Kollarında uyandım. Çok güzel uyumuşum. Yüzünü incelerken bir yandan onun güzelliği bir yandan kendi düşüncelerimin kötülüğünde kayboldum..
Şimdi ne olacaktı? Onunla beraberim artık ama kalan onca şeyi nasıl halledeceğim.? Hiçbir şeyi bırakıp pes edemem. Bir yolunu bulacağım.Duru acaba geldi mi? Gelip bizi böyle gördüyse çok kötü olur.
Saate bakmak için telefona uzandım.
Duru: Bebeğim saat epey geç oldu. Eve gelmeyeceğim. Bora'dan hastaneye geçiyorum. Öptüm.Vay be.. Neyse saat 10.30 olmuş.
10.30 mu?! Kovuldum!
Aceleyle kalkıp kapıya koştum. Ali arkamdan geldi.
-Arya ne oluyor?
-Kovuldum Ali. Saat 10.30 olmuş bittim ben!
-Dur telaş yapma!
Tam o an telefonum çaldı. İş yerinden arıyorlardı.
-Alo..
-Arya hanım,bugün itibariyle işten çıkarıldınız. Tazminatınızı gelip muhasebeden alabilirsiniz.
-Nasıl olur? neden?
-İşe geciktiğiniz ve dosyaları tamamlamadığınız için, önemli bir toplantıya giremedik.
Kahretsin! Bu nasıl bir şanssızlıktır. Bıktım artık! Zaten adam an kolluyordu açığımı bulmak için!
Kapının dibine çöküp ağladım. Şimdi ne yapacağım ben?!
Ali yanıma çöktü.
-Şşşş.. Ne olacak Arya? Sakin ol tekrar bi yer bulursun.
-Bulamam! Bana kimse kolay kolay iş vermez.
Göz yaşlarımı sildi ve elimi tuttu.
-Verirler. Kalk hadi gel..Beni mutfağa götürdü, sandalyeye oturdum.
Bir de kahvaltı diyordu ama olan olmuştu gerçekten.
-Ee bir kahvaltı edelim mi?
-Olur..
Kalktım. Bir yandan ağlarken kahvaltı hazırlamak için bir şeyler yapıyordum.
-Arya sen otur. Bugün bendensin. Diğer günler zaten hep yanımda olacaksın.
Belimden tutup sarıldı. Başımı göğsüne koydum.
-Hiç gitme Ali.. Sana zor ulaştım ben.
-bir de bana sor. Seni seviyorum Arya.
...
Beraber ilk defa yalnızız. İlk defa beraber uyuduk.. Her şeyini ezberlemeye çalışıyorum. Bardağı tutuşunu,ellerini,güzel bir söz duyduğu zaman oluşan utangaç gülüşünü...
Şefkati beni sakinleştirmişti. Fakat sonra yine değiştim.
Ama.. Ben şimdi Burağın yanına nasıl gideceğim? Of..
Tamam Arya halledeceksin. Ali'yle geçirdiğin anların tadını çıkar sadece.-Ali, hani bana bir şeyler anlatacaktın. Anlatır mısın şimdi?
-Şimdi değil. Sahile gidelim mi? Orda otururuz.
-Tamam. Orda mı anlatacaksın?
Kafasını salladı. Morali bozuldu, aklı karıştı sanki birden.
Anlaşılan kötü bir şey anlatacaktı.
...
-Hadi hazırlan.
-hazırım ben.
Bakıp güldü dalga geçer gibi.
-Arya, bana göre her halin çok güzel. Ama dışarı çıkacağız. İstersen şu saçları biraz yatıştır.
Koşup aynaya baktım. Saçlarım.. Topuzum bir kenara kaymış, yarısı çıkmış. Bu ne ya? Bu halde miydim ben!?
Hemen odaya koşup, kıyafetlerimi aldım. Banyoya girip saçlarımla uğraştım ve sonunda kazandım.
Açık kumral dalgalı saçlarım, siyah tişört ve siyah şortumla az önceki benden eser yoktu. İyiki yoktu. Çok utanmıştım.Kapıdan çıktım ve resmen Ali'nin yanında öz güvenimin az önceki düşüşünü göstermemek için, havalı havalı geziyordum. Ayağım sehpaya çarpana kadar..
Yere düştüm. Beni kaldırıp saçlarımı düzeltti.
-Önüne bak güzelim. Ben arabayı çıkarıyorum.
Arkasından bakakalmıştım. Bir daha böyle bir şey olmaz umarım.
....
Sahile gelmiştik. Her zamanki selamımı verdim denize kollarımı açarak.
-BEN GELDİM DENİZİM! SENİ ÇOK ÖZLEDİM.
Ali arkamdan sımsıkı sarılıp beni kaldırıp kenara çekti.
-Ne yapıyorsun?
-Ayakkabılarına su gelecekti. O kadar sevdirmişsin ki kendini, seni her gördüğünde dalgaları büyüyor.
Kenara geçip taşlara oturdum.
Yanıma oturdu.
-O beni herkesten çok seviyor.
-Bende seni herkesten, herşeyden çok seviyorum.
Güldüm.
-Denizi mi kıskanıyorsun yoksa?
-Konu sen olunca, herşey benim için normal.
Kolunu omzuma atıp kendine çekti. Saçlarımı öptü.
Bende ona sımsıkı sarıldım.
-Öyleyse artık vakti geldi.
-Neyin?
-Anlatacaklarının.
-Seni gördüğüm ilk günden beri, geçmişim tekrar aklıma geliyor. Bana kendimi hatırlatıyorsun.
-Bu kötü bir şey mi? Üzgünüm.
