29.Bölüm

33 12 0
                                    

CESUR KURT'UN BAKIŞ AÇISINDAN

Sevdiğinin gözlerine bakıp yalan söylemek hayattaki en adi durumdu. Ben adi herifin tekiydim. Vicdan'ın intikamını almak uğruna da olsa yaptığımın şeyin bir affı yoktu, yaralı kadını öldürmüştüm. O bana güvenirken bir hiçmiş gibi davranmıştım. Artık bu sokağın dönüşü yoktu başladığım yola devam edecek sonunda o'nun hayatından gidecektim. Ben o'nu hak etmiyordum o temiz, masum kadını sevmeyi bilememiştim. O'nu sevmek benim gibi bir adiye göre değildi. Merkeze girdiğim de kimseyi görmedim direk Ahmet müdüre kilitlemiştim kendimi. Sadece Vicdan'dan değil mesleğimden de vazgeçecektim.

Bu hayata gerçek anlamda gözlerimi açtığımda bir yetimhanedeydim. Büyüdüm, hiç tanımadığım insanlar tarafından yetiştirildim. Kalbim ailemin benden vazgeçtiği gün kurumuştu ta ki Vicdan'ı görene dek. Aşk adamı değilim diye kandırdım hep kendimi aynı şimdi Vicdan'ı kandırdığım gibi.. 

Ailemi bulmak için polis oldum buldum da ama artık benim ailem değil başkalarının ailesiydi onlar. Babam kendine mafya babası dedirten bir şerefsiz, annem o şerefsizin kölesi olmuş bir hizmetkar. Annemi kurtarmak istedim ama o kurtulmak istemedi. Babamı birçok kez hapse tıktım ama annem olacak kadın asla beni seçmedi. 

Beni kabullenemedi beni sevmedi. 

Sonu rehabilitasyon merkezinde bittiğinde artık hiçbirimizi hatırlamadı. 

Müdürün kapısını tıklayıp gel komutunu almadan içeriye girdim. Ahmet müdür beni görmenin anıyla kaşlarını çattı.

"Ne işin var burada?"

"En son polistim." önündeki dosyayı kapatıp oturmam için buyur etti. 

"Fazla kalmayacağım dosyayı bana devredeceksin."

"Cesur oğlu-"

"Devredeceksin müdür!"

"Kiminle konuştuğuna dikkat et." güldüm. 

"Bende tam ondan bahsediyorum buraya neden geldiğimi rütbemi unutmuş gibisin müdür." yüzü sinirden kızarırken keyiflendim.

"Sen görevine odaklanmıyorsun başka işlerle uğraşıyorsun sana yardımcı oluyorum oğlum."

"Lan senden kim yardım istedi?! Görevi derhal bana devret!" 

"O kızın sonu belli vazgeç."

"Sana ne bundan? Ne biliyorsun?" kuşkum içimdeki öfkeyi alevlendirdi. Yüzündeki o kahpece ifade aklımı didikledi. 

"Ne bileceğim sen ne anlattıysan o kadar!"

"Devrediyor musun etmiyor musun?"

"Yapamam." öfkeden gözüm karardığında masanın üzerindeki dosyaları savurdum. Sinirden sıkışan göğsüm boğazımı düğümledi. Rozetimi çıkarıp masaya vurdum. 

"Derdini Birol beye anlatırsın." odadan bir hışım çıkıp arabama yürüdüm. İçimdeki öfke hala tazeydi artık polis değildim ve gerçek kimliğim hala bir sırdı. Bunun verdiği güçle telefonumu çıkarıp mesaj attım.

Kime; Piç Kurusu

Her zamanki yerde.

Arabama binip yola çıktığımda aklımda yatan tek şey intikam çanlarıydı. Bugün bizim kıyametimizin kopacağı o gündü. Ben üfledim intikam duygum uyandı. 

**

Mekana girdiğim de onu her zaman oturduğumuz yerde otururken buldum. Düşünceli görünüyordu öyle ya düşünecek daha çok günleri olacaktı. Beni gördü belli belirsiz gülümsemeye çalıştı. Masaya oturduğumda konuştu.

Sessiz CinayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin