Özel Bölüm -2

4.4K 243 19
                                    

-Beyza ve Ömer-

  Genç adam, geriye çekilerek salıncağın kendisine çarpmasını engellemeye çalıştı. "Ömer, daha hızlı!" Ömer, yalan bir kızgınlıkla kaşlarını çattı. "Sen kime Ömer diyorsun, eşek sıpası?"

Küçük çocuk başını hafifçe arkaya çevirdi. "Sana diyorum, kime diyeceğim başka?" Ömer salıncağı yavaşlattığında, küçük çocuk bağırdı. "Tamam, tamam! Ömer abi diyeceğim!"

Ömer, yeğeninin saçlarını karıştırıp salıncağı hızlandırdı. "Beyza ablan geldiğinde bana çok kötü davranma, olur mu ağabeyciğim?"

Oğuz içinden kahkahalar atsa da, dışından sadece başını olumlu anlamda sallamakla yetindi. Ömer onun bakışlarını bile anlıyordu hınzır düşüncelerini, yine de bir şey demedi.

Arkadan birisi başını Ömer'in omzuna yasladığında önce irkilse de, kısa sürede Beyza olduğunu anlamıştı. Beyza burnunu çektiğinde, Ömer endişeyle ona baktı. "Bir şey mi oldu?"

"Yok bir şey, alt tarafı..." Beyza sakince başını kaldırıp Ömer'e baktıktan sonra dudağını büktü. "İki sayfa ispat yaptırdı vicdansızlar!" Ömer hafifçe gülümseyerek Beyza'ya sarılacağı sırada Oğuz salıncağı hızlandırmış, Ömer'e çarpmıştı. Ömer geriye doğru sendelerken Oğuz'un sesini duydu. "Ömer, sallasana beni!" Ardından, sanki çarptığından haberi yokmuş gibi arkasını dönüp gülümsedi. "Aa, merhaba Beyza abla."

Beyza endişeyle Ömer'e doğru ilerledi ve yavaşça salıncağı durdurdu. "Ömer, iyi misin?" Salıncak göğsüne çarpmıştı, birkaç adım geriye sendelemesine neden olacak güçteydi. Canı yanıyor olsa da, başını olumlu anlamda salladı. "İyiyim, merak etme."

Oğuz da konuyu değiştirmeye meraklı bir şekilde sordu. "Ne ispatladın sen Beyza abla?" Beyza, Oğuz'a dönüp gülümsediğinde Oğuz salıncaktan kalkarak Beyza'nın elini tuttu. "Önerme ispatladım, daha doğrusu ispatlayamadım. Sınav diye önümüze koyuyorlar kendilerinin bile yapamadıkları şeyleri..."

"Neyse, konuştukça sinirleniyorsun. En iyisi bir yerde oturalım, olur mu?" Beyza, Ömer'in rengi gitmiş yüzüne baktığında yutkundu. "Sen gerçekten iyi misin?" Oğuz başını olumlu anlamda sallayıp Beyza'yı çekiştirdi. "Eminim iyidir, çok sert çarpmadım. Hadi bir yere gidip oturalım Beyza abla."

Beyza, Oğuz'un elini bırakarak Ömer'in yanına gittiğinde ufaklık da durumun ciddiyetini kavramıştı. Amcasının resmen canını yakmıştı!

"Ömer, iyi görünmüyorsun." Beyza'nın sesini duyan Ömer hafifçe gülümsemeye çalıştı. "İyiyim, gerçekten. Sadece bir an nefesim kesildi." Kollarını hafifçe kaldırıp Beyza'ya yaklaştı. "Sarılırsan geçer."

Beyza gülümseyerek nişanlısının kolları arasına girdiğinde, tekrar sordu. "Canın çok yandı mı?" Ömer çenesini Beyza'nın başının üstüne yasladı. "Hayır." Beyza karşılık olarak biraz sıkı sarıldığında, Ömer'in kısık inlemesini duydu. Kaşlarını çattı. "Eminim çok yanmamıştır."

Beyza geri çekildiğinde, Ömer dudağını büktü. "Şu an canım yanıyor ama, bana sarılmalısın." Beyza hafifçe gülümseyerek yanaklarını sıktı. "Mızmızlanma, daha az önce canının yanmadığını söylüyordun." Ömer, Beyza'nın gülümsemesine bakarak gülümsedi. O an gerçekten canı yanmıyordu.

Önüne gelen sarı tutamları geri iterek yeniden Beyza'ya baktığında, endişeli ifadesini gördü. "Ne oldu?"

"Oğuz yok." Beyza, çevresine bakarak kaydıraklarda ve salıncaklarda gözlerini gezindirdi. Oldukça kalabalıktı. "Ömer, Oğuz yok!" Ömer de endişelenmişti fakat yine de, Beyza'yı tutup kendine çekti ve kısaca sarıldı. "Bulacağız, merak etme. Buralardadır."

İkisi de hızlıca çevrelerini tararken, Beyza birkaç kişiye bile sormuştu. Birkaç dakika içinde nereye kaybolabilirdi ki bir çocuk? Yaklaşık beş dakikalık bir arayışın sonunda, ikisi de son derece endişeli bir şekilde birbirlerine baktılar.

"Ömer, nereye gitmiş olabilir?" Ömer bilmediğini belirtmek için omzunu silktiğinde, pantolonunun diz kısmında küçük bir çekişme hissetti. Bakışları aşağı kaydığında derin bir nefes aldı ve Beyza'ya uzandı.

Oğuz, elindeki birkaç parça buzla Ömer'in pantolonunu çekiştiriyordu. Dudaklarını büzdü. "Ömer, ben özür dilerim. O kadar hızlı çarpacağımı düşünmemiştim." Elindeki buzları Ömer'e doğru uzattı. "Al bunu, annem ben bir yere çarptığımda hep buz koyar."

Beyza o anki şaşkınlıkla donup kalırken Ömer, eğilip Oğuz'a sarıldı. "Nereden buldun bu buzu?" Oğuz, eliyle bir yeri işaret etti. "Orada su satan amcadan aldım." İşaret ettiği yere doğru ilerleyip buzu geri vermeden önce, Oğuz'un elini Beyza'nın avucuna bırakmıştı.

Yaşlı adama teşekkür edip buzu geri verdikten sonra hala hareket etmeyen fakat Oğuz'un elini sıkı sıkı tutmuş olan Beyza'nın yanına döndü. Elini buğulu bakışlarının önünde gezindirdiğinde, Beyza başını hafifçe iki yana salladı. "Oğuz burada ve senden daha iyi olduğuna adım gibi eminim, sakin ol."

Beyza'nın gözleri dolduğunda, yere eğildi ve zorlansa da Oğuz'u kucağına aldı. "Bizi çok korkuttun, bir daha bir yere gideceğin zaman bizi de çağır." Oğuz, Beyza'ya sarıldığında onu da üzdüğünü düşündü. "Bir daha olmayacak."

Ömer, Beyza'nın Oğuz'u taşırken zorlandığını fark ederek almaya çalıştı fakat Oğuz, Beyza'yı bırakmıyordu. Mecburen kollarını ikisinin üzerine doladı. Böylece hem ikisine de sarılmıştı, hem de Beyza'daki ağırlığı hafifletmişti.

İkisi birbirine gülümserken, Oğuz da halinden memnun bir şekilde orada kaldı. Ömer, nişanlısına onu sevdiğini fısıldadığında Oğuz güldü. "Duyabiliyorum ben, sonra konuşun bunları." Beyza bu söze gülerken, Ömer Beyza'yı izlemekle yetinmişti. 

Yıldız Mıknatısı -texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin