Medya; Yıldız Kalkan
Bugün dünden farklı değildi. Sabah erken saatlerinde kahvaltımı yapıp okula kaçmıştım. Dün gece yaşan kavgadan sonra bir süre babamla yüz yüze gelmesek iyi olacak gibiydi. Bunun yanında aklıma annem de düşmüştü babamdan gizleyerek nereye kadar çalışabilecekti? Babam öğrendiğinde ne olacaktı? Tek bildiğim her şeyin daha da boka saracağı.
"Nedimelerim size küsüm." odaklanmaya çalıştığım dersten Altay'ın sayesinde artık tamamen kopmuştum. Kitabı masanın üzerine koyduğumda Yıldız Altay'a bakmadan konuşmuştu.
"Bu bizim ne kadar umurumuzda?"
"Yıldız sana küs değilim heveslenme." Yıldız yalandan bayılıyormuş gibi yaptı.
"Bu beni çok yaraladı." Altay onu eliyle uzaklaş hareketi yapıp benden yana döndü.
"Sen beni beni Altay'ını nasıl satarsın?"
"Çabaladığımı biliyorsun."
"Çabalamak? O polise biraz daha yalvarabilirdin." Yıldız sertçe telefonunu masaya çarptığında sessizlik oluştu.
"Öyle bir şey yapma zorunluluğu yok. Ne sanıyorsun? Seninle konuşuyoruz diye köpeğin olacağımızı falan mı?" ortamın kızıştığını anladığımda Yıldız'a dokundum.
"Yıldız tamam önemi yok."
"Nasıl yok? Herife bak ya ne olduğu belli olmayan bir kızın peşine düşüyor yetmiyor bir de seni işin içine sokuyor. Kim ki bu? Bulunmaz hint kumaşı mı?"
"Yıldız yaptığın her şeyi sineye çekmem kızsan kızlığını bil!" Altay'ın son kelimeleri benimde canımı sıksa da bir şey demedim.
"Altay sen gitsen iyi olur." fakat ben bir şey demesem de Yıldız'ın susması imkansızdı.
"Bana bak cinsiyetçi pislik sen erkeksin de ne oluyor? Hangi devirdesin sen yobaz?!" tüm kantin bize döndüğünde işlerin bu noktaya geldiğini bilmiyordum. Altay öyle bir laf etmemeliydi Yıldız bu işe hiç karışmamalıydı.
"Gösterirdim sana erkek olduğum da ne olduğunu ha ister misin? Malum sen seversin böyle şeyleri." şok olmuştum. Tam anlamıyla bu kadar pisleşmiş olmamıza şok olmuştum.
"Göstersene lan! Hadi göster de bakalım bir daha gösterecek bir şeyin kalıyor mu?" daha fazla dayanamazdım.
"YETER! İkinizde çenenizi kapayıp defolun ve barışana kadar da bir araya gelmeyin!" tüm kantine rezil olmuşluğun ardından orayı terk ettim. Arkadaşlarımın birbirine bu kadar kin güttüğünü bilmezdim kendi derdimden onlar o kadar boş vermiştim ki.. Eğer ikisi de birbirinden hoşlanmıyorlarsa onları bir araya getirme gibi bir hakkım yoktu. Taksiyi durdurup büronun adresini söyledim. İşe erken gidecek olsam da en azından dalgın beynime iyi gelirdi.
Taksi apartmanın önünde durduğunda parayı ödeyip indim .Apartmana şöyle baştan aşağıya bakıp adım atacağım anda bir ses duydum bu ses bağırış sesiydi. Bakışlarımı apartmandan çekip şöyle bir etrafa baktığımda siyah bir arabanın hemen dibinde bir adam ve o adamla kavga eden Çakır beyi gördüm. Sinirden kızaran yüzü öyle öfke saçıyordu ki karşısındaki adamın yok olması an meselesiydi. Onu ilk defa böyle görüyordum. Saniyeler sonra adam araca binip uzaklaştığında Çakır bey apartmana doğru yürümeye başladı.
"Çakır bey!" kızgın bakışlar beni bulduğunda biraz olsun yumuşar gibiydi.
"Bu saatte ne işin var burada?" az önceki sinirinden dolayı sesi sertti ama buna takılmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Cinayet
AksiSessiz bir cinayet... Sıradan bir aşkın öyküsü nasıl çıkmaza girerdi? Ya sıradan sandığı aşk değilse? Adaletin bittiği yerde cinayet başlar. Ben Vicdan, bu da gelinliğimin kefene dönüşen hikayesi. UYARI; Gerçek kurum ve kuruluşlarla alakası y...