"Çoktan kalkarsın diye düşünmüştüm."diye gülümsedim.
"Bir haftadır seni göremedim, benden kolay kurtulmayı beklemeyin Barones."
"Hiçbir şekilde şikayetim olmaz."Dudağını öpüp yataktan çıktım "Ama önce bir şeyler yemeliğim, açlıktan öleceğim."
Mutfakta kahvaltı hazırlarken Philipe de yanıma geldi.
"Dün sabah bir bey geldi, yakınlardaki bir malikaneye taşınmış. Komşumuz sayılır yani."
"Öyle mi? İsmi ne?"
"Mösyö GİO."
"Bir ara ziyarete gitmek gerek."
" Önümüzdeki hafta Dük TELL balo verecekmiş bebek için. O zaman tanışırsınız."
Hem düğün hem balo... Her şey üst üste gelecekti. Hiçbir zaman kalabalıktan hoşlanan biri olmadım ve bu iki kalabalık organizasyonu nasıl kaldıracağım bilmiyorum. Neyse ki günüm güzel geçti de bunları yazana kadar düşünmek zorunda kalmadım.
18 Mart
Bugün Tell Şatosu'ndan davetiye geldi. Joseph için... Davetiyeyi çekmeceye koyarken Roselinda'nın artık daha iyi bir evliliği olması için dua ettim.Zavallıcık asla bunları hak etmedi.
Salona indiğimde Philipe çıkmak üzereydi.
"2 gün sonraki kutlamaya resmen davet edildik."dedi. Yanağını öpüp gülümsedim.
"Lütfen giysi alışverişine çıkacağımızı söyleme."diye takıldı.
"Tanrım! Philipe elbette çıkacağız. Her zaman giydiğim giysilerle gidemem. Toplum kuralları..."
"Daha doğrusu yüksek zümre kuralları..."
"Hem diplomat hem de Baron olan sensin."diye gülümsedim "Çoktan alışmış olman lazım."
"Beni tanımamışsın demek ki."
"Şansımı denemek istedim." Yanağını öpüp oluşan ruj izini temizledim "Sarayda bol şans."
"Dük ile karşılaşırsam daha çok ihtiyacım olacak."diye göz kırptı.
Philipe gittikten sonra öğleden sonraya kadar günüm sakin geçti. Hatta fazla sakin. Öğleden sonra nedimem bir misafirin geldiğini söylediğinde biraz neşem yerine geldi, en azından vakit geçirebileceğim biri gelmişti.
Aşağı indiğimde esmer, kısa boylu sayılabilecek bir beyle karşılaştım. Kendisini ilk defa görüyordum.Beni görünce ayağa kalktı.
"Nasıl yardımcı olabilirim mösyö?"
"Matmazel, ben Barones ESCODER ile görüşecektim."
"Şu an görüşüyorsunuz zaten mösyö."
"Öyle mi?"dedi şaşkınla, elimi öpüp devam etti. "Barones çok özür dilerim doğrusu sizin gibi genç ve güzel bir hanımla karşılaşacağımı düşünmemiştim.Baron oldukça şanslı bir adam."
Normalde her kadın böyle bir övgüde eriri ger ama ben gerildim.İster istemez kaşlarım kalktı.
"Mösyö evli olmasam belki iltifatınızı memnuniyetle kabul ederdim ama şu durumda..."
"Barones ben iltifat etmedim ki."diye sözümü kesti. "Eminim bunu herkesten duyuyorsunuzdur."
"Mösyö neden geldiğinizi öğrenebilir miyim?"
"Sizin ilerinizdeki eve taşındım, eşinizle tanıştık bir de sizinle tanışmak istedim."
"Evet, eşim sizden bahsetmişti."dedim. Keşke bu kadar garip bir adam olduğunu da söyleseydi. "Benim birazdan dışarı çıkmam gerekecek, bir arkadaşıma söz verdim de."
"Ah anlıyorum."dedi "Benim hatam, haber göndermeliydim size. İzin verirseniz size gideceğiniz yere kadar eşlik edeyim."
Aslında iyi olabilirdi, yani gerçektendışarı çıkacak olsaydım. Ama hayır, yine de istemezdim. Bu adamda garip bir şeyler var, güvenemedim ona.
"Hiç gerek yok mösyö, faytonla gideceğim zaten."
"Bu saatte yalnız dolaşmanız hiç uygun olmaz Barones, israr ediyorum."
"Bayım daha güneş batmadı bile." diye hafifçe sesimi yükselttim. "Kendim gidebilirim."
"Siz bilirsiniz Barones, eşinize hörmetlerimi iletin lütfen."
Hafifçe başıyla selam verip evden çıktı. Derin bir nefes alıp koltuğa oturdum. Yani tamam adama yalan söyledim ama nedense çevremde uzun süre bulunmasını istemiyorum.
Philipe geldiğinde bir şeyler olduğunu anladı. Hoş, ben de o daha ne olduğunu sormadan anlattım olanları.
"Biraz abartmıyor musun?"dedi Philipe elimi tutup "Bu tür lafları ilk kez karşılaştığın hemen herkesten duyuyorsun zaten."
"Belki de."diye iç çektim "Ama elimde değil ki. O adamı yine görsem yine gerilirim."
"Senin bu davranışından sonra tekrar gelmez herhalde."diyip başımı öptü "Böylece tekrar gerilmemiş olacaksın."
Bu lafa bir de ben inanabilsem.
25 Mart
Bugün Jhanların şatosundaki baloya hazırlanmak için her zamankinden daha erken kalkmam gerekti. Ve tabii Philipe'yi uyandırmakta da bir hayli zorlandım.
"Hayatım o balo akşam olacak ve hemen karşımızdaki şatoda... Sence de bu kadar erken kalkmak mantıksız değil mi?"dedi uykulu bir şekilde.
"Haklısın canım ama söz konusu sen olunca başka şansım olmuyor. Kabul edelim bu tür konularda hazırlanmak için sallandıkça sallanıyorsun."
"Tamam tamam."diye mırıldandı. "Kalkıyorum."
"Harika."diye gülümseyip yanağını öptüm "Yarım saate aşağıda ol kahvaltı hazır olur."
Sofranın hazırlığının tamamlanmasına yakın Philipe aşağı indi.
"Pekala."dedi sofraya otururken "Gördüğün gibi kahvaltıya indim."
"Evet."diye gülümsedim "Genelde tatil gününde olan bir şey değil."
"Hem de tatil günümde sabahın köründe uyandırdın beni."diye iç çekti "Ama neyse iki gün daha tatilim var."
Kahvaltıdan sonra hazırlanmaya başladım. Ve birazdan da Tell Şatosu'na gideceğiz. Umarım balo güzel geçer. Yorgun olmazsam gelince baloda olanları yazarın ya da yarın yazarım .
F�|��E�h
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzi(Geçmişten Gelen-2)
Ficção HistóricaGeçmişten Gelen adlı romanın devamı. Elenor'un hikayesi