Sessizlik, iki gencin arasını kabus gibi sarmıştı. Nefesleri daralıyor, bu sessizlikte boğuluyorlardı. Kalpleri birbirlerinin ellerine verilmiş gibi dikkatle ellerini inceliyordu ikisi de.
Sonunda Murat, bu sessizliği bozan kişi oldu. "Seni çok sevdiğimi biliyorsun, değil mi?" Mercan, bu soruyla başını kaldırıp doğrudan yorgun gözlerine baktı Murat'ın. "Bilmekten ziyade hissediyorum. Hissettiriyorsun. Ama aynı şeyi ben yapabiliyor muyum, bilmiyorum Murat."
"Sadece bana olan sevgin yüzünden bu kadar çabalıyorum Mercan." Murat, zorlukla konuşuyor gibiydi. Yutkundu, başını hafifçe Mercan'a doğru çevirdi. Mercan da ağlamamak için kendini sıkarak ona bakıyordu. "Beni sevdiğini biliyorum ve benim için en kötüsü de bu." Yeniden yutkunduktan sonra, devam etti. "Seni bırakacak olmak."
Mercan ona yaklaşarak elini Murat'ın ağzının üzerine kapattı. "Lütfen, lütfen böyle söyleme." Daha fazla kendini tutamayan bir damla gözyaşı yanağına yuvarlandı. "Bunları senden duyarsam dayanamam, yıkılırım."
Murat gülümsedi, serum takılı olmayan elini Mercan'ın yanağına yerleştirdi. O gözyaşını silerken Mercan da ağzının üzerindeki elini onun elinin üzerine yerleştirdi. "Söylemek zorundayım..."
"Hayır..."
"Benim üzülmemi istemezsin, değil mi?" Mercan burnunu hafifçe çekerek başını iki yana salladı. Murat devam etti. "Öyleyse, benim için bu kadar üzülme. Seni böyle gördükçe daha kötü oluyorum."
"Nasıl üzülmem? Gözlerimin önünde yavaş yavaş..." Mercan kelimelerini yuttu, sevdiği adamın daha çok canı yanmasın diye sustu. İçinde birikenlerse gözyaşı oldu, süzüldü yanaklarına.
"Beni, benim için mutlu olabilecek kadar çok sevmeni istiyorum Mercan. Gözlerimi kapattığımda, senin bir harabe gibi olacağını değil de, mutlu olacağını bilerek gitmek istiyorum." Mercan artık kendini tutamıyordu, hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Murat, nasıl böyle bir şey isteyebilirdi ondan?
Murat ise, tek eliyle Mercan'ın tüm gözyaşlarını siliyor, onun mutlu olması düşüncesiyle sadece gülümsüyordu. Tek dileği, kalbinden geçen tek şey buydu.
Hissediyordu, Mercan'ın sevgisinin yanında ölümün keskinliğini ve yakınlığını hissediyordu. Kokusu bile somuttu ölümün, çok yaklaşmıştı.
"Bunu yapamam Murat. Sen benim her şeyimsin, bırakamam." Mercan, Murat'ın eline sarıldı, başını eğip kalbinin üzerine yasladı. Kalp atışını duymak istiyordu, bu ona huzur veriyordu. Murat konuştu. "Ben öldükten sonra, başka birine aşık ol. Onunla mutlu ol, çocuklarınız olsun. Asla vicdan azabı çekme, olur mu? Ben seni bir yerlerden izleyeceğim, gülümsediğini görmek istiyorum."
Mercan başını Murat'ın göğsüne biraz daha bastırıp gözlerini sımsıkı kapattı. "Hayır, hayır, hayır... Duymak istemiyorum. Bunları söylediğini duymak istemiyorum, iyileşeceksin sen. İyileşeceksin Murat, iyileşeceksin."
"Mercan..."
"İyileşeceksin." Murat, serum takılı olan elini Mercan'ın sırtına yerleştirdi. Mercan o şekilde sayıklayarak ne kadar ağladı bilmiyordu, sonunda uyuyakalmıştı. Murat, oflayarak gözlerini kapattı.
"Keşke iyileşeceğimi bilsem Mercan. İnan, en çok senin için yaşamak isterdim, en çok senin için..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız Mıknatısı -texting-
Short StoryTamamlandı. -Yıldız Mıknatısı- 05...: Pardon... 05...: Bir bakabilir misiniz? Sezin: Buyurun? 05...: Yıldızlar neden etrafınızda dönüyor? Sezin: Pardon? 05...: Yıldız Mıknatısı mısınız? Başlangıç Tarihi: 27.07.2017 Bitiş Tarihi: 17.09.2017 5.0...