Telafi 3.0

4K 275 43
                                    

Genç adam derin bir nefes aldı. Aynadaki kişi, kendisi olamazdı. Elmacık kemikleri belirginleşmiş, bedeni zayıf düşmüştü. Anonimin de dediği gibi sadece kemikten ve deriden oluşuyor gibi görünüyordu. Kemikli parmaklarıyla yüzüne dokundu.

Aynadaki aksi de aynı şeyi yapmıştı.

Ölüyordu, gün geçtikçe yitip gidiyordu bu dünyadan. Boğazından aşağı bir lokma geçmiyor, geçse de midesi bulanıyordu. Telefonu titrediğinde, uzanıp kavradı parmaklarıyla. Mesaj anonimdendi.

Anonim: Kapını aç.

Murat, aynanın karşısından kalkıp kapıya yöneldi. Bu kez göreceği şeyin bir yiyecek olmadığını biliyordu. Anonimin kim olduğunu görecekti.

Parmakları kapı kulpunu kavradığında, duraksamadan aşağı indirip kapıyı kendine çekti. Karşısındaki kişi, anonimdi. Ve dudaklarında bir gülümsemeye neden olmuştu. Karşısındaki kişi, Mercan'dı.

Anıları canlandı hemen gözlerinin önünde.

Çocuk parkında bir bankın üzerine oturmuş, sarma yiyordum. Ama öyle büyük bir iştahla yiyordum ki, birkaç insanın beni izlediğini hissediyordum. Yine de umursayıp başımı kaldırmamıştım.

O sırada, ince bir ses duydum. "Merhaba! Sarmalarından alabilir miyim?" Ağzımdaki lokmayla durakladım. Başımı kaldırıp kızın yüzüne baktığımda, oldukça şirin bir yüzle karşılaşmıştım. Kısa saçları omuzlarına dökülüyor, küçük bukleler yüzünü olduğundan daha güzel gösteriyordu. Gözlerinin içi gülüyordu sanki.

Elini önümdeki sarma dolu kaba daldırıp bir sarma aldı. Beklemeden dudaklarına götürüp ısırdığında, gözlerini yummuştu bile. Bense şaşkın bir şekilde ona bakıyordum. Büyük cesaretti doğrusu. Herkes hunharca yemek yiyen Murat'ın yemek kabına elini daldırmaya cesaret edemezdi.

Kimse edemezdi.

Kızın kim olduğunu biliyordum, Sezin'in yanında görmüştüm daha önceden. Berkan'ın söylediklerini hatırlayarak onun Mercan olduğu kanısına varmıştım. "Ay zeytinyağlı, en sevdiğim!" Kızın neşeli sesine karşılık elimde olmadan gülümsedim. "Benim de en sevdiğim!"

Mercan sanki ne yaptığını yeni fark ediyormuş gibi duraklarken, elindeki yarım sarmayı işaret ettim. "Yesene." Gözlerini kırpıştırarak bana baktı. "Gerçek mi bu?"

Başımı olumlu anlamda salladım. Sarmanın rüyadaymışsınız gibi hissettirdiği doğruydu. "En az sarmalar kadar gerçek." Gözümle oturduğum bankın yan tarafını işaret ettim. "Otursana." Gözlerini kırpıştırmaya devam ederek bankın yan tarafına oturdu.

Sarma dolu kabı aramıza koyarak yemeye devam ettim. O da birkaç saniye sonra, elindeki sarmayı yemiş, birkaç tane daha almıştı. Samimiydi, en az sarmalar kadar.

Mercan'ın zihninde canlananlarsa kelimelerden ibaretti. "Gitti mi?" Sezin'in ona cevap vermekte güçlük çeken sesini hatırladı. "Gitti."

Ardından, ona verdiği cevap yankılandı zihninde. "Olsun be Sezin. Hem, gözden ırak olan gönülden de ırak olur demişler. Belki kalbim de unutur, ha?" Unutmamıştı, unutamamıştı. Akıl istese de kalp söz dinlemiyordu.

Murat, gülümsedi aklına gelen anıyla. Mercan, zihnindeki sesler nedeniyle buruk bir şekilde karşılık verdi ona. Sessizlik hüküm sürdü aralarında.

Bazen bakışlar, anlaşmak için yeterdi çünkü. 

Yıldız Mıknatısı -texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin