Pazartesi..
Yep yeni bir hayat başlıyor. İçimdeki his paha biçilemez.
Kalkıp hazırlandım. İşe gideceğim ve Burak ile bir de görüşme ayarlayacağım. Bunun detaylarını iyice düşünmem gerek.Duru'yla kalkıp kahvaltı ettik. Bana baktı, söylemek istediği bir şey olduğu belliydi.
-Arya, dün seni evden çıkarken izledim. Çok aceleciydin. Bir sorun yok değil mi?
-Ne olabilir ki. Hem notu okumadın mı? İş yerinde yetiştirmem gereken evraklar vardı.
Ayağa kalkıp 'merak etme güzelim' dedim ve yanağına öpücük kondurdum.
-Ben kaçtım!
...
İçimdeki gerçek ben çıkmak için can atıyor. İçimdeki karanlığa kimseyi dahil edemem. Kimseye gerçek beni göstermeden, yalnız ilerleyeceğim...Dolmuşta ilerlerken telefonum çaldı. 'Burak'.
Ah ne kadar sabırsız.
-Efendim.
-Saat kaçta buluşuruz? Ve nerde?
-Saat 20.30 da, konteyner'ların olduğu yere gel. Kimse görmesin istemiştin. Bence uygun.
-Tamam yavrum uyar bana.
-Görüşürüz.Hepiniz göreceksiniz. Siz bittiniz...
Saat sekize kadar herşeyi hallederim. Sadece onun bana tuzak kuramadığını anlamalıyım.
....
-Günaydın Mehmet bey. Rahatsız ettim fakat ben biraz avans alacaktım. - Anlaşılan o ki çok sıkışıksın. Bu iş uzamasın artık. Paranı kontrol et.
-Peki efendim. Teşekkürler.Bir de bana ders veriyor. Umarım senin için de planlar yapmak zorunda kalmam.
Bunu düşününce kendime güldüm. İçimde yavaş yavaş büyüyen bir düşman mı, yoksa tam olarak benim dostum mu?
Her neyse bu para bana hazırlıklar için gerekli. Ve yeterli..Masaya geçtim. Ortama bir göz gezdirdim. Buradaki kimseyle konuşmadım henüz ama bakışları o kadar itici ki. Sağdaki galiba Selin. Bacak bacak üstüne atmış, aynaya bakıp duruyor.
Bir kaçı da kahve makinesi etrafında dedikoduda.
Karşımdaki kız da bilgisayarda kart oynuyor.
Bir tek ben mi iş yapıyorum burda? Neyse.. Gün bitsin yeterli.
Bir sürü dosya. Biterse tabi..
...
Sonunda saat 17.30. Artık rahatım.
Herşeyi aldım. Herşey? Bir şeyler eksik.. Tabi ya.. Onu alt etmem için bu çok önemli. Eter.
...
-Alo Burak. Saat geliyor. Çıktın mı yola?
-Evet 15 dakika sonra oradayım.
Oraya ondan önce varmalıyım. Herşey yolunda gitmeli.
....
İşte geldim. Burada kimse olmaz. Şimdi bir köşede saklanıp Burak beyi bekleyelim...Bir taksi kapının önünde durdu. İçinden Burak indi. Biri daha inecek mi diye bekliyordum. Neyse ki öyle bir uyanıklık yapmamış.
...
-Arya ben geldim.
-tamam iki dakikaya oradayım.
Arkadan dolaşıp, onun yanına gittim.Yanıma geldi ve yanağıma dokundu ,
-demek beni özledin Arya. Bende seni özledim.
Her şeyi unutman güzel. Dedi
-Evet. Herkes hata yapabilir. Ben bize şans vermek istedim.
-Hadi içeriye geçelim.
Kafamı sallayıp önden gittim.
İçeriye girdik. Etrafa bakınmaya başladı. Bende kenardan konuşuyordum.-Hiç aklımdan çıkmadın. Benim için özelsin. O gün bile benim hatam vardı belki de.
Döndü ve,
-Bilmen güzel. Ben suçlu değildim. Unut bunu.
-Burayı beğendin mi?
Arkasını tekrar döndü. Makineleri severdi ve burda bir ton hurda var.
Elime geçirdiğim uzun bir demiri havaya kaldırıp yaklaştım.
-Sevsen iyi edersin. Çünkü son günlerin burada geçecek!Duraksadı. 'Arya?' deyip bana döndüğü an ensesine demiri indirdim.
Attığı çığlıkla yere yığıldı. Demiri elimden attım ve ona bakıp güldüm. Bu çok güzel.. Zavallı.
Eğilip nefesini kontrol ettim. Ona dokunmak bile istemiyorum ama bunu yapmalıyım.
Bayılmıştı.
Vakit kaybetmeden onu sürükleyerek yığınların altına iyice bağladım.
Şimdi kaçmaya çalışırsa, demirler sarsıntıyla üstüne düşecekti.
...
Duru'yu aradım. Kesinlikle merak eder.
-Duru, ben biraz deniz kenarına gideceğim. Merak etme sadece sakinleşmek için.
-Benim de gelmemi ister misin?
-Uzun zamandır yalnız kalmadım. Bu defalık tek başıma olmak istiyorum. Seni seviyorum, görüşürüz.
...
Hafif hafif kıpranıyor, sesler çıkarıyordu.
.. Burak bey uyanmaya başlıyor.
-Günaydın
-Ne oluyor lan? Ahh.. Başım. Neredeyim ben?
Ayağa kalkıp yanına gittim ve ona üstten bakarak konuştum.
-Şşşşş.. Sakin ol. Burada fazla kalmayacaksın. Sadece son günlerini geçireceğin bir yer...
-Sen kendini ne sanıyorsun lan? Kurtulunca görürsün kimin son günü olduğunu.
Gülüyordu. Gülsün. Son gülen her zaman ben olacağım.
-Peki Burak. Hadi kurtul öyleyse.Çırpınıyordu deli gibi. Hoşuma gitmişti. Böcek gibi ezebilirdim onu.
Ve sonunda. Çok sarstığı için yığın harekete geçmişti. Kafasına bir demir top düştü.
-Ahhh!
-Bu senin için en iyi olanı. Bir dahakine kafana demir top düşmez. O yüzden istersen daha fazla sarsılma.
-Arya! Diye bağırdı. Bırak beni, zaten beni bulamadıkları zaman polise haber verirler.
-Polise giden seni ölü bulur. Şimdi seni merak edecek olanları arayacağız Ve bir otelde arkadaşlarla kaldığını, eğlendiğini söyleyeceksin. Bir kaç güne döneceğini de..
Ve eğer, tek bir yanlış yaparsan, ne pahasına olursa olsun seni burda yok ederim!
Kafasını salladı. Ona yukarıdan bakıp, tekmeyi savurdum. Çenesine gelmişti. Şu telefon işini hallettikten sonra, ona bugünkü ödülünü daha iyi vereceğim.-A.. Alo anne. Arkadaşlar çok ısrar etti ve şuan oteldeyiz. Merak etme diye aradım. Bir kaç gün burada kafa dinlemek istiyorum.
-Tamam. Ama dikkat et kendine.
-Tamam sen rahat ol. Görüşmek üzere.
Aferin. Gayet iyiydin..
Telefonunu aldım, buradan çıkışta farklı bi yerde kapatacaktım.
Şimdi ise bunun karşılığını verelim sana...
Elime bir tahta aldım. Üzerinde çiviler vardı. Çok güzel..
-Senin için bugün bunu seçtim. Ama merak etme, bende hizmet bu kadar basit değil. Yeni geldin. Alış biraz.Korkulu gözlerle bakıyordu. Çaresizce... Tahtayı iki elimle kavrayıp çivili yerini ortaladım. Ve o utanmaz suratına tam yanağından yapıştırdım.
Çığlıkları her yeri inletiyordu.
Çivi yanağına girmiş.. O acıdan kıvranırken, karşısında kahkaha atıyordum.
-Zavallı.. Ezik. Şuan karşımda böcekten farkın ne biliyor musun? Böceğe acırım ama sana asla! Ezeceğim seni. Parçalara ayıracağım ama ölmeyeceksin!Acıdan bağıra bağıra ağlıyordu. Kanaması da durmuştu. Ölmemesi lazım. Eğer ölürse devam edemem. Neyse ki görünürde bir şey yok.
-O zaman bana müsaade. Sende medet umma. Burada seni kimse duymaz. Hele ki bu saatte. Sadece dinlenmeye bak derim.
-Gitme. Çok karanlık.
Yalvaran gözlerine baktım. Duyması gerekenler vardı.
-Benim hayatım karanlık. Üstelik son ışığı da sen kapattın! Alış buna. İçin kadar karanlık bir yerdesin şimdi. 'Yabancılık çekmeyeceksin' hatırladın mı bu sözü? Hatırla ve sakın unutma!Kapıyı üzerine kapatıp kilitledim ve gittim.
...Eve vardığımda saat 12 olmuştu.
-Arya nerde kaldın seni çok merak ettim. Telefonu da kapatmışsın.
-Ne oldu güzellik?özledin mi beni?
-Ciddiyim ben ya. Ama iyi gördüm seni. İyisin değil mi?
-iyiyim canım benim. Sadece kötü bir haberim var. Bundan sonra bir süre işten geç çıkacağım. Tek ben değil tabi.
-Hadi ya. Bu kötü olmuş gerçekten.
-Aynen ama maaşım artacak. Keyfimiz yerinde olacak.
Gülüştük. Beraber az zaman geçiyoruz ve onu gerçekten özlüyorum. Ama planlarımı düşündüğümde, onun bağ olduğunu hissedip stres oluyorum. Gerçi kim kime bağ bilmiyorum.Ah aklıma gelmişken,
-Duru bu parayı al. Kiranın yarısı. Lütfen kabul et.
-Arya hayır. Buna gerek yok. Kırma beni.
-Asıl sen beni kırma. Bunu alırsan daha iyi hissedeceğim.
-Tamam ama gerek yok bunları düşünme.
Gülümseyip kocaman sarıldım. Seviyordum onu hemde çok.
-Seni çok seviyorum Duru. Benim için korkma ve benim yerime de hep mutlu ol olur mu?
-Ben de seni çok seviyorum ama o ne biçim söz? Beraber mutlu olacağız ve bence mutluyuz da.
-Mutluyuz Evet. İyiki varsın.
Uzun zamandan sonra Duru sayesinde huzuru biraz yaşadım. Ve bugünün stresini atmama yardımcı oldu. Ah bir de bilseydi.. Berbat olurdu herşey.Kalkıp duşa girdim. Kendimi, Burağı gördüğümden ve ona dokunduğumdan beri tekrar kirli hissediyorum. Ona yaptıklarım için gram pişman değilim. Ama aklıma gelen lanet anılarım ve yaşadıklarım için ağlaya ağlaya yıkandım. Çıktığımda daha çok hafiflemiştim. Artık tekrar iyi bir uyku çekebilirim. Aldığım ilaçların da buna katkısı büyük. Yatağa yattım ve gözlerimi kapattım.
Sana da İyi geceler Burak.. En iyi gecen bu olacak...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN ACI BİR DETAYIM
ChickLitDeli gibi hata yapıyor, bazen bela beni buluyordu. İnsanlardan olmanın utancını delirerek atlatıyordum. Acılarda dünya gibiydi demek. Nereye gidersen git acıya denk geliyordun. Evrende küçücük bir toz tanesinin bu denli acı çekip çıldırışıysa ayrı...