"Ben anasınıfına giderken, annem sürekli hastaneye gelirdi. Hatta bazen hastanede kaldığı bile olurdu." Durakladıktan sonra devam etti. "Babam sürekli yanına yaklaşmamı engellerdi. Evde olduğunda kendi odasından çıkmazdı, orası her zaman temiz tutulurdu. Beni sevmediğini düşünüyordum. Bir gün, kapısını aralayıp onu izlemiştim. Saçları yoktu, durmadan ağlıyordu. Elindeki tabloda benim fotoğrafım olduğunu görmüştüm. O zaman anladım aslında beni en çok seven kişinin o olduğunu." Burnunu çekti Berkan, bir eliyle de gözyaşlarını silmişti.
"Sonra onu kaybettim. Beni en çok seven insanı kaybettim, toprağın altına gitti. O küçük kalbim öyle bir acımıştı ki... Onarması için yine anneme ihtiyaç duyuyordum. Gerçi, nefes almak için bile ona ihtiyaç duyuyordum."
Murat'ın elini tutarak devam etti. "Benim bir kardeşim yoktu, bu yüzden üçünüzü kardeşim yerine koydum." Gözünden bir damla daha yaş süzüldü. "Bu yüzden, lütfen kardeşimi de kaybetmeme izin verme Murat. Henüz yeterince göremedim seni..." Zorla güldü. "Malum, iki yıldır görüşmüyoruz."
Murat gülümsüyordu. Biliyordu ki, bu konuşmaların, ağlamaların bir sonu yoktu. Hissediyordu, her geçen gün yok olduğunu hissediyordu. Serumlar ne kadar daha onu ayakta tutabilirdi ki? Berkan'ın elini sıktı yine de. "Bir yere gittiğim yok, kardeşim."
Bazen yalan söylemek gerekirdi. Birilerinin gözyaşları dinsin, gerçekler açığa çıkmasın diye. Çünkü gerçekleri içimize attığımızda gerçekleşmeyeceğini düşünürdük, aslında çoktan gerçekleştiğini bilsek de. Kendimizi kandırmaya çalışırdık.
Gökyüzünün sınırları yok, derlerdi. Hayır, vardı. Onun bile sınırları vardı, bir yere kadar gücü yetiyordu. Sonrası koca bir boşluktu, uzaydı. Murat nereye kadar dayanabilirdi ki? Onun da sınırı buraya kadardı. Yine de, yalan söylemeye kararlıydı.
Kendini kandırmaya kararlıydı.
Sezin yaklaşarak diğer tarafına oturdu. "Murat, kendini bırakmamalısın. Kapının önünde sadece senin için ağlamamaya çalışan bir kız var. Seni deli gibi seven bir kız. Hiç değilse onun için toparlanmalısın."
Murat biliyordu. Bilmekle kalmayıp, hissediyordu da. Onu bırakamazdı, bırakırsa koca bir harabe olurdu Mercan. Bu yüzden bu kadar uğraşıyordu ya... İyileşmek istemesinin tek nedeniydi Mercan'ı gülümsetebilmek.
"Biliyorum. Söz veriyorum, onu üzmemek için elimden geleni yapacağım." Sezin tek kaşını kaldırdı. "Boş vaatler verme, Murat. Vaat ettiğin şeyleri hayata geçir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız Mıknatısı -texting-
Short StoryTamamlandı. -Yıldız Mıknatısı- 05...: Pardon... 05...: Bir bakabilir misiniz? Sezin: Buyurun? 05...: Yıldızlar neden etrafınızda dönüyor? Sezin: Pardon? 05...: Yıldız Mıknatısı mısınız? Başlangıç Tarihi: 27.07.2017 Bitiş Tarihi: 17.09.2017 5.0...