62.Bölüm

119 13 0
                                    

"Anne sanırım Carlo hasta."dedi hemen kızım "İki gün önce Rosalara gittiğimde konuşma sırasında öyle bir şeyler duyduğunu söyledi Rosa."

Ne diyeceğimi bilemedim. En sonunda kendimi toparlayıp

"Bunu duyduğuma çok üzüldüm ama neden Carlo ile konuşmuyorsun? Sorarsan eminim anlatacaktır."

"Evet."diye mırıldandı kızım "Ama şu aralar çok yoğun. Doğru düzgün görüşemiyoruz. Hem ya bana doğruyu söylemezse?"

"Neden söylemesin güzelim?"

"Carlo'nun bana ne kadar düşkün olduğunu biliyorsun. Eğer hastaysa gerçekten üzüleceğimi biliyor."

"Ama ona destek de olursun." O an Philipe ile aynı dönemlerden geçiyor olmamızın tek avantajını yaşadım. En azından gerçekten kızıma yol gösterebiliyorum. "Baban da sağlık sorunlarıyla uğraşıyor biliyorsun. Eğer Carlo dediğin gibi gerçekten hastaysa ona destek olman iyi gelecektir."

"Haklısın." Kızım sıkıca sarılıp yanaklarımı öptü "Teşekkür ederim. Ben Carlo ile görüşmeye gideyim. Kahvaltıyı orada yaparım."

"Nasıl istersen."

"Ben gidip hazırlanayım."

Kızım odasına gittikten sonra ben de odamıza geri döndüm. Philipe uyuyordu. Ben de bir kitap alıp koltuğa oturup kitap okudum. Sabahın bu erken saatleri gerçekten çok güzel oluyor. Pencereyi açıp içeriye giren temiz havayı içime çektim. Ben kitaptan bir iki sayfa okudum ki Philipe uyandı.

"Günaydın." diye gülümsedim.

"Günaydın." Ardından saate baktı "Sevgilim sen kaçta uyandın böyle?"

"Biraz erken." diye gülümsedim. "Nasılsın?"

"İyiyim. Dün yeterince dinlendim." Yataktan çıkıp yanıma oturdu "Dün seni çok yordum değil mi?"

"Tabi ki de yorulmadım. Bugün de evde kalacaksın değil mi? İyice toparla kendini."

"Evet, saraya gitmeyeceğim ama bütün günü evde geçirecek değilim."

Kitabı kapatıp Philipe'e baktım.

"Efendim?"

Bakışlarımdan ne demek istediğimi anladı elbette.

"Evde uzun süre kalmayı sevmediğimi biliyorum." dedi çocuk gibi "Kendimi öyle kötü de hissetmiyorum. Birlikte temiz havanın tadını çıkartırız işte..."

"Yarına yine kötü olacaksın ama..."

"Alt tarafı hava alacağız..." Beni ayağa kaldırıp dudağımı öptü "Sen yanımda olduktan sonra bir şey olmaz."

İster istemez gülümsedim "Gerçekten çocuk gibisin. Sadece yarım saat dışarı çıkacağız ona göre."

"Anlaştık." Tekrar dudağımı öptü "Çok acıktım. Kahvaltı hazırdır herhalde."

"Muhtemelen. Olmazsa ben hazırlarım sana." Diye gülümsedim "Carmen Carlo ile konuşmaya gidecekti, kahvaltıda olmayacak."

"Desene senin kahvaltını kaçıracak."

"Şu an pek iştahı olduğunu sanmıyorum." diye iç çektim.

"Ne oldu?" hafiften kaşları çatıldı "Ciddi bir şey mi?"

"Carlo'nun hastalığını duymuş. Ona canı sıkkın."

"Hay aksi..." onun da bu duruma canı sıkıldı "Carlo'nun bünyesi sağlamdır, toparlar kendini. Carmen boşuna üzülecek."

"Carlo toparlasın da... Eminim Carmen kısa sürede olsa üzülmeye razı olacaktır."

Biz mutfağa indiğimizde Carmen çoktan gitmişti, Fatıma da daha gelmediği için kahvaltıyı hazırlamak bana kaldı. Ben Fatıma gelmiştir diye düşünmüştüm ama biz kahvaltıya oturduğumuzda geldi.

"Özür dilerim." Dedi hemen bizi görünce "Yasemin biraz rahatsızlandı akşam. Gelmeden onunla ilgilenmek zorunda kaldım."

"Geçmiş olsun."dedim "Şimdi nasıl?"

"İyi, çıkmadan çorba verdim. Bugün de dinlensin bir şeyi kalmaz."

"Kahvaltı yapmamışsındır." dedi Philipe "istersen buyur bir şeyler ye."

"Ben birazdan kahvaltı yaparım, size afiyet olsun."

Fatıma eşyalarını çıkarmaya gittikten sonra Philipe'e baktım

"Gördüğün gibi dinlenilmesi gerekiyor."

Kahvaltıdan sonra civarda biraz dolaştık. Philipe ara ara öksürdü, ama dediği gibi enerjisi daha yerinde.

6 Nisan

Carmen dün Carlo ile konuşmuş, Carlo her şeyi anlatmak zorunda kalmış. Dün akşam eve geldiğinden beri morali oldukça bozuk. Benimle de konuşmak istemedi. Ne yapacağım bilemiyorum. Philipe de sarayda. Belki o konuşabilirdi Carmen ile ama yarın da sarayda erkenden işleri olacakmış, akşam eve gelmeyecek. Kendini toparlamadan yine yoruyor, nasıl iyileşecek bilmiyorum.

7 Nisan

Tanrı'ya şükür Philipe bugün erken geldi eve. Eve gelince de ilk olarak Carmen'i sordu.

"Dünkünden bir farkı yok." diye iç çektim. "Benimle de konuşmuyor. Belki sen konuşabilirsin."

"Odasında mı?"

"Evet."

"Ben konuşurum onunla, sıkma canını."

Beni öpüp kızımızın yanına çıktı. Ben de bir çay alıp salona gittim. Çayımı içerken Philipe yanıma geldi.

"Biraz dertleştik." Dedi "Seni üzmek istememiş, bugün içinde seninle konuşacaktır merak etme."

"Teşekkür ederim." diye gülümsedim. "Sarayda çok yoruldun mu?"

"Çok değil." Yanıma oturup beni kendine çekti "Şimdi dinlenmeye başladım"

Ben de sarılıp yanağını öptüm

"Kahvaltı yaptın mı gelmeden?"

"Evet." Saçımı okşayıp gülümsedi "Beni iyice Carmen ile karıştırmaya başladın bakıyorum."

"Hayatım hastasın biliyorsun ve ne yazık ki kendine iyi baktığın söylenemez."

--------------

Merhaba! Beni takip edebileceğiniz diğer sosyal medya hesapları:

İnstagram: https://www.instagram.com/zeyneps.saltik/?hl=tr

Goodreads: https://www.goodreads.com/user/show/88950801-zeynep-sar-salt-k

YouTube: https://www.youtube.com/channel/UC14x02iE0nxJ6h1UFcXjyOA

Blog: https://zeynepsarisaltik.com/

Geçmişin İzi(Geçmişten Gelen-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin