"İşte, orada oturuyor, Mercan. Git ve konuş onunla." Bir yandan Murat'ı gözleyip bir yandan da Mercan'ı ikna etmeye çalışıyordum. "Sezin, anlamıyorsun! O senin anonimin olabilir! Bu ihtimal %1 bile olsa, kendime umut vermek istemiyorum."
"Mercan, canım arkadaşım, güzel arkadaşım, süzme arkadaşım, salak arkadaşım... Anonim o olsa, o kadar güzel cümle kuramaz. Yemekten bahseder durur. Murat'ın yüzüne bakan bile anlar bunu. Diyelim ki Anonim..." Söyleyecek bir şey bulamayınca, devam ettim. "Aman canım, demeyelim. Niye anonim diyoruz?"
Mercan'ı çocuk parkının dışına iterken, bir yandan da yediklerinin Murat'ın boğazında kalmaması için dua ediyordum içten içe. Kıtlıktan çıkmış gibi sarma yiyordu elindeki kaptan. Mercan'a baktığımda, Murat'a değil sarmalara bakıyordu. "Sarma mı o?"
Sorusunun cevabını duymayı bile beklemeyen Mercan'ı durdurmak ne mümkün?
Mercan, Murat'ın yanına gittiğinde, onları duyabileceğim bir yere geçtim. "Merhaba! Sarmalarından alabilir miyim?" Ardından, patavatsız arkadaşım elini kaba daldırıp bir sarma aldı. Alır almaz da ısırmıştı. "Ay zeytinyağlı, en sevdiğim!"
"Benim de en sevdiğim!" Mercan sarmayı dudaklarından çekerken ne yaptığını yeni yeni fark ediyordu. Ona gülerken, yanımda bir kıpırdanma hissettim. Kafamı hızla çevirdiğimde, Baha'yı gördüm. "Korkuttum mu?"
"Biraz öyle oldu evet. Ama sorun değil. Bir film izliyordum da." Hafifçe güldü. "O filmi ben de izliyorum bir süredir. Arkadaşın, Mercan değil mi?" Başımı olumlu anlamda salladım. "Berkan söyledi herhalde." Bu kez baş sallama sırası ondaydı.
"Mercan düşünmeden hareket etmeyi seven biri sanırım. Yaptıktan sonra farkına varıyor. Muhtemelen sürekli bir şeylerden yakınıyordur. Ha, bir de... Hemen dolduruşa getirilebilen bir yapısı var gibi. Bu yüzden çok başı yanmıştır." Şaşkınca Baha'ya baktığımda kısa bir süre bana bakıp önüne döndü. "Sadece birazcık insan sarrafıyım. Her şeye bu kadar çok şaşırma."
"Şaşırmamak elde değil... Resmen arkadaşımı özetledin. Nereden ne çıkardın bilmiyorum ama tebrikler." Baha hafifçe gülüp başını aşağı eğdi. "Bu arada... Murat, Mercan'a yüz vermeyecek. Akşama arkadaşını teselli etmeye hazır ol."
Bu söylediğini düşünmeden başımı olumlu anlamda salladım. Uçtuğunu söylese inanacak moddaydım. Devam etti. "Sezin... Beni ilk gördüğünde tuhaf karşılamış mıydın?"
"Neyi?" 'Dalga mı geçiyorsun yoksa cidden salak mısın?' bakışı attığında ne demek istediğini anladım. "Ha... Albino oluşunu diyorsun." Başını olumlu anlamda salladı. "Aslında, benim renklerle işim olmaz. Ama illa fikrimi merak ediyorsan... Seni sadece farklı gösteriyor. Ayrıca, çok havalı olduğunu da söyleyebilirim. Resmen, gözlerin lila! Bunun ne kadar müthiş bir şey olduğunun farkında mısın?"
Söylediklerime gülerken mutlu olduğunu açıkça görebiliyordum. Onu mutlu ettiğim için ben de güldüm. Keşke, anonimin hangisi olduğunu bilseydim. Çünkü hepsine karşı hissettiğim tek şey, arkadaşlıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız Mıknatısı -texting-
Short StoryTamamlandı. -Yıldız Mıknatısı- 05...: Pardon... 05...: Bir bakabilir misiniz? Sezin: Buyurun? 05...: Yıldızlar neden etrafınızda dönüyor? Sezin: Pardon? 05...: Yıldız Mıknatısı mısınız? Başlangıç Tarihi: 27.07.2017 Bitiş Tarihi: 17.09.2017 5.0...