Özür Dilerim

23.3K 1.1K 200
                                    

Bir yandan yemek yiyor diğer yandan da haftaya gelecek olan müşteriyi araştırıyordum. Hammad Borkan. Özel hayatıyla ilgili pek bilgi olmasa da serveti dillere destan olmuş, belli. Arapça yazıları okurken insanlara hak verdim valla. Para babası dedikleri bu olsa gerek. Villalar, şirketler,yatlar, petrol rezervleri... Farklı haber sitelerinde, kimi zaman yardımlarıyla kimi zamanda parasıyla gündeme konu olan haberlere baktım.Dikkatimi en çok çeken de her yıl milyonlar bağışlanan vakıf haberi oldu. Vakfın sahibi de bizimki.

Bu adam, binlercesine rastlayabileceğiniz kıytırık bir projeyi almak için neden bu kadar uğraşıyor diye soracağım ama cevabı belli. Tugay'a para yardımı yapmak için! Köpeğin önüne kemik atarmış gibi parayı veriyor ve geri çekiliyor. Böylece hem silah ve mühimmatların içeriye girişini sağlıyor hem de kendini güvenceye alıyor. Aynı Tugay'ın yaptığı gibi. İşin içinde köpek dolabının alası dönüyor, alası!

Daha fazla başımı ağrıtmamak için telefonu kapatıp yemeğime yöneldim. Tek başıma yemek yemekten nefret ediyorum galiba. Keşke bende gitseydim bugün şirkete. Size söylemeyi unuttum. Tugay itiyle geçen iki haftanın ardından Ömer şirkette çalışmaya başladı, ben de çevirmen olarak toplantılara katılmaya. Tugay'ın bizi bu kadar kısa süre zarfında bu denli kabul etmesi tuhafıma gitmiyor desem yalan olur. Lakin Ömer'de bende biliyoruz ki şirkette bize yer vermesiyle bizi göz önünde bulundurup kontrol etmeye çalışıyor. Çünkü eğer Ömer gözüne girer ve güvenilir olduğunu kanıtlarsa onu karanlık işlerine sokacak. Böylece kendi mevkini yükseltip tek tabanca olmadığını gösterecek. Çünkü Tugay'a bir şey olursa oğlu onun yolundan yürüyüp bütün bu zenginliği devam ettirebilecek. Kısacası Tugay'ın namı oğluyla yaşayacak.

Yemeğimi bitirip ortalığı toplandım ve oturma odasına doğru yol aldım. Çok sıkıldım Allah'ım! Kendimi koltuğa atarken telefonu elime aldım ve tuşladım Ömer'in numarasını. Çalıyor, çalıyor, çalıyor ve

"Ne oldu Ceren?" Sonunda! İki saat açmadı antilop kılıklı

"Neredesin, ne zaman geleceksin?" Evde kocasını bekleyen kadınlara döndüm iyice. Bozuluyor muyum ne!

"Gelirim bir iki saate"

"İyi. Hangi yemeği yapayım? İstediğin bir şey var mı?"

"Yapma bir şey yiyip gelirim ben." İnsan nezaketen bir şey yemez! Ne güzel heveslenmiştim yemek yapmaya. Söyleyecek başka bir şey buladım. Tamam deyip telefonu kapatacaktım ki Ömer'in sesine engel olmak istermiş gibi arkadan gelen sesler buna engel oldu. O sesler ne? Kadın sesi mi o? Tam soracaktım ki...

"Hadi Fıratcığım daha bitmedi işimiz" Öhöhöhhhöhh! Ay tükürüğüm boğazıma kaçtı. Lannn!!! Ne dedi o kadın? Fıratcığım mı dedi o? Kime dedi, bizim Ömer'e mi?

"Ne oluyor orada? Kim o kız? Nerdesiniz siz? Ömer ne yapıyordunuz da yarım kaldı? Ömer cevap versene!"

"Fırsat versen vereceğim, sakin ol ilk önce!" Sakin ol Dolunay, sakin ol. Ne olabilir ki? Alt üstü bir kadın. Hem sana ne ne oluyorsa. Ömer sadece senin görev arkadaşın. Kimi kandırıyorum ki. Ben en başından dedim eğer beni boynuzlarsan...

"Yok artık Dolunay! Ömer'i tanımadın mı hiç?" Yok ben sakin olamayacağım.

"Ömer ne oluyor dedim!" Cevap yok.

"Cevap versene!!!" Fakat cevabı Ömer değil o lanet olası kadın verdi.

"Fırat'ın işi var canım, sonra ara!" Ve telefonu yüzüme kapandı! Ne! Suratıma kapatılmış telefona öylece bakakaldım. Benim yüzüme kapadı telefonu. Kim o kadın? Ne yapıyorlar onlar orada? Evli biri o, görevden dahi olsa! Bir dakika bir dakika ben Ömer'i mi kıskanıyorum?Günaydın Dolunayy!!! Ben Ömeri kıskanıyorum.

GÖREV (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin