[19] Kördüğüm

6 0 0
                                    

Bir anda uyandığımda daha alarm bile çalmamıştı. Gerçi ona ihtiyacım kalmamıştıki.
Üzerimde bir ağırlık hissetmiştim. Başımı hafifce kaldırıp baktığımda gülümseyerek tekrar başımı yastığa koydum. Ali'nin koluydu. Bir an bile sarılmayı bırakmamış. Güne onun kollarında uyanmışım. Buruk bir sevinçti bu. Keşke dedim. "keşke kollarındayken bitseydi şu hayatım." gözlerim dolmuştu kolunu tutuyordum, kalbime iyi geliyordu onu hissetmek...

Ben yaşlı gözlerle ona bakarken o da yavaşca gözlerini araladı. Mutlu uyanmış olacak ki gülümseyerek, kollarını iki yana açıp gerildi. Daha sonra tekrar bana dönerek uykulu sesiyle "günaydın" dedi.
Ona gözlerim kısılana kadar kocaman güldüm.
Yaşlı gözlerimi fark edince yüzünü ekşitip burnumu sıktı.
-Alii..
Gülüyorduk beraber. İlk defa bu kadar yakından en güzel şekilde.
-Hadi hazırlan.
-Nereye Ali bu saatte?
-gidince görürsün.

Yataktan kalkıp öyle arkasından baktım. Bazen odunluğu tutuyordu işte. Olsun o benim odunum.
Bugün sen ne dersen o Alim.

****
Geldiğimiz yer benim denizimdi ama bu sefer başkaydı. Yavaşca kumlardan aşağı indiğimde hâlâ ne olduğunu anlayamamıştım. Denize karşı üstü yarı çadır şeklinde kocaman bir yer. Yerde minderler, yastıklar ve ortada  bir kahvaltı sofrası..
Ali oradaki bir kaç adama teşekkür ettiğinde anladım ki bunu dün geceden planlamıştı.
Yaptığı o kadar hoşuma gitmişti ki, dönüp boynuna sarıldım. Ona sevdiğimi fısıldadığımda bana daha sıkı sarıldı..
-Her şey bizim için...

İçeri geçip oturdum ve hayret ettim.
"Denizim seni böyle izlemek de varmış."
Kısa zamanda bana bu kadar huzuru yaşatan adama sanki dünyayı versem azdı. Fakat tek yaptığım ona sevdiğimi söylemek oldu. Ben şimdi.. Nasıl gideceğim senden. Mutluluğum. Nasıl da güzel bakıyorsun öyle...
Keşke hep mutsuz olsak ama hep seninle olsaydım. Öyle huzurlu olurdum ki...
Ah hayır ağlamayacağım. Onu böyle mutsuz ediyordum hep. Gülümse Arya bugün gülümse.
...
-Çocuklarımızı da getirir miyiz buraya?
Dedikleriyle bakakaldım.
-çocuklarımız mı?
-Neden şaşırdın?
-hayır yani aslında evet şaşırdım.
Karşımda oturmuş bana bir şey demek ister gibi bakıyordu.
-bak aslında Arya. Yani beni biliyorsun pek süslü cümleler kuramıyorum evet ama yüreğimin yangınını sen biliyorsun. Seninle olmak istiyorum. Her gün, her gece, her dakika. Seni sevmek istiyorum yaşadığım sürece.

Konunun nereye geleceğini anladım. Hayır Ali lütfen bana bunu söyleme. Bir bahane Bulmalıydım. Ani kararla karnımı tuttum.
-Ah karnım!Çok kötüyüm Ali!
Kalkıp hemen yardım etmeye başladı.
Gözlerinde telaşı görebiliyordum. Allahım! Ben sana nasıl kıyarım. Affet beni. Evet diyemem sana...

-tamam iyiyim Ali gerçekten.
- doktora gidelim.
-hayır sadece dinlesem geçer. Üşüttüm heralde.

Arabada giderken hâlâ biraz daha halsiz gibi yapıyordum. Ali konuyu unutmuş beni düşünüyordu. Bu beni rahatlattı ama kasılan çenesine bakınca biraz üzüntü ve korku duymuştum.
Yavaşca elini tuttum. "Seninle iyiyim. Rahatla biraz."
Bana baktığında gözlerinin dolduğunu gördüm.
Gülümseyip
-Sadece bir karın ağrısı. Kötüye bir şey olmaz Alim.
Direksiyona sinirle vurdu.
-Bilmiyorum! Sana bir şey olacak diye ödüm kopuyor. Ne olur kendine dikkat et! Beni de engelleme.!
Gözlerim açılmış ona bakıyordum.
-Seni engellemiyorum. Sadece korkma. Senin için dikkat edeceğim.
Gözleri yoldayken elimi sıkıca tutup öptü. Ben de onun elini çekip öptüm.
Sonunda halletmiştik..

Sana olan hislerimi dünya duysun isterken içime atmak dışında yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Buna mecburdum. Oysa ne güzel seviyorum seni ben. Ne güzel yaklaştın öyle sen bana. Ne güzelsin sen adam...
...
Çarşıda Ali'nin koluna girmiş gezerken, yanımıza bir kız yaklaştı. Esmer, 1.80 boylarında güzel bir fiziğe sahipti. Ali onu görünce ağzı kulaklarında gülüp tokalaştı. Tamam belki ağzı kulaklarında değildi ama ben bunu sevmemiştim.
-Arya bak Pelin. Liseden arkadaşım. Çok yakındık.
Peline de beni tanıştırdıktan sonra karşılıklı memnuniyetimizi belirttik. Pelin de gerçekten tam Pelindi. Bu nasıl oluyor bilmiyorum ama zaten ona da aşağıdan bakmanın verdiği sinirle bu karşılaşmadan pek memnun olduğum söylenemezdi.

Ali bizi kendi kafesine götürdü. Uzun uzun konuşuyorlar, gülüşüyorlardı. Bense öylece gülümseyerek izliyordum. Gerçi yalandan gülmek yanaklarımı acıtmıştı. Ben de pastamı yemeye devam ettim.

Bir ara Pelin Ali'nin elini tutup,"hâlâ çok can yakıyorsun" dedi. Nasıl yani? Ali can mı yakmış? Dur konu bu değil. O elini tutup nasıl böyle yayılarak konuşur? Sanırım benim onun için yaktığı canlardan sadece biri olduğumu düşünüyor. Ali yüzünden tabi. Zavallım o kadar sevinmiş ki arkadaşını gördüğüne olayı fark etmiyor. Benim böyle durmam onun için normal görünüyordu.

Daha sonra Ali elimi tutup. Bizim yakında güzel haberlerimizi alırsın dedi. Bu fırsatla ona sokulup gülümsedim. Yüzü biraz düşer gibi olup kendini topladı. Biraz daha durduktan sonra müsaade isteyip aynı memnuniyetle(ki ne kadar memnun bilemem) gitti.

Eliyle çenemi tutup yanağımı öptü. Kendimi tutamadım ve
-ben biraz kıskandım galiba, çok az.. Dedim.
Gülümsedi.
-Böyle sevilen birinin başkasını kıskanması garip.
Gözlerim parladı. Tekrar sokuldum ve sarıldım.
Acaba bu yaptığım hata mıydı? Ona zarar mı veriyorum ben? Başkasıyla mutlu olmalı belki. Her neyse bilmiyorum ama ne yapayım işte. Tutamadım kendimi.

....
Eve geldiğimizde ikimizin de hali yoktu. Saat 6 dan beri ayaktaydık ve gezdik. Aslında ben buna birbirimizi gezdik diyorum. Birbirimizi yaşadık. Bana hâlâ masum bir çocukmuşum gibi davranıyor, şefkatle Seviyordu. Artık onu daha iyi biliyorum. Daha iyi taşıyorum hafızamda.
Onun evine gitmek istemiştim ama yarın yapılacaklar vardı. Hem bu düğüme bir düğüm daha atamazdım artık.
Beni eve bıraktı. Ayrılmak istemesem de burası Duru'nun eviydi ve buna her zaman izin vermeyebilirdi. Sıkıca sarılıp, doyamadan bıraktım. Arabaya kadar onu izledim. Bugün çok mutluydu ve artık içim rahattı...

BEN ACI BİR DETAYIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin