Bir çift göz.. Şuan karşımda bana sevgiyle bakan, bir çift kahverengi göz görüyordum. Bunu hatırlıyorum. Sen.. Elimi yüzüne doğru götürürken, bir anda sanki flaş patlaması gibi ışık çıktı ...
-Burası..?
-ah.. Arya uyandın demek. Ben o kız. Doktor Duru. Rahatsız ettiğim için özür dilerim. Baygınlık geçirdin. Korkma bir şeyin yok. Biraz daha buradasın. Aileni aramak istiyorum. Numara verir misin?
Her şeyi teker teker anlattı. Sanki ben çok merak ediyorum kendime ne olduğunu..
Yorgun ve cılız sesimle;
- Asıl başıma gelen en kötü şey bir şeyimin olmaması. Kimseyi aramayın. Merak edecek bir ailem yok.
-Arya, vücuduna gereken müdahale yapıldı. Vücudun aşırı stres ve yaşadıklarından dolayı şoka girmiş. Polisi de aramamız gerekiyor.
-Sakın! Bunu yaparsan seni mahvederim. Her şeyi kapat. Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim.
-Peki. Bunu kendim için değil senin için yapacağım. Fakat bana söz vermen gerekiyor. Kendine bir şey yapmayacaksın.
İşte buna canım sıkılmıştı ama başka yapacak bir şeyim yoktu.
-... Tamam beni yalnız bırak....
Gözlerimi tekrar kapattım. Uyumak istiyordum. Belli ki ölmem çok zordu. Uykuya sığınmaya karar verdim. Ama her gözlerimi kapattığımda aklıma o berbat anlarım ve o gördüğüm gözler geliyordu.
Uykuya dalıyorum.. Ruhumda sürekli bir düşme telaşı. Aniden korkarak uyanıyorum. Ne yapacağım ben? Gözyaşı ne kadar yakıcıymış.. Boynuma kadar iniyor ve geçtiği her yeri yakıyor...
Sesim de çıkmıyor ve yapayalnızım. Ya bir şey olursa?
İçli içli ağlamaya devam ederken aniden kapı açıldı.
-Arya! İyi misin?
Duru gelmişti. Gözyaşlarımı gördüğü an koşarak gelip elleriyle sildi. Ne yapıyordu bu kız? Neden bu kadar ilgileniyor benimle? Başıma daha kötü şeyler mi gelecek yoksa?
-Seni yalnız bıraktığım için affet. Gitmeyeceğim.
-dokunma bana. İstemiyorum git. Güvenmiyorum hiçbirinize. Sende kötülük yapacaksın. Kendini ne sanıyorsun aptal!Üzülmüştü. Gözlerinde hayal kırıklığını görmüştüm ellerini üzerimden çekip, gitmek için ayağa kalkarken, sıkıca tuttum.
-Gitme. Kimsem yok...
Bunu yaptığıma inanamıyordum. Yine de bana zararı olmayan aksine yarar sağlamaya çalışan bu kızı sevmiştim.
Sarılışı öyle güzeldi ki. Sımsıkı sarılıp içimdeki boşluğu bir anlığına doldurmuştu. Bu kız.. Gerçekten melekti.
...Dört günün sonunda buradan çıkıyorum. Bu kadar uzamasının nedeni anlık gelen krizlerimdi. Deliye dönüyordum. Artık daha sakindim. Duru, ben yatarken kıyafetler almış. Ve her gün baş ucuma umut dolu kağıtlar koyuyordu. Bunlar elbette beni teskin etmiyor ama ona bağlıyordu. Anlayamıyorum, o bir kalp doktoruydu oysa. Beni bir psikoloğa yönlendirmemiş, doktoruma 'aryayla ben ilgileneceğim.' demişti. Sakinleştiricilerimi bile kendi ayarlıyordu. Her neyse, demekki baya uzmandı. Psikologları hiç sevmediğimi de bildiği için sanırım..
-Arya çıkış işlemlerin tamam. Artık gidiyorsun.
Dedi sevinçle.
-Nereye?benim gidecek bir yerim yok ki. Duru,hastane bahçesinde kalsam biraz sorun olur mu?
-Benim yanıma geleceksin. İtiraz istemiyorum. Hadi aldıklarımı giyin, gidelim.
Aldıkları mı? Bir de bana kıyafet mi almıştı?
- Neden böyle yapıyorsun Duru? Bu dünyada iyilerin yeri yok.
Bana doğru yaklaşıp gülümsedi.
- "İyiliği yalnız iyiler anlar. Kötülüğü herkes."
Odadan tam çıkarken arkasından bağırdım.
-ŞANS MELEĞİM!
...
Duru'ya borçluyum. Hemen işe girip ev için ona yardım etmeliyim. Ayrıca kendime de bir yer bulmalıyım. Herşeyin üstünü kapattığını sananlar için güzel sürprizlerim de olacak elbet. Bekle beni geçmişim. Seni yok edeceğim...Saat 19.30. Duru gelecek. Yemek yapmaya karar verdim. Ve ayrıca bugün onu daha yakından tanıyacaktım. Kimdi bu kız?
....
-Bana kendini anlatacak mısın artık?
-Peki Arya hanım, ben Duru. 24 yaşındayım. .. Kalp doktoruyum. Iıım bu kadar.
-Hikayeni bilmek istiyorum Duru yani sorun olmayacaksa.
-Yanımda oldukça anlayacaksın. Hatta bugün dışarı çıkalım seninle. Benim de küçük bir işim var.
-Kabul.
....
Araba bir eve yanaştı. Burası baya güzel bir yerdi. Duru'nun işi diye bişey demek istemedim ama tutamadım.
-Nereye geldik?
-Burası doktor Boranın evi. Onunla görüşmem gereken bir konu var. Beni biraz bekler misin? Herşeyi anlatacağım.Kapalı yerler beni boğuyordu. Sıkışmış gibi bir hisle kendimi dışarı atıp arabaya yaslandım. Kollarımı boynuma sardım, nefes almak için gökyüzüne döndüm. Ah.. Benim için gökyüzü bile kara bulutluydu hep. O maviliklerin tadına hiç varamadım. Ve şimdi olduğum yere bak hiç tanımadığım birinin peşinden gidiyordum,onun hayatına karışıyordu hayatım. Bunları düşündükçe garipsiyordum kendimi ama böyle devam ederse tekrar vazgeçecektim. Bu yüzden iç sesimi bastırıp etrafı inceledim öylesine.
...
Ağlayarak kapıdan çıkan Duru'yu görünce yanına koştum. Eliyle dur işareti yapıp hemen arabaya bindi.
-Allah onu kahretsin Arya. Ben onun için çabalarken, onu şimdi bir kızla bastım. Şüphelerimde haklıymışım. Aldatıyormuş beni. Kız ne dedi biliyor musun? 'Sevgili olmanız benim için sorun değil! ' benden daha önemli görmüş onu Arya. Sürekli ekti beni. Annemle babam onu bekliyordu oysa Arya. Bu yaz evleniyorduk biz! Kahretsin.! '
Eliyle arabaya vuruyordu. Onu çekip sarıldım. O kadar ağlıyordu ki. Şans meleğim.. Acı çekiyordu. Neden bu kadar çok üzülmüştüm? İçim eriyordu.
-Duru yapma. Herşey geçecek tamam mı? Ben varım. Lütfen yapma. Atlatacağız...
Atlatmak.. Buna kendim ne kadar inanıyordumki?..
...
Deniz kenarına çekti arabayı. Durdu bir müddet. 'Ona hadi atlayalım mı?' deyip munzur bir gülüş attım. Koluma vurup güldü. Ağlarken bir yandan gülüyordu. Ona bakınca bende gülmeye başladım. Güldükçe de tuhaf bir şekilde ağlamaya. Deli gibi gülerken ağladık. Kahkaha ata ata.. Kendimize geldiğimizde saat 01.08 olmuştu. Saate bakıp 'bu saate kadar neredeydin Arya? 'dedim içimi hüzün kapladı tekrar. Sustum. Duru arabayı çalıştırdı ve sessizce eve gittik.
..
O günden beri yalnız yatamıyordum. Kabuslarla uyanıp, gece boyu düşüncelerle kafayı yiyordum. Duru' yla yan yana yatıyorduk ve onun varlığını hissettikçe kendimde güç buluyor,rahatca uykuya tekrar dalıyordum.
Ailemle kalırken de böyleydim. Ama kimse yoktu odamda. Her an başıma o adamlar yüzünden bir şeyler gelecek diye ölüp ölüp diriliyordum. Annem beni hiç dizine yatırıp başımı okşamadı. Babam zaten evin yolunu bilmezdi. Geldiği vakit de, olan huzur giderdi.
Lise bile okumamış, bütün hayatımı o kardeş dediğim kalleş yüzünden heba etmiştim. Gelecekten zaten hiçbir zaman ümidim olmamıştı. Ama sadece susmuştum. Hak ettiğime kendimi de inandırmıştım.Hayat çok çirkin! Evet hayat çok çirkin ya da acaba çirkin olan biz miyiz?neyi başaramıyoruz neyi tutamadık, niye olmuyor? Nereye baksam sıkıntı görüyorum nereye baksam zavallı insanlarda dertler görüyorum, nereye dönsem acı içinde çocuklar görüyorum, ben bıktım! Niye böyle oluyor hissizleştim sanıyordum ama niye ağlıyorum? Niye iyi değiliz? Bunların cevabı neden yok? Çok bıktım insanların üzülüşlerinden, bitmeyen bütün işlerden bıktım. Dünya beni sıkıyor, ben dayanamıyorum. Herkese verilmiş o yolun sonu ölüme çıkıyor madem niye bazılarına iltimas var? Cevapları kimsede değil işte bu da bir soru. Düşünmeyen bir taş olmak isterdim. Her neyse geçer değil mi? Uyuyalım yarın olur en azından.
Artık ölsem unutmayacağım. Artık onlar unutsa da ölecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN ACI BİR DETAYIM
ChickLitDeli gibi hata yapıyor, bazen bela beni buluyordu. İnsanlardan olmanın utancını delirerek atlatıyordum. Acılarda dünya gibiydi demek. Nereye gidersen git acıya denk geliyordun. Evrende küçücük bir toz tanesinin bu denli acı çekip çıldırışıysa ayrı...