21.Bölüm

84 15 0
                                    

Medya; Yusuf Aktaş

01.37

İzmir'in karanlık sokaklarında yürürken tek düşündüğüm hiç bir şey düşünemediğimdi. Kulaklığımda Ahmet Kaya'nın şarkısıyla öylece yürüyordum.

"Beni vur , beni onlara verme

Külümü al uzak yollara savur

Dalsın dağlara dalsın bu sevdamız

Ama sen ağlama dur."

Sözleri dinliyordum, ne adamın sesi ne de melodi umrumdaydı. Sadece sözlerini umursuyordum işte.

"Bir ince pusudayım bu gece zehirzembelek

Bir yolun sonundayım sessizce tükenerek

Ah, senin ellerine uzanamam yerdeyim

Olmasın hayallere varamam, ölmekteyim

Oysa ben bu gece yüreğim elimde

Sana bir sırrımı söyleyecektim

Şu mermi içimi delmeseydi eğer

Seni alıp götürecektim"

Sözlerde kaybolurken bir anda her şeyin susmasıyla telefonumun çalmakta olduğunu anladım. Bu huzurlu anıma çomak sokan kişiye küfür ede ede aramayı yanıtladım.

"Ne var?"

"Sakin ol sadece baş sağlığı dileyeceğim." numara kayıtlı değildi fakat sesi beynimde kayıtlıydı.

"Tamam diledin Yiğit şimdi kapat."

"Böyle hayal etmemiştim." göz devirip karşı caddeye geçtim.

"Ne hayal ediyordun ki? Beni aradığın için mutlu olacağımı falan mı? Hayır mutlu olmadım hatta şuan seninle konuştuğum için kendimden iğreniyorum." daha fazla konuşup sinirlerimi hoplatmasına müsaade etmeden aramayı sonlandırdım. Numaramı  nereden bulduysa artık.. Hava daha çok soğurken kendimi garajın kapısında buldum. Yürürken aklımda buraya gelmek yoktu fakat ayaklarım beni buraya yönlendirmişti. Garajın kapısını açıp kendimi içeriye attığımda içerinin de dışarıdan bir farkı yoktu, buz gibiydi. Çabucak klimayı açıp geçen sefer bıraktığım spor kıyafetlerimi giyindim. İçerisi ısınırken bende hafiften gevşemeye başlamıştım. Eldivenleri elime geçirip kum torbasını karşıma aldığımda hazırdım.

Kaç saattir