14.Bölüm

175 16 0
                                    


Bölüm Şarkısı; Nelon Ft. Reynmen- Yeniden

Dalgaların kıyıya vurduğu vakitte şehrin gürültüsü kaybolup geceye karışıyordu. İçimi boşaltıp kendime anca gelebildiğim anlarda kendimi bu sahil kenarında oturuyor halde bulmuştum. Cesur bir kere bile olsun ağzını açıp bir şey dememişti, bu işime geliyordu. Sert rüzgar saçlarımı savuştururken üzerimdeki monta iyice saklanıp kollarımı göğsümün altında kavuşturdum. Ağlamaktan tahriş olmuş boğazımı hafifçe temizleyip o koca yumruyu yuttum.

"Neden?" tek bir soru vardı. Önü arkası ya da daha sonralarını da es geçen tek soru. Neden? Cesur sessizliğini korusa da göz göze geldiğimiz o  küçük anda gözlerindeki tüm kelimeleri okudum. Bana acıyan, bana yardım etmek için çırpının kelimeleri okuyup hissettim. Bunu anladı mı bilmiyorum ama o tek bakış bana yetti. Sessizliğimize gem vuran onun telefonu oldu. Cebinden çalmakta olan telefonunu çıkarıp ekrana uzun uzun baktı daha sonra da ayaklanıp yanımdan uzaklaştı. Bana arkası dönük bir halde telefonla konuşurken bakışlarımı dalgalara çevirip huzuru hissetmeye başladım. Duymak istemediğim sesleri dalgaların bastırmasına teslim ettim kendimi.

"Gitmemiz gerekiyor." itiraz etmedim sonuçta ölene dek burada kalamazdım. Arkasından ilerleyip arabaya doğru ilerlerken dalgaların sesi olmadan beynimdeki sesleri nasıl susturacağımı bilmiyordum. Ön kapıyı açıp sıcak arabaya bindiğimde üşüyen ellerimi birbirine sürttüm. Cesur yola çıkıp akşam trafiğine karıştığında başımı cama yaslayıp öylece baktım. Kulağımda birbirine karışan sesler, gözümün önüne gelen görüntülerle birleştiğinde beni delirtme noktasına sürüklüyordu.

"Çünkü sana yardım etmek istiyorum." tüm görüntüler çekildi, birbirine karışan sesler duruldu. Bir tek onun sesi vardı. Başımı yasladığım camdan ayrılıp Cesur'a baktım.

"Anlamadım?" 

"Nedenini sordun bende söyledim. İtiraz etme şansın yok çünkü bunu ben tercih ediyorum. Eğer bu işin içindeysek mesleklerimizi unutacağız." o bana yardım mı edecekti? Bir polis?

"Bunu kabul edeceğimi nasıl düşünürsün? Senden mesleğini unutup benimle suç işlemeni isteyemem bu o kadar ağır bir yük olur ki kambur bile taşıyamaz." direksiyondaki ellerini sıkıp sakinleşmeye çalışıyordu. İtiraz etme şansım vardı ve itiraz etmeliydim de. 

"Mesleğimi tamamen unutmuyorum ki unutamam da zaten. Sadece bu iş bitene kadar polis olduğum gerçeğini unutacağız ve tabi sende savcı." kazandığım mesleği unutabilir miydim? Ondan kendi mesleğini hiçe saymasını isteyebilir miydim? Bunlar zor kararlardı ve tek seferde verilmemesi gerekiyordu.

"Düşüneceğim tamam mı? Sadece zaman ver bana." 

"Yarına kadar vakit bu yeterince uzun bir zaman olur sana." yarın mı? Şaka yapıyor falan olmalıydı aklımda tonlarca yük varken bir de bunu mu eklemişti? Bu işe kalkışmadan önce olacakları tahmin etmeliydim.  Arabada sessizlik hakim kılınırken evimin sokağına girdiğinde ona sokağın başında durmasını söyledim. 

"Yarın kararını bekliyor olacağım." 

"İyi geceler." arabadan indiğimde sokağın sessizliği beni gafil avlamıştı. Mahallemin sessizliğine bile hasret kalmış olmam bana acı veriyordu. Cesur'u ardımda bırakıp evin yönüne girdiğimde kapının önünde dikilen bir beden gördüm. Sokak lambasının aydınlatmadığı tarafında durmuş eve bakıyordu. Kalbim boğazımda atarken ellerim boşaldı sanki.. Birbirine karışan adımlarla geriye yürürken kulaklarımda yankı eden sesler, gözlerimden silinmeyen görüntüler başımda bir kaosa sebebiyet vermişti. Duvara tutundum ama sanki o da beni tutamıyormuş gibiydi. Beden hala orada duruyor ve sadece eve bakıyordu. Gözlerimden kayıp giden yaşlara engel olamadım. Bedenin yüzünü sokak lambasının yansıttığı tarafını gördüğümde artık beni taşıyan hiçbir güç kalmamıştı. Kaldırıma çöküp öylece aynı yere bakmaya başladım. 

  Ben Çakır Uyar, istediğiniz her şeyi yaptım artık mesleğime dokunmayacaksınız değil mi?

 Ben Çakır Uyar

İstediğiniz her şeyi yaptım.. 

Çakır Uyar 

İstediğiniz her şeyi yaptım. 

Mesleğime dokunmayacaksınız değil mi? 

Çakır Uyar

Çakır Uyar

Ben Çakır Uyar

İstediğ-

"Kızım iyi misin? Vicdan, Vicdan yavrum beni duyuyor musun? Lütfen kendine gel Vicdan!" annemin sıcak eli omzumdan yüzüme kayıp beni içinde kaybolduğum geçmişimden çıkardığında kendimi tutamadım o an önünde eğileceğim dizlerine yığıldım. O kaldırım benim ilk yıkılışımdı, o kaldırım anneme ilk sığınışımdı. 


"Aşkım bizim düğünümüz de destansı olacak değil mi?" aşık olduğum gülüşüyle bana dönüp sarıldı.

"Merak etme meleğim destan bile yanında hafif kalacak." gülüşlerimiz yeni tuttuğumuz evimize karışırken mutluluğum paha biçilmezdi. Onunla bu anda kalabilmek için her şeyimi verirdim, her şeyimi. 

Gözlerim rüyanın etkisiyle buğulanmıştı. Kalbim göğüs kafesimi delecek gibi atarken nefes alışlarım odanın dört bir yanındaydı. Bu gördüğüm rüya değildi, gördüğüm geçmişimdi. Pençesinden kurtulamadığım yaşanmışlıklar beni uykumda alt ediyordu. Ağrıyan başımı ovuşturup yataktan kalktığımda hemen yastığımın yanında duran telefonum gözüme çarptı. Ekranda bir ışık yanıp sönüyordu bu bir bildirimin geldiğinin göstergesiydi. Telefonu elime alıp ekranı açtığımda farklı bir numaradan mesaj olduğunu gördüm. Önce önem vermek istemesem de merak edip mesaja bastım.

+90 054..........

- Günaydın, cevabını bekliyorum. 11.20

- Uykucu olduğunu bilmiyordum. 11.30

- Gerçeklerden kaçma Vicdan elbet seni bulur. 11.40

- Tamam evine gelmemi istemiyorsan cevap ver. 11.50

- Bu arada kim olduğumu söylememe gerek yok sanırım ya da söyleyeyim ben baş komiser  Cesur Kurt. 12.00 

Bu adama sahiden inanamıyordum,arada 10 dakika farkla mesaj yağmuruna tutmuştu ve bir an olsun pes etmemişti. Korkmam gerekiyor muydu? Mesaj yazmakla aramak arasında gidip gelirken mesaj yazmakta karar kıldım hem zaten doğru düzgün konuşabileceğimden bile emin değildim.

Kime: Baş komiser

- Günaydın baş komiserim evime gelmenizi gerektirecek bir şey yok ayrıca uykucu olmam sizi ilgilendirmiyor. Her neyse kararımı verdim yardımınızı kabul ediyorum. 12.30

Mesajı yollayıp telefonu yatağın üzerine fırlattım. Ayağa kalktığım da kapıda eş zamanlı olarak açıldı ve annem oldukça heyecanlı bir şekilde bana baktı.

"Kızım neden daha önce söylemedin?" aklım karışık bir halde ona baktım.

"Neyden bahsediyorsun?" 

"Arkadaşını kahvaltıya davet etmişsin ya ondan bahsediyorum." arkadaşım? Yıldız'ı kahvaltıya davet ettiğimi hatırlamıyordum ki zaten Yıldız gelse annem bu kadar heyecanlanmazdı. Annemin yanından geçip hole geçtiğimde onu gördüm, tüm asil duruşuyla bana bakıp gülümsüyordu. Cesur evimdeydi ve bu adamdan sahiden de korkmam gerekliydi.


DEVAM EDECEK...

Sessiz CinayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin