Toplantı

32.7K 1.4K 117
                                    

"Dolunay uyansana artık. Camış gibi uyudun. Kızım kalksana!!!" diye sağ taraftan gelen bağrışa sol taraftan gelen başka bir bağrış eklendi.

"O katır sesinle uyandırmaya çalışma kızı. Uyanır birazdan kendisi" diyen kişinin Emre olduğunu anlamam fazla uzun sürmezken kendine daha gelemeyen bilincim,  üstüne yük koymuşçasına gözlerimin açmasını engelledi.

"Hadi lan oradan, neresi katıra benziyor sesimin!? Kulak yok oğlum sende, kulak!"

İki üç saniye beklememin ardından göz kapaklarımı yavaş yavaş havalandırmaya çalıştım kolumdaki hafif sızının serum olduğunu anladığım sıralar.

"Kendine geliyor" Gözlerimin içine doğru akın eden ışıklar eşliğinde bana doğru bakan beş adamın yüzünü idrak etmek için gözümü kapayıp tekrar açtım.

Bana endişeli gözlerle bakan koca ayıların yüzleri usul usul gözlerimde yerlerine otururken boğazımı temizledim.

"Kaç saattir buradayım?" Mermi yarası hafif hafif sızlamaya başlayınca yüzümü buruşturmadan edemedim.

"İyi misin Dolunay?" diye endişeli bir hal içinde bana bakan Bora'ya evet anlamında başımı salladım. İyice yerine gelen bilincimle beraber boğazımda oluşan kuruluk hissi susadığımın habercisiydi.

"Su versene bana"

"Ne oldu kızım sana?"  Sormayın oğlum işte, sormayın! Şimdi gel de bunu açıkla. Ne diyeceğim ben 'evleniyormuşum bunu duyunca bayıldım' mı?  İnsanın söylerken bile gözü kararıyor!

"Ne sen sor ne ben söyleyeyim" Bora'nın uzattığı suyu alıp içmeye başladım Yiğit'in çatılan kaşlarına bakmamaya çalışarak.

"Adam akıllı cevap ver! Ne oldu da bayıldın komutanın odasında?" Ay ben bir de komutanın odasında bayıldım değil mi? Rezil oldum rezil! Cevap vermek yerine  yavaş yavaş suyumu yudumladım.

"Dolunay, neden bayıldın?" Sertleşen sesin sahibi Sedat olurken hepsinin cevap bekleyen bakışlarından beni kurtaran Merve oldu.

"Dolunay" Kapıyı açıp beyaz önlükler içinde bize doğru gelen Merve, şu an gözümde bir kurtacı konumunda. Elleri beyaz önlüğünün cebinde etrafı süzüp bizimkilere selam verdi ve bana döndü.

"Nasıl hissediyorsun kendini" İğrenç bir durumda, berbat hissediyorum.

"İyi, hadi çıkar serumu da gidiyim ben" Gözlerini benden alıp seruma çevirdi.

"Beş dakika daha sabret sonra çıkabilirsin."

"Niye bayılmış Merve?" Emre meraklı olduğunu belli etmezken gayet rahat bir ifadesiyle baktı karşısındaki kıza. Merve ise bana bakıp geri Emre'ye döndü.

"Görünürde hiçbir şey yok. Tansiyon, kan değerlerin her şeyi normal. Sağlığı ile ilgisi yok bayılmasının" Psikolojim bozuk benim. Nasıl bozulmasını ki zaten!

"İyiyim ben" diye kalkmaya çalışınca Orhan omzumdan ittirdi. Tabi attığı o sert bir bakışı da unutmamak gerek.

"Serum daha bitmedi!" Benim bekarlığım bitti o bitmese ne olacak!

"Ben gayet iyiyim, duyduğunuz gibi. Bir şeyim yok, kaplan gibiyim. Hem, çarşı iznindesiniz oğlum siz, gidip gezseniz ya ne işiniz var başımda. "

"Binbaşı çağırdı toplantı var dedi. Ayrıca iyi olduğun belli, kireç gibi yüzün!" Yiğit yetmezmiş gibi Merve dahil oldu konuşmaya.

"İyi olman ilerde de iyi olacağın anlamına gelmez Dolunay. Kendini yormaman lazım. Yaran hala iyileşmiş değil. Üzgünüm ama bir süreliğine eskisi gibi olmayacaksın. Zorlarsan kendini durum daha da kötüleşir, sonra uyarmadı deme. Neyse tekrar geçmiş olsun. Serum bitince çağır beni" dedi ve odadan ayrıldı. Eskisi gibi olamayacığımı biliyorum. Operasyon sonra yatağımda ağrıdan kıvranırken anladım bunu.

GÖREV (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin