4.7

7.1K 466 46
                                    

"Ömer, sen benle bir tuvalete gelsene." Ömer kaşlarını çattı. "Ne yapacağız lan tuvalette? Tövbe estağfurullah." Baha, gözleriyle önce telefonu, sonra da zıplamaya devam eden Berkan'ı işaret etti. Ömer, anlamasa da anlamış gibi yaparak kafasını salladı ve birlikte odadan çıktılar.

"Konuşmak için tuvalete gitmeye gerek yok bence." Ömer'in cümlesiyle Baha kafasını salladı.

"Yok zaten, o an bir şey bulamadım. Her neyse, şimdi ne yapacağız taşınma konusunu?" Baha, Ömer'in konuşmasını beklemeden tek nefeste aklındakileri sıralamaya başladı. "Ben diyorum ki, biz bu işi Berkan'a söyleyelim. Bir ikna edemeyiz Sezin'i, ama Berkan edebilir. Eğer her şey kafamdaki gibi ilerlerse kimse üzülmeden alnımızın akıyla çıkacağız bu işin içinden."

"Yavaş." Ömer, düşündüğü zamanlarda yaptığı gibi sarı saçlarını karıştırdı. "Bunu yaparsak plan ters tepebilir ve Berkan bizden öğrenip daha kötü olabilir. Üstüne üstlük, bir de bunun üzüntüsünden yapacağı saçmalıkları çekeriz. En sonunda, Sezin'in gittiğiyle kalırız ortada. Her şey kitaplardaki gibi ilerlemiyor."

"Sezin diyor, dönüşü yok. Berkan diyor, yaşasın. Ömer diyor, bir şey yapma. E bunlar böyleyken Baha ne yapsın?" Baha, sıraladığı anlamsız cümlelerle yüzünü buruşturdu. "Benim kadar zeki bir insana bile kafayı yedirteceksiniz. Ben portakal suyu içmeye gidiyorum."

Baha, durdukları kapının önünden ayrılarak salonla bitişik olan mutfağa girdi. Koliyle aldıkları küçük portakal suyu kutularından birini eline aldığında, salondan koşarak çıkan Berkan'ı görebilmişti. Berkan'ın peşinden salondan çıkan Ömer'i omzundan tuttuğu gibi kendine çekti. "Yine fevri davranıp ona her şeyi anlatmadığını söyle."

"Yine fevri davranıp ona her şeyi anlattım."

"Yahu iki dakika yanından ayrıldım be adam! İki dakika!" İkisi de evden çıkarken Berkan'ın hızına yetişemeyeceklerini biliyorlardı. Öte yandan Berkan, çoktan Sezin'in kapısını çalmıştı bile. 

Yıldız Mıknatısı -texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin