Ölüm, narin bir çiçek gibiydi Murat için. Onu soluyordu, kokusunu bir tek kendisi alıyordu. Çevresindekilere karşı bir şey söyleyemiyor, Mercan'ın üzülmesini istemediğinden tek kelime bile edemiyordu. Belki biraz toparlanmış olabilirdi fakat hala çok güçsüzdü ve yaşamaya devam etse bile eskisi gibi olamayacağını düşünüyordu.
Bunu Mercan'a yapamazdı. Onun gözlerine her baktığında kendisi için bir harabeye dönüşünü görmekten bıkmıştı. Murat, ölse dahi Mercan'ın mutlu olmasını ve hayatına devam etmesini istiyordu. En masum isteğiydi belki de bu, sevdiği kadın gülümsesin, hiç üzülmesin istiyordu.
Öte yandan hemen odasının önünde, doktor gülümseyerek diğerlerine bakıyordu. "Durumu iyiye gidiyor, hastane yemeklerinden biraz da olsa yiyebildiğini görüyoruz. Midesi artık sürekli boşaltma durumunda değil ve yiyeceklere olumsuz bir tepki vermiyor. Eski sağlığına kavuşması biraz zaman alsa da, bunu başaracağına inanıyorum. Lütfen ona destek olun, yanında olduğunuzu hissetsin. Olumsuz bir şey düşünmesine izin vermeyin." Doktorun sözleri tamamlandığında, herkes gülümsüyordu.
Baha, İrem'e sarılırken, Ömer o sevinçle ne yapacağını şaşırmış, Berkan'a yumruk atmıştı. Daha sonrasında Beyza, Ömer'i azarlarken, Sezin de Mercan'a odaya girmesini işaret ediyordu. Mercan'ın içi içine sığmıyordu, kendini tutamayıp Murat'ın odasına daldı.
"Murat, bir şey soracağım..." Mercan, kızarmış yanakları ve günlerdir ağlamaktan şişmiş gözleriyle Murat'ın yanına koştu. Murat ise o şekilde kalakalmıştı. Mercan, Murat'ın yatağının yan tarafına oturup elini kavradı.
Gülümseyerek konuştu. "Kalbe giden damarların yüzük parmağından geçtiğini biliyor muydun?" Murat, ne olduğunu anlamadığı için kaşlarını çatarken Mercan, biraz daha gülümsedi. "Bence yüzük parmaklarımızın kalplerimizi birbirine bağlaması için evlenmemiz şart."
Murat'ın ağzı aralanırken Mercan, kızaran yanaklarına rağmen gülümsemeye devam etti. "Benimle evlenir misin, Murat?"
Mercan sabırla onun konuşmasını beklerken öylesine büyük bir mutluluk vardı ki üzerinde, birkaç gün önce Murat'ın söylediği olumsuz şeyleri düşünmek bile moralini bozamaz gibi geliyordu.
"Mercan, ne diyorsun?" Murat yattığı yerde biraz dikleşirken kaşlarını düzeltti. "Ne kadar kabul etmek istemesen de, benim sonum burada olacak Mercan."
Mercan'ın gülüşü solarken, Murat daha fazla konuşmak istemedi. Mercan'la evlenirse o öldükten sonra asla kendini toparlayamayacağını biliyordu, ona bunu yapamazdı.
"Ölmüyorsun Murat. Ölmüyorsun, tamam mı? Sürekli bunu düşünüp durmaktan vazgeç." Mercan, titreyen sesiyle devam etti. "Doktor az önce iyileşmeye başladığını söyledi."
Murat'ın kirpikleri titrerken Mercan'ı ne kadar kırdığını düşündü. Uzanıp kıvırcık saçlarının bir tutamını parmakları arasına sıkıştırdı. "Ben neden öyle hissetmiyorum?"
"Çünkü düşündüğün şey 'Mercan ve Murat' değil, 'Mercan'. Sadece beni düşünmeyi bırak artık. Bize ve mutluluğumuza odaklan, Murat. İyileşiyorsun!" Sonlara doğru yeniden neşelenen sesi Murat'ı gülümsetti.
"O zaman..." Murat biraz bekledi ve gözlerini Mercan'ın gözlerine dikti. "Benimle evlenir misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız Mıknatısı -texting-
Historia CortaTamamlandı. -Yıldız Mıknatısı- 05...: Pardon... 05...: Bir bakabilir misiniz? Sezin: Buyurun? 05...: Yıldızlar neden etrafınızda dönüyor? Sezin: Pardon? 05...: Yıldız Mıknatısı mısınız? Başlangıç Tarihi: 27.07.2017 Bitiş Tarihi: 17.09.2017 5.0...