-Hayır kötü bir şey değil. Geçmişe çakılı değilim. Güçlenmeyi bilirim.
-Anlatmak ister misin?
-Peki..
Uzunca denize bakıyordu.
-Annem yok benim Arya. Kötü bir sonla kaybettim onu.
- Ne oldu ona?
Kesik kesik anlatmaya başladı.
-Bir adam. Babamla arasında bir mevzu olmuş. Babama düşman olup kin beslemiş. Annemle tehdit etmiş onu.. Babam çok uğraştı. Borçlara girdi. Ama nafile.. Adam annemi bir gece kaçırdı. Çok iyi hatırlarım, o gün annem saçlarımızı okşayıp uyutmuştu. Anneme kötü şeyler yapıp bırakmış orda. Bulduğumuz zaman bir iple boğmuştu kendini... O adama kinim halen geçmedi. Onu bulup lime lime etmek hissi.. Ama o öldü. Ben hala kinimle yaşıyorum. Senin hiçbir zaman böyle bir son yaşamanı istemiyorum. Düşünemem. Senin için gerekirse kendi canımı veririm. Hiçbir şeye geç kalmak istemiyorum Arya. Sana olan sevgimi her gün daha çok yaşayayım,yaşayalım istiyorum.
Ya tekrar kaybedersem..
Elimi dudaklarına götürüp onu susturdum. Başını boynuma yaslayıp saçlarını okşadım.
-Ben artık tek değilim. Sende. Biz olduk. Bize en güzel sonu yazacağız Ali. Ve her anın benimle geçecek.
Ali.. Beni ne yaparsam yapayım anlarsın değil mi? Sana güvenebilirim değil mi?
-Elbette Arya. Ne yaparsan arkandayım.
-Ali ben son günlerde bir şey yapıyorum.
-Anlat.
-Eğer beni engeller, bir şey yaparsan senden de giderim.
-Söz veriyorum.
-Ben.. O çocuğu buldum. Burak yani. Kim olduğunu anlamışsındır. Ve onu kandırıp, bir yere hapsettim. Ona olan nefretimi çıkarıyorum. Dün akşam Onu ikna ettim ve o gece yanında olan iki kişinin daha yerlerini söyledi bana. Bu akşam onlarla ilgileneceğim.
-Arya.. Nasıl?
-Şaka gibi değil mi? Ben de beklemiyordum ama yaptım. Yapmam lazımdı.
Duraksayıp kasıldı.
-Ben yaparım sen hiçbir şeye bulaşma.
-Sus Ali. Buna ihtiyacım yok.
-Öyleyse yanında olacağım işlerini hallederken.
-Emin misin? Bu kötü olabilir.
-Gayet de eminim. Seninleyim. Güçlü sevdiğim. Biraz da deli.
-En büyük şansımsın.. İyiki varsın iyiki...
Ali yere uzandı. Bende göğsüne yattım..
- Huzurum, denizim, sonsuzluğum...
-Benliğim, gökyüzüm, mavim...
....
Artık Burağın yanına gitmeliyim. Özlemiştir..
-Arya bende gelmek istiyorum.
-Seninle farklı bir yere gideceğiz Ali. Bir bara. O diğer ikisi için.
-Arya bunları senin yapman beni sıkıyor. Öyleyse seni götüreyim.
-Hayır. Kendim gideyim.
Ayağa kalktım, kolumdan tuttu ve üzerine düştüm.
Göz göze gelmiştik. Nefes alışım hızlanıyordu. Onu yanağından öpüp,
-Hadi.. Ben kaçtım.
-Akşam görüşürüz öyleyse. özletme. Telefonunu kapatma.!
Beni takip edecek diye her adımda arkamı kontrol ediyordum. En sonunda etmediğinden emin oldum.
....
Ihmm... Burak ben geldim. Nasılsın bakalım?
İğrenç bir koku vardı burda. Ve yerlerde kan...
-İyi misin? Sanırım seni tuvalete çıkarmak gerekiyor. Ve ayrıca, kan çok yakışmış. Renk katmış sana.Köpek gibi hırlıyordu. Acıdan, korkudan, öfkeden çıldırmıştı.
-Sakin ol bugün sana yemek de vereceğim.
Yanımda getirdiğim köpek mamasını neşeyle salladım..
-Dün için ödülü hak ettin.
Bir kaba koyup önüne döktüm. Kafasına bir ip bağlayıp onu aşağıya çektim. Ve ağzını açtım.
-Afiyet olsun.
Yeri inletecek bir haykırış koptu.
-Hah! Bakıyorum da çok kızıştın. Hadi şunu ye! Yoksa bunun yerine fiziksel acı çekersin.Hiçbir şey demiyordu. Diyemez. Ağlaya, ağlaya köpek mamasını bitirdi önümde. Bende ipini sıkıca tutuyordum.
Su da döküp içirdim.
-Aferin sana. Bugün bir şey yapmayacağım.
-Hani beni bırakacaktın?
-Kimseye güvenme.
Çıldırıyordu. Çok iyiydi.
-Seninkiler de bugün gelecek. Yalnız kalmayacaksın. Ben şimdi gidiyorum. Hoşcakal...
....
Çıkışta Ali'yle göz göze geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN ACI BİR DETAYIM
ChickLitDeli gibi hata yapıyor, bazen bela beni buluyordu. İnsanlardan olmanın utancını delirerek atlatıyordum. Acılarda dünya gibiydi demek. Nereye gidersen git acıya denk geliyordun. Evrende küçücük bir toz tanesinin bu denli acı çekip çıldırışıysa ayrı...