzak durun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzi(Geçmişten Gelen-2)
Fiction HistoriqueGeçmişten Gelen adlı romanın devamı. Elenor'un hikayesi