Devlet Sırrı

20.2K 1.1K 104
                                    

Herkese selamm!!! Nasılsanız bakalım güzellikler? Beni sorarsanız fazlasıyla iyiyim. Bomba gibi bir bölümle tekrardan karşınızdayım. Normalde sabah yayınlayacaktım ama uymayanlara kıyamam.Keyifli okumalar ve bol bol yorumlar canlar.😘

"Eridin gittin iyice! Ye biraz ye!"

"Bıkmadın mı benimle uğraşmaktan?"

"Bıkmış gibi mi görünüyorum?" Allah'ım aynı çocuk gibi! Sabahtan beri uğraşıyor benimle. Yeter diye bağırmama az kaldı gerçekten!

"Ömer!" Koca oğlanın sinirci bozucu ve bir o kadar hayran olunası gülümsemesine  cevap vereceğim sırada zil çaldı ve ben Ömer'den bir anda olsa kurtulmak adına, suyu bulmuş bedevi gibi kapıya koştum.

"Hoş geldin Alper abi"

"Hoş buldum Dolunay. Ömer nerede?" Ceketini asarken yanıtladım.

"İçeride, buyur" Alper abinin geldiğini gören koca oğlan ayağa kalkıp 

"Hoş geldin abi" dedi.

"Hoş buldum Ömer" İkisi yan yana görünce aklıma Alper abiyi evleneceğim adam zannedince yaşadığım korku geldi. Gerçekten de çok korkmuştum. 

Onlar kendi aralarında muhabbet etmeye başlayınca mutfağa geçtim ve bir şeyler hazırlamaya başladım. Alper abinin geleceğini bildiğimden çayı önceden demledim. Çayı ve ikramları içeri götürürken kendimi bir an gerçekten de evli gibi hissettim. Sevip de evlenmiş gibi, görev hiç yokmuş gibi, biz olmuşuz gibi...

"Niye bu kadar zahmet ettin?" 

"Ne zahmeti, afiyet olsun" Ömer'in 'bunları ne ara hazırladın?' der gibi bakmasına karşılık omuz silktim ve çayımdan bir yudum alıp Alper abiye döndüm.

"Ee daha daha nasılsın abi?" 

"İyiyim kızım sağ ol" Bende muhabbet bu kadar. İki üç defa gördüğüm biriyle ne konuşabilirim ki zaten görev dışında? 

"Evet muhabbet kız istemeye döndüğüne göre bu işi konuşalım mı artık?" Sıkılmış bir vaziyette ikimize bakan Ömer, arkasına yaslandı ve Alper abiyle bana bakmaya başladı. Altındaki siyah kot pantolonu, kaslarını gözler önüne seren siyah tişörtü, özensizce taranmış saçları ve harelerine gizlediği ormanlarıyla günün kaçıncı kez bilinmez beni yine kendine hayran bıraktı.  

"Yakıyor yine insanı zalimin oğlu"

"Açılışı yapıyorum o zaman."

"Dinliyoruz"

"Plan basit çocuklar. Yarın siz saat 8 sularında Hammad'ın evine gideceksiniz. Ömer adamı oyalarken Dolunay sen böceği yerleştireceksin. Bir saat sonra bir bahane bulup evden ayrılacaksınız ve eve geri döneceksiniz." 

Arkasına yaslanmış, tepkimizi ölçmek isteyen bakışlarıyla bizi süzen Alper abiye sen ciddi misin der gibi  baktım. Ne yani bu kadar mı? Nerede aksiyon, tehlike? 

"Cidden bu kadar mı?" Onaylamazlık, şaşkınlık, kızgınlık... Her halttan vardı sesimde.

"Sizin göreviniz  bu kadar" Kaşlarını çatmış bir vaziyette Alper abiyi dinleyen  Hulk kılıklı bir an bana bakıp tekrar Alper abiye döndü. O da benim gibi plandan hoşlanmamış belli.

"Biz döndükten sonra ne olacak?" Alper abi bir bana bir Ömer'e baktı ve kafasını hayır anlamında sallayıp gülümsedi. Şaka mı bu? Sinirimi süsleyen bir gülümseme bahşettim ona. Görevin merkezi bizken planın devamını anlatmaması da ne Allah aşkına!

"Hadi ama! Devlet sırrı diye söylememezlik yapmayacaksın herhalde değil mi? Farkında mısın bilmiyorum abi ama devlet bizi o sır uğruna evlendirdi. O sır her ne ise bizim dağ da değil burada bulunmamıza neden oldu. Her haltını en ince ayrıntısına kadar  bilmek hakkımız!" Gerçekten de aklım almıyor. Devlet sırrıymış! Devlet bizi o sırrın merkezi yaptı. Evlendirdi, görev dedi buraya gönderdi. O sır ne ise bilmemez lazım.

GÖREV (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin