Teras

22.4K 1.1K 45
                                    

Yatağıma oturmuş, sokak lambalarıyla aldatılan geceyi izliyorum. İki gün önce, markette yaşadığımız olay hala etkisini sürdürüyor bende. Neden Ömer'i kıskandım? Niye bu durumu bu kadar umursadım? Dışarı çıktığımızda Emrelere bakan birçok kadını gördüm lakin hepsinde gülüp geçtim. Fakat bu...

O benim gerçek eşim değil. Biz sadece görevin bir parçasıyız. Onu kıskanmam için hiçbir sebep yok. O, o sadece benim görev arkadaşım. Aklımı meşgul eden, içimi kemiren bu düşünceden bir an önce kurtulmalıyım. Çünkü bu işin sonu hayır değil! Biliyorum ve bu yüzden yine her zaman olduğu gibi o cümleye sığındım

"Sen Ömer'i kıskanmadın, sen sadece onun seni sözleriyle bozmasına kızdın!"

"Hayır" Daldığım düşünceler, Ömer'in haykırışıyla dağıldı

"Gökhan hadi kalk! Kardeşim aç gözlerini!" Ömer? Ömer sayıklıyor! Hızlıca Ömer'in odasına doğru yol aldım. İçerden ağlama sesi iyice panik olmama neden olurken kapıyı açtım ve karşımda kan ter içinde kalmış, hem ağlayan hem de sayıklayan koca oğlanı görmemle öylece kalakaldım. O güçlü, yenilemez gibi görünen Hulk kılıklıyı böyle görmek...

"Ömer" Sarstım hızlıca. Bu oğlanın haline ne böyle?

"Ömer kalk hadi rüya görüyorsun" Şaşkın bir halde gözyaşlarını sildim. Alnına yapışmış saçlarını elimle iterken gözlerimin dolduğunu hissettim. Yok artık ağla istersen bir de Dolunay!

"Ömer kalk hadi " Cümlemin ardından Ömer, endişeli bir şekilde kalktı ve rüya olduğuna şükredermiş gibi kapadı gözlerini, derin bir nefes aldı.

"İyi misin?" Kıyamam nefes nefese kalmış. İlk önce ne olduğunu kavrayamıyormuş gibi etrafına bakındı. Sonra da bana döndü.

"E...evet" İyi değil, kesinlikle iyi değil! Elini alnına sıkıntılı bir şekilde götürüp kafasını eğdi.

"Dur bekle ben bir su getireyim" Kendini geri yatağa bırakırken aşağa inip su doldurdum.

"Al" Uzattığım suyu bir dikişte bitirdi. Gözlerini benden kaçıyor, varlığımdan rahatsız duyuyor gibiydi.

"İyisin değil mi?"

"İyiyim dedim ya Dolunay niye sorup sorup duruyorsun!" Öküz! Yontulmamış odun! İnsanlık yapılmaz buna. Sen zaten niye sorup duruyorsun ki, bırak ne hal varsa görsün!

"İyi!" Hızlı bir şekilde odama geçip kapıyı çarptım. Böyle davranması gerekmiyordu! Bana karşı bu kadar kaba davranması, her fırsatta beni kırması... Evet kırılgan biri değilim ama... Hayır Dolunay üzülme, onu umursamaya değmez!

Derin bir nefes alıp elimi saçıma geçirdim. Sakin kal ve umursama! Saate baktım gecenin üçü. Uykudan eser yok. Bende battaniyemi alıp terasa çıktım.

Aman Allah'ım manzaraya bak. Tam karşımda dalganıyor Al Yıldızlım. Terasa bir göz gezdirdim. Bana göz kırpan salıncağı görmemle Ömer'e olan sinirimi unutmuş oldum. Oyuncağına kavuşmuş gibi koşa koşa kendimi salıncağa attım. Salıncakta bağdaş kurup oturdum üstüme de battaniyemi örtüm. Bizim evde de teras vardı. Babam, ailem, evlilik... Aman Allah'ım ben daha söylemedim ya. Aramadım da valla kesecek beni.

Hayır, şu an bunları düşünmek ve huzurumu kaçırmak istemiyorum. Bu yüzden kendimi İstanbul'a bıraktım ve o anda gelen şarkı söyleme isteğiyle başladım söylemeye.

Çırpınırdı karadeniz
Bakıp türk'ün bayrağına
Ah ölmeden bir görseydim
Düşebilsem toprağına

Sırmalar sarsam koluna
İnciler dizsem yoluna
Fırtınalar dursun yana
Yol ver türk'ün bayrağına

Türkistandan esen yeller
Şimdi sana selam söyler
Vefalı türk geldi yine
Selam sana türk'ün bayrağına

Kafkaslardan aşacağız
Türk'lüğe şan katacağız
Türk'ün şanlı bayrağına
Turanele asacağız

Ben şarkımı bitirdim ve bir alkış sesi..! Yoksa?

"Ne işin var burda senin? Sen yatmamış mıydım? Yat işte ne var da terasa çıkıyorsu-"

"Dolunay" Yine lafımı böldü ama yeter artık.

"Bak yine nefes al falan dersen bozuşuruz ona göre hem sana ne benim nefesimd-"

"Özür dilerim" Özür mü? Ömer benden özür mü diledi? Ay valla diledi!

"Pörtletme o gözlerini şaşırılacak bir şey söylemedim" Şaşkın ördek gibi baktığımı yeni fark ettim. Ama nasıl bakmayayım şimdi?

"En iyi arkadaşım yanımda şehit oldu geçen sene. Onunla ilgili bir rüyaydı" Ne diyeceğimi bilemedim.

"Başımız sağ olsun"

"Vatan sağ olsun" Aramızdaki sessizliği bozan ben oldum.

"Önemli değil yani özür dilemene gerek yok. Hem üşüyeceksin sen öyle. Git bir batanniye falan al. Bir de senin hastalığınla uğraşmam" Sözlerime rağmen gülümsedi ve yanıma oturup battaniyemi kendine çekti. Ben bu adamı keserim nokta!

"Hey hey! Ne yapıyorsun acaba? Ben donacağım burada! Kaldır kıçını da al gel battaniyeni ya da git yat"

"Akşam akşam ne konuştun, koca battaniye yeter ikimize" Oldu paşam! Kendini küçük zannetti herhalde.

"Olmaz öyle şey al gel kendi battaniyeni"

"Uzatma Dolunay alt üstü bir battaniye paylaşacağız. Merak etme yemem seni!" Ters ters bakınmakla yetindim.

"İyi geç salıncağın ucuna"

"Bakma öyle Ömer geç" Huysuzca kıpırdandı ve salıncağın diğer tarafına geçti

"Gören de yiyeceğiz zannedecek. Oldu mu?" Hayır gülmemeliyim. Yanaklarını sıkıp aferin oğluma diyesim var valla.

"Oldu." Güldüğümü görmemesi için kafamı diğer tarafa çevirdim. Bende diğer uca oturdum ve battaniyeyi açıp bir ucuna ona verdim. Evet, iyi böyle.

"Yarın elbise almaya gideceğiz"

"Neden?"

"Yarından itibaren  görev başlıyor" Bir şey demek yerine derin bir nefes alıp verdim.

"Hadi tekrar söyle" Öyle istekli söylemişti ki sanki hayır desem kırılacak gibiydi. Gözlerimi yine diktim gökyüzünün yarine ve başladım söylemeye.

GÖREV (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin