[15] Derinine İnmek.

53 2 0
                                    

Bakın burada kimler var? Burak bey. Nasılsınız? Umarım iyisindir. Bana iyi haliniz lazım.
Nedenini merak etmiyor musun? Bakışların anlat der gibi.. Öyleyse dinle.
Eğer iyi olursan çığlıkların çok daha iyi çıkar.. Zayıf olursan cılız çıkar. Bunu istemem.

Etrafında dolandım. Çok öfkeli ve çok hırçın bakıyordu. Ellerini çözmeden işimi halletmem çok daha iyi olur çünkü ben göründüğüm kadar güçlü değilim. Son bi kaç gündür de baş dönmelerim hiç durmadığı için garantiye almam gerekir.
Acaba bugün ne yapsak?..

Yanında eğildim.
-Öncelikle bana, o gece yanında olan iki kişinin adını ve yerlerini söyle.
Sinir bozucu bir kahkaha attı.
-İçindeki ateşle çıldır. Hiçbir şey anlatmayacağım.
Çenesini sertçe tuttum. O geceden sonra çenesi baya ağrıyordu. Gülümsedim ve,
-Biliyor musun? Hiçbir şey kaybetmiş olmam. Onlar yoksa sen varsın ve onların yanacağı ateşi, senin ateşine eklerim. Onlara yapacaklarımı sen çekersin. Bana uyar. Ya sana?
-Daha hiçbir şey görmedim Arya? Emin değilim yapabildiklerinden.
-Pekala.
...
Kalktım ve karşı masaya ilerledim.
Bir şeylere dokunup işte bu dediğim bir aleti aldım.
-Ben bunu beğendim.
-O.. O ne?
-Ihm. Bu elektrikli tornavida. Ucuna çivi takarsan, her yere delik açabilirsin.

Gözlerindeki öfkenin yerini korku almıştı. Elimdekine bakıp, kendini sakınıyordu.
-Evet bir yerden başlamak lazım. Hazır mısın?
Hiçbir şey demiyordu. Eğilip ayakkabısını çözdüm.
-Seni en acı veren ama öldürmeyen yerlerinden vuracağım.
-Sen bi manyaksın! Çıldırmışsın sen!
Diye bağırıyordu.
Makineyi elime aldım ve çalıştırdım.
Ayaklarını kaçırmaya çalışıyordu. Üstelik kendiside çırpındığı için, arkasındaki yığın sallanıyordu. Ne yapacağını şaşırmış halde, bağırıp ağlıyordu. Ama' yapma, söyleyeceğim ' demiyordu.

Topuğuna yaklaştırıp, tornavidayı bastırdım.
O anki çığlıkları mükemmeldi. Harika... Tıpkı benim gibi avazı çıktığı kadar bağırıp, ağlıyor. Çivi artık ayağına girmişti.
Öyle bir ağlayıp bağırıyordu ki, beni mest etmişti.
Makineyi durdurdum. Bu çivi biraz kalsın.
-Bak Buğra, sana demiştim. Artık diğer yapacaklarımı az çok tahmin etmişsindir.
Deli gibi ağlıyordu. Ağzından bir kaç kelime çıktı.
-Söyleyeceğim, yapma..
-Anlat!
-biri Mert Kara. Diğeri Cenk Çelik. İkisi de Sahil yolu'nda barda çalışıyor.
Onları bulunca beni bırakacak mısın?
-Elbette. Şimdi çiviyi çıkartalım. Benim sözümü dinlemezsen, başına en büyüğü gelir ve ardından seni sadece yol kenarına saçılan parçalarından bulurlar.

Çiviyi yerinden söktüm. Canı ne kadar güzel yanıyor. Bu ağlayış en sevdiğim. Yalvarırcasına...
Kanın akmasına izin verecektim. Sargı mı yapayım bir de? Böyle tam bir sanat eseri...
....
Onu bırakıp çıktım. Takside telefonum çaldı. Farklı bir numara.
-Alo.
-Arya,ben Ali. Numaranı Duru'dan aldım. Bugün seninle evde konuşacaktım. Dışarıda olduğunu söyledi. Benim kafeye gelir misin?
-Ali.. Biraz işim var.
-Arya büyütme gel işte. Rica ediyorum.
-Tamam bir saate oradayım.
...
Kafenin önünde indim. Sanırım burası. İçeriye girdim. Ferah bir havası var. Ama her yer siyah beyaz. Masalardaki çiçeklere kadar.
-Hoşgeldin Arya. Nasılsın?
-İyiyim sen nasılsın?
-Seni gördüm daha iyi oldum. Gel otur. Bişey içer misin getireyim.
Aslında çok susamıştım onca şeyden sonra.
-Bir su alırım.
...
Masaya geldi. Suyu içtim. Ali'nin gözü hep üstümdeydi. Acaba kötü bir şey mi vardı dışımda?
-Seni özledim.
Gülümsedim.
-Neler yapıyorsun?
Duraksadım. Bir şey mi biliyordu?
- Ne yapayım. İşten eve evden işe. Bir de geç çıkıyorum bu aralar.
-Kaçta çıkıyorsun?
-8.30 da falan.
-8.30 da falan? Emin misin?
-Evet ne vardı?
-Açık konuşacağım öyleyse. Seni iki gündür iş yerinden almaya geliyorum. İki gündür tam 5.30da herkes çıkmaya başlıyor ve sen yoksun. Sorduğum zaman ise 'Arya gitti çoktan' diyorlar.
Durdum ve ne diyeceğimi düşündüm. -Sana hesap verecek değilim. Ben kimseye hesap vermem.
-Hesap sormuyorum. Ama bir şey olduğu belli. Kötü bir şey mi var?
-Kötü bir şey yok emin ol çok iyiyim. Hiç bu kadar iyi olmamıştım.
-Benimle paylaşır mısın?

BEN ACI BİR DETAYIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin