24.Bölüm

143 14 9
                                    

CESUR KURT'UN BAKIŞ AÇISINDAN

Yalan söylemekten nefret ediyordum, özellikle Vicdan'a yalan söylemekten. O gözlerimin içine tüm gerçekleriyle bakarken ben yalanlarımı önüne seriyordum. Hiçbir gerçek saklı kalamazdı bu da bir gün ortaya çıkacaktı ve o gün benim ölümüm olacaktı. Telefonumun melodisiyle manzaramdan koptuğumda ekranda o piçin ismini görmek beni germişti.

"Söyle."

"Önemli bir konu var buluşabilir miyiz?"

"Telefonda söyleyemeyeceğin kadar önemli mi?" sıkıntıyla nefes verdi. Daha çok sıkılacaksın piçin evladı. 

"Cesur lütfen her zamanki mekanımıza gel." sonra telefonu yüzüme kapattı. Sinirlenmemek adına sıktığım dişlerim kamaştı, bir gün ulan bir gün elime düştüğünde o emirler yağdırdığın ağzını sikmeyen Cesur olmasın! Arabaya binip bahsettiği her zamanki mekanımıza giderken onu öldürmemek namına kendimi nasıl dizginleyeceğimi düşünüyordum. Aşık olduğum kadına izinsiz dokunuşları gözümde canlanırken içimi yakan ateş beni sarmalayıp yutuyordu ve ben o ateşten sadece Vicdan ile kurtuluyordum. O olmasa, beni kurtarmasa ateşle yok olacaktım. Otoparka girip gelişi güzel ilk yere park eder etmez arabadan attım kendimi, onun olmadığı her yer beni bunaltıyordu. Bu kadın bana neler yapıyordu? Nasıl her an yanımda istememe sebep oluyordu? Mekana girip şerefsizi hemen köşedeki masada gördüm, bana el salladı piç. Yüzündeki sıkıntılı ifade beni gülümsetmek üzereyken kendimi tuttum en azından bunu başardım. Masaya gelip karşısındaki sandalyeye yerleştiğimde garsona gelmemesi için işaret yaptım.

"Noluyor?" 

"Yeni savcıdan bahsetmiştim hatırlıyorsun değil mi?" bu konuyu benimle konuşacağını düşünmesem de işime gelmişti.

"Evet yoksa gelmiş mi?" 

"Geldi öyle bir geldi ki her şey boka battı." bu daha hiçbir şey piç kurusu bu daha hiçbir şey.

"Adam akıllı anlat şunu!" 

"Savcı Vicdan benim eski nişanlım olan Vicdan." eski nişanlım? O senin eski olabileceğin hiçbir şeyin ama öğreneceksin bekle sadece.

"Bu hiç iyi olmadı müdür senin davanı benden alıp Yusuf'a verdi Yusuf'ta bir savcıyla çalıştığını söylemişti kesin o'dur ben ağzından bir şeyler yakalamaya çalışacağım sen bu arada Vicdan'dan daha çok uzak durmaya çalış ona görünürsen kuşkulandırırsın." tabi ki kuşkulanacağı falan yoktu sadece Vicdan'ı etkileyip onu mahvetmesini engellemeye çalışıyordum.

"Teşekkür ederim kardeşim." sandalyeden kalkıp başımla selam verdim.

"Benden haber bekle." arkamı dönüp mekandan çıktığımda içimdeki ateş alev alevdi. Bana her kardeşim deyişinde onu yok etmemek için içimdeki ateşi çoğaltıyordum, az kaldı Çakır bu ateşte yanmana az kaldı.

VİCDAN YETER'İN BAKIŞ AÇISINDAN

Dün geceden beri aklımda dönüp duran Yüksel sorunu içimi kemiriyordu. O adamı bulduğumda ne kadar sakin kalacaktım bilmiyordum ama öldürmemem lazımdı eğer işler o duruma gelirse beni durduracak biri lazımdı. Telefonuma gelen bildirim sesiyle elimdeki sıcak kupayı masanın üzerine bıraktım.

Kimden; Yusuf Bey

Barış Bulvarı, Karanfil sokak büyük apartmanı no;4 

054*******

Yusuf tahmin ettiğimden daha çabuk halletmişti ve bu iyi bir şeydi. Yalnız olmamam lazımdı değil mi? Neden bir polisle gitmeyeyim?

Kime; Yusuf Bey

1 saat sonra bu adreste buluşuyoruz.

Fikrini sormadım ya da ondan rica da bulunmadım böyle çok emrivaki gözükse de şimdilik böyle olmak zorundaydı. Sıcak kahveme hüzünle bakarak ceketimi üzerime geçirip evden çıktım. Annem artık her gün ağlamıyordu aynı eskisi gibi neşe doluydu ve işine gidip geliyordu. Tek eksik babamdı, ama biliyordum ki o daima yanımızda olacak ve bizi gözetleyecekti. Taksiye adresi verip arkama yaslandığımda aklım Cesur'a gitmişti. Dün beni evime bıraktıktan sonra bir daha konuşmamıştık ve ben onu deli gibi merak ediyordum. İyi miydi? Ben yokken de başına belalar geliyor muydu? Pardon o bir polisti düşüncelerim ise saçma. Taksi apartmanın önünde durduğunda parayı ödeyip indim. Büyük apartmana baktığımda adı kadar büyüktü. 

"Vicdan hanım." Yusuf tüm karizmasıyla karşıma dikildiğinde toparlandım.

"Geldiğiniz için teşekkürler Yusuf bey. Eminim bana yüzlerce sorunuz vardır fakat şimdilik sadece yanımda durup beni yanlış bir şey yapmamanız için durdurmanızı istiyorum. Bu iş sona erdiğinde her şeyi öğreneceksiniz." 

"Yanlış bir şey derken?" 

"Mesela birinin ölümüne sebep olmak gibi." 

"Anladım." apartmana girip dört numaralı daireye çıkarken evde olmasını umuyordum eğer değilse de bir daha buraya gelme cesareti gösterebilir miydim emin değilim.

"Vicdan hanım ekip çağırmamı ister misiniz?"

"Hayır bunu ilk kendim halletmem gerekiyor."

"Fakat bu yanlış." durup ona döndüğümde kendimden emin gözükmeye çalıştım.

"Biliyorum ama şuan önemli olan doğrular değil." sustu bende önüme dönüp zile bastım. Kulağıma dolan ayak sesleri kalbimin hızını arttırırken kapı açıldı ve senelerdir yüzünü görmediğim adam bana bakakaldı. Hiç beklemeden içeriye girip onu geriye ittiğimde Yusuf tam arkamdaydı.

"V-vicdan? "

"Konuşma ben konuş diyene kadar konuşma." Yusuf odaları tek tek gezerken bende ardımdan kapıyı kapattım.

"Ev temiz." Yusuf'a teşekkür eden bakışlarımı iletip Yüksel'i oturma odasına soktum. 

"Babamı sen mi öldürdün?"

"Ne?"

"Gereksiz sözcükler kullanma sadece soruma cevap ver!"

"Sana ne olmuş böyle? Korkak çekingen kızım nereye gitti?" kızım kelimesini kullandığı esnada tek kaşım seğirmeye başlamıştı. Koltukta üzerine eğilip yüzünü tek elimle avuçlarımın arasına aldığımda yanağına batırdığım tırnaklarımla inledi.

"Senin kızın diye bir şey yok göt herif hayatında ilk defa doğru konuşacaksın onu da becer!" elimi çekip üzerime sildim. Bir erkeğe dokunmak benim için yeterince fazlaydı zaten.

"Ben öldürdüm lan, duydun mu beni? O gün sizi uzaktan izledim çok eğleniyordunuz ama ben eksiktim senin yanında ben yoktum. Unuttun mu sen benim olacaktın ama baban buna engel oldu. Sana nişan aldım çünkü babanın önüne geçeceğini adım kadar emindim ve zaten de öyle oldu. Babanı vurdum gözlerinin önünde babanı senden aldım." boğazımda düğümlenen acılarım değil, onu hemen şimdi öldüremeyeşimdi. Yusuf beklemediğim bir anda Yüksel'in yüzüne yumruğunu indirirken öylece izledim. Engel olmadım en azından benim yapamadığımı yapmıştı.

"Yüksel Güven az önce Savcı Vicdan Yetmez tarafından tutuklandın, itirafın bizim için delildir ve tabi ki susma hakkına sahipsin gerçi artık konuşsan da bir sikime yaramaz." Yusuf, Yüksel'i kelepçeleyip götürürken ben kaldım, artık babamın ölümüne sebep olan bulunmuştu fakat ben neden rahat değildim? 

"Bunu nasıl yaparsın?!" nereden geldiğini anlayamadığım Cesur karşımda sinirli bir şekilde soluk soluğaydı. 

"S-sen nasıl?" 

"Sorma sadece söyle, en yakınında ben varken neden Yusuf ha? Birlikte yaptığımız onca şeyden sonra beni gerçekten sildin öyle mi?" kalbim neden parçalanıyordu? Cesur neden kalbimi avcunun içinde sıkıyordu? 

"Bu öyle bir şey değil tamam mı? Sadece böyle bitsin istedim bir daha karşılaşmayayım hatırlamayayım istedim."

"Ben sana bunları mı hatırlatıyorum? Merak etme Vicdan bundan sonra hatırlamayacağına emin olabilirsin." arkasını dönüp gittiğinde bu kez sahiden de bittiğini biliyordum. Ben başlatıp ben bitirmiştim artık Vicdan ve Cesur'un bir hikayesi olamazdı.

Özgecan Aslan'ın Anısına...






Sessiz CinayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin