Medya; Çakır
Hata yapmak zayıflıktır. Hata yapmak gelecek sonuçlara gebedir. Ve hata bana göre değildir. Binlerce lanet, binlerce küfrü saysam da hatadan geriye dönüş yoktur. Hata hatadır ve hataya düşen bir kez düşen kurtulamaz.
"Sana uyduğum için kendimi öldürmek istiyorum."
"Bak huysuz nedimem bende bilmiyor-"
"Kes sesini! Hele bu gece bir bitsin o zaman göreceksin nedimeyi." kolamdan büyük yudumlar alırken etrafa bakmamak için direniyordum. Biraz eğlenmek ve çizgimin dışına çıkmak istemem aptal bir hataydı. Altay, Ezgi ve ben sinemaya gitmiş ve yaklaşık bir buçuk saat saçma bir aşk filmine maruz kalmıştım. Altay'ın bahsettiği gibi Ezgi'nin yanında gelen arkadaşı olmamıştı ve bu beni sinirlendirmişti. Resmen kendimi sevgililerin yanında duran üçüncü gibi hissetmiştim. Film çıkışı bara gitmeyi isteyen Ezgi ile kendime kaybetmek üzereydim. Bar mı? Hani şu ayyaş ve sapıkların bulunduğu ortam. Her masum kız gibi bara gitmedim ama unutmayın ben sinemaya da gitmemiştim. Tam eve gitmem gerektiğini dile getirecektim ki Altay başına buyruk bir şekilde ona eşlik edebileceğimizi söyledi.
Ben durur muyum?
Asla.
İtiraz ettim, dil döktüm, tehditler savurdum fakat nafileydi bir kere Altay'ın eline düşmüştüm. Sonuç olarak Ezgi'nin peşine takılmış ayyaş ve sapıkların bol olduğu ortama girmiştik. Geldiğimden beri kola içiyor ve küfrediyordum.
"Eğleniyor musun?" dibimde kıkırdayıp dans eden Ezgi'ye ters ters bakmakla yetindim. Sorma ya eğlenmekten küfrediyorum. Altay bakışlarımı fark edip Ezgi'yi yanımdan çektiğinde en azından bunu akıl edebildiğine şükrettim. Keşke Yıldız gibi hayır cevabını verip böyle şeylere kalkışmasaydım. Derin düşünceler eşliğinde küfür etmeye devam ederken kulağımın dibinde yankılanan telsiz sesiyle dikleştim. Müzik kesilmiş etrafta yoğun bir ses oluşmuştu. Korku ve endişeyle Altay'a bakarken onunda benden bir farkı olmadığını gördüm. Yanımıza gelen polisle tabureden kalkıp Altay'ın yanına geçtim.
"Evet gençler kimlikleri görelim!" polis elini havada sallayıp hızlı olmamızı işaret ettiğinde barın önündeki çantamı alıp içinde kimliğimi aramaya koyuldum.
"Şey memur bey ben kimliğimi evde unuttum da." Ezgi'nin mahcup sesi kulaklarımı doldururken bunun benimde başıma gelmemesini diledim.
"Alıyoruz hanımefendiyi!" saniyeler içinde Ezgi kolundan tutulup götürülürken Altay atıldı.
"Durun nereye götürüyorsunuz?!" polis Altay'ı ensesinden tutup uzaklaştırmaya çalışırken homurdandı.
"Yavaş ol genç önce kimliğini görelim." Altay hızlı bir şekilde kimliğini gösterip cebine geri koydu. Fakat belayı başından eksik etmedi.
"Bırakın onu! Götüremezsiniz!" polis ne kadar Altay'ı tutmaya çabalasa da başarılı olamadı ve burnuna yediği yumrukla kaldı. Şok içinde kalırken başıma daha neler gelebilir diye merakla bakıyordum. Polisler Altay'a kelepçe takıp götürürken koluma dokunan bir elle kendime geldim. Sinirli bir polis memuru bana bir şeyler söylüyor fakat benim kulaklarım algılamıyordu. Az önce Altay bir polise yumruk mu atmıştı?
"Kızım sana diyorum!" kükremeyle kendime gelmeye çalışırken aceleyle çantamı karıştırmaya başladım. Yaklaşık iki dakika bunu tekrarladığım memur kolumdan tutup arkasından sürükledi.
"Derdini merkezde anlatırsın."
⭐
"Ölümlerden ölüm beğen Altay!" yaklaşık yarım saattir parmaklıkların ardından Altay'a küfrediyor ve tehdit ediyordum. Polisler Ezgi ve benim kimliksiz bara girmemizden ve Altay'ın bir polise yumruk atmasından dolayı nezarethane de tutuyordu. Bu gece eve gidemeyecektim ve yarın da babam beni öldürecekti.
"Ya ben nereden bileyim kızım polisin geleceğini?"
"Lan geri zekalı bar diye tutturmasaydın bunlar da olmayacaktı!" Altay sus pus olduğunda Ezgi'nin cılız sesini duydum.
"İkinizden de özür dilerim tüm bunların benim suçum."
"Bunu bilmen güzel."
"Vicdan!" Altay beni uyarırken ona sadece orta parmağımı gösterdim. Bir gecede tüm hayatım mahvolmuştu.
"Ağabey!" Ezgi heyecanla bağırıp demir parmaklığa koştuğunda ağabey diye bağırdığı kişiyle göz göze geldik ki gelmez olaydık. Bu sayın patronum Çakır beydi.
"Vicdan?" derken oldukça şaşırmış görünüyordu. Henüz daha cevap veremeden Ezgi atladı.
"Ağabey çok özür dilerim bir daha asla bara gitmeyeceğim." Çakır kardeşine bakıp onu sakince dinlerken gözleri arada benimle buluşuyordu.
"Siz niye buradasınız?"
"Ağabey benim yüzümden buradalar. Vicdan ve sevgilisi Altay'ı bara götürmeye ben zorladım lütfen onları da çıkar."
Sevgilisi Altay mı? Şaşkın bir şekilde Altay ile birbirimize bakarken Ezgi'nin bir sonraki hamlesini kestirmek güçtü.
"Yalnız biz sevg-" Altay yanlışı düzeltecekken onu durdurdum.
"Size zahmet vermeyelim Çakır bey." onu durdurdum çünkü Ezgi'nin bir erkekle dışarıda olması Altay'ı sinirlendireceğini anladım.
"Önemsiz." deyip kestirip attığında iki polis içeriye girdi. Biri demir kapıyı açarken diğeri kollarını göğsünde birleştirmiş bana bakıyordu. Adamın siması bana oldukça tanıdık gelirken açılan kapıdan çıktım. Altay arkamdan gelip çıkacakken Çakır onu durdurdu.
"Kapıyı kapatın." demir kapı Altay'ın yüzüne kapanıp onu içeri hapsettiğinde şaşkındım. O neden çıkmıyordu?
"Ağabey ne yapıyorsun?"
"Bir polise vurmuş ve ben polise el kaldıranlara yardım etmem." Altay demir parmaklıkların arasından kafasını çıkardı.
"Ama yanlışlıkla oldu!" Çakır onu dinlemedi. İşaret parmağını yüzüne sallayıp son sözlerini söyledi.
"İçerdesin sevgili." sonra kardeşiyle orayı terk ettiler.
"Vicdan yardım et bana ne yaparım burada?" perişan halde bana bakarken onun için elimden gelen tek bir şeyi yaptım; dilendim. Köşede hala durmakta olan polise baktım.
"Lütfen memur bey arkadaşım bile isteye asla böyle bir şey yapmaz bir defaya mahsus affetseniz?" memur kollarını çözüp bana yaklaştığında sinirliydi.
"Öncellikle memur değil başkomserim. Son olarak da içeride ona eşlik etmek istemiyorsan buradan toz ol!" bu deli adamı ikna edemeyeceğimi anladığım da Altay'a son kez bakıp orayı terk ettim.
Ve bu hayatımdaki ilk hatam olmayacaktı.
DEVAM EDECEK..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Cinayet
ActionSessiz bir cinayet... Sıradan bir aşkın öyküsü nasıl çıkmaza girerdi? Ya sıradan sandığı aşk değilse? Adaletin bittiği yerde cinayet başlar. Ben Vicdan, bu da gelinliğimin kefene dönüşen hikayesi. UYARI; Gerçek kurum ve kuruluşlarla alakası y...