SEEE LAAMMM! Ben geldim! Biliyorum yine geç geldim ama bunun fazlasıyla haklı sebeplerim var. Bunlarla başınızı ağrıtmayacağım ama merak etmeyin. Görev'i nasıl özledim var ya.... Tabiki de benim yorum yapmayan sevgili okuyucularımı da💕 Yorum sayısı o kadar az ki... Ciddi anlamda çok üzülüyor, emeklerimin karışlığını alamıyormuş gibi hissediyorum.
Sizi daha fazla tutmayacağım. Keyifli okumalar canlarr
Çayları koyup masaya oturdum ve şöyle bir göz attım.
Aferin kız sana!
Birkaç dakika sonra gelen Ömer -bir anlam veremediğim sinirli haline nazaran- masayı görünce çok hafif bir şekilde gülümsedi ve
"Ellerine sağlık" diyerek masaya oturdu. Bir şeye sinirlendiği her halinden belli. Daha 5 dakika öncesine kadar neşe saçan koca oğlanın bir an da düşen moraline bir anlam veremezken bozuntuya vermedim ve neşemi kaybetmemeye çalışarak
"Teşekkür ederim" dedim.
Ne oldu bu adama böyle?
Başka bir şey demek yerine önüne döndü ve kahvaltı etmeye başladı. Aaa ama! Ne oluyor sabah sabah? Daha fazla dayanamadım.
"Ömer?" Çatalıyla oynadığı salatalıktan başını kaldırıp sorarcasına baktı.
"Bir sorun mu var?" Çatalını usulca tabağı yanına koydu ve tam bir şey söyleyecekti ki telefonum çaldı. Kaşlarını anında çattı.
Ay ne oldu bu koca oğlana böyle? Doğum gününü bilmiyormuş gibi yapıyorum diye mi böyle? Doğum gününü önemseyen bir karakteri de yok aslında. Belli de olmaz. Belki alınıyordur böyle şeyler. Ay Ömer bu! Alınır mı hiç!
"Kim?" Telefonu sessize aldım ve tekrar Ömer'e döndüm.
"Annem, sonra ararım ben onu. Hem bırak şimdi telefonu da söyle bakalım. Koca oğlan ne oldu sana böyle? Halbuki beraber yatacağız diye çok mutluydun." Ben de çok mutluyum. Gülerek söylediğim sözlere tebessüm etti ve
"Hala öyleyim" dedi. Tabi canım kesin öylesindir!
" Buradan pek de öyle gözükmüyor ama"
"Gerçekten de bir sorun yok güzelim. Hadi ye yoksa geç kalacağız." Sonunda! Bir şey olmuş belli ama Allah'tan etkisi azalmaya başladı. Hulk kılıklıya dengesiz diyorum ya o kadar haklıyım ki! Çünkü tam anlamıyla DENGESİZ!!!
Fazla muhabbet etmeden ki bu hayal kırıklığı yaşamama neden oldu her neyse kahvaltımızı ettik. Beraber bulaşıkları toparlarken aklımdaki şeyi Ömer'e söylemeye karar verdim.
"Ömer"
"Efendim?" Hayret efendim dedi. Taşlar yağacak başımıza, taşlar!
"Sana bir şey söyleyeceğim. Ben düşündüm. Görevin bu stabil durumunu bozmak için benim Tugay ile konuşmam lazım." Kaşlarını yine çattı.
"Ne hakkında?"
"Havadan sudan konuşacağız canım işte. Ay Ömer sence olabilir? Senin hakkında konuşacağım tabiki de!" Elindeki işi bıraktı ve bana baktı. Ne düşündü artık bilmiyorum, ısrar istemeyen bir tavırla
"Olmaz" dedi. Gözlerimi devirmeden edemedim. Neden olmaz acaba? Bıkkınca
"Neden" diye sordum. Gerçekten de neden yani! Elindeki bardağı da makineye koyup tamamen bana döndü. Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Tugay seni tehdit olarak görüyor Dolunay. Buna izin veremem." İzin veremem mi? İzin vermek için ilk önce izin almak lazım Ömer Bey ki ben böyle bir şey yapacak bir kadın değilim. Lütfen kendine gel!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV (Askıya Alındı)
Novela JuvenilEN BAŞTAN YENİLENDİ VE DÜZELTİLDİ!!! Ya bir görev hayatınızı altüst ederse? DOLUNAY YALINKILIÇ Taramalı tüfek gibi çenesine rağmen askeriyenin en iyi timlerinden olan Bozkurtlarda görev yapan tek kadın. ÖMER SERDENGEÇTİ Hayatını sadece vatanına...