Sağ dön yok, sola dön yok! Benim şimdiye kadar Sedat'ın diyişiyle camış gibi uymam lazımdı diyeceğim de o akşam yemeğindekilerden sonra biraz zor! Sakin olmam lazım. Sadece ve sadece gereksiz sinirime bir son verip sakin kalmalıyım. Kalmasına kalmalıyım da gelinlik ne Allah aşkına!?
Gelinliksiz gelin mi olurmuş dediler şaka gibi! Lakin bilmiyorlar ki ben gelin değilim, gelinlik giyeyim! Sadece gizli görevde olan ve evlenmeye mecbur bırakılan bir askerim. Evlenmeye mecbur bırakılan bir kızım... Karargahta bir işe yaramayacak, bir imzaya karşın hayatını tepe taklak eden ve evli bir kız..! Urfa'nın en büyük ağasının yeni gelini, Ömer ağanın karısıyım! Yemin ediyorum şaka gibi. Hayatım o kadar hızı değişiyor ve kontrolden çıkıyor ki...
Güneş tüm ışıkların bize sunmak için uğraşıyor gibiydi. Duvarda asılı olan saate baktım. Sabahın yedisiydi ve bana uykusuz bir geceden kalan armağan gibi kalk diyordu adeta. Kalk ve güçlü ol! Hayatın bir gün içinde bambaşka bir hal alsa dahi kalk ve Anka ol! Her bitti dediğinde tekrar başla yaşamaya!
"Ne edebiyat yaptın be sabah sabah!"
"Yeminle içimde benden bağımsız biri daha var!"
Odaya ait banyoya doğru ilerledim kapanmayan çenemle ve bombok bir ifadeyle. İlk önce kendime baktım. Allah'ım bu surat bu ifade! Aceleye gelmiş gibi yapılmışım sanki! Gözlerimi daha fazla kanatmamak adına musluğa yöneldim. Soğuk suyun avucumdan sızlamasına izin vermeden yüzüme çarptım defalarca. Aklıma ilk gelen görüntüyle gülümsedim. Alay dolu bir gülümsemeyle baktım bomboş. İlk evleneceğimi duyduğunda da soğuk suyu böylesine fırlatmıştım yüzüme dayan der gibi...
"Dolunay'ım Urfa sende kafa mı yaptı gülüm? Sen her zaman yüzünü böyle yıkayan bir varlıksın annem!"
Banyodan çıkıp odaya döndüm. Şimdi ilk işim güzel bir gelin imajı oluşturmaktı. Çünkü ben, onların gözlerinde Ömer'in aşık olduğu kadınım. Üstümü değiştirmeli ve kahvaltıyı ben hazırlamalıyım. Fakat bu iyi gelin havası yalan değil gerçek olmalı. İçimden geldiği gibi davranmalıyım. Bunca vakit yapmacık olmadıysam şimdi de olamam.
Yatağı özenle düzeltip gülümsedim. Annem bu halimi görse üç Kulhuvalla'yla bir Fatiha okur şaşkın bir biçimde gülerdi yeminle.
Çantama tıktığım kıyafetlerimi çıkarıp giydim baygın baygın. Dün akşam çekmeceye koyduğum tabancamı belime koymalıyım çünkü kendimi çıplak gibi hissediyorum. Aybalam benden ayrılmadı ayrılamaz da! Yatağın yanında bulunan komidine doğru yönelip çekmeciyi açtım. O sırada kapı, bunu bekliyormuşcasına çaldı.
"Gel" Hizmetçi kız elimdeki Aybalama bakıp evi yıkarım der gibi patlattı çığlığını.
"Ay o ne!?" Sakin kal Dolunay, derin derin nefes al Dolunay, tepkisine karşı sakın göz devirme Dolunay! Dolunay da Dolunay!
"Sence ne?" Garip garip bir bana bir silaha bakıp
"Sizde ne işi var o silahın?" diye sordu.
"Asker olduğum için olabilir mi?" Aklına jeton daha yeni yeni düşünce mahcup bir şekilde
"Doğru" diye mırıldandı. Kızı üzmek veya kırmak istemiyorum. Konuyu kapatmak adına
"Sen niye geldin?" diye sordum.
"Gelin hanım, Ömer ağam sizi kahvaltıya çağrıyor da onu demeye gelmiştim."
"Tamam sen git geliyorum" Kapının kapanma sesiyle devirdim gözlerimi. Gelin hanımı sevmedim, hem de hiç!
______________________________________
Merdivenleri yavaş yavaş inerken ev halkının bu kadar erken kalkmasına şaşmadım desem yalan olur. Saat daha yediydi ve masa donatılmış, sen daha bekle der gibi bakıyordu sanki. Ömer'in beni fark ettiğini biliyorum ama dönüp bakmadı dahi. Bense tam tersine onu incelemeye başladım. Siyah kargo pantolon, siyah deri ceket ve düz beyaz tişört giymiş, kahvaltı ediyordu mağara adamı! Kıçı donacak haberi yok!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV (Askıya Alındı)
Genç KurguEN BAŞTAN YENİLENDİ VE DÜZELTİLDİ!!! Ya bir görev hayatınızı altüst ederse? DOLUNAY YALINKILIÇ Taramalı tüfek gibi çenesine rağmen askeriyenin en iyi timlerinden olan Bozkurtlarda görev yapan tek kadın. ÖMER SERDENGEÇTİ Hayatını sadece vatanına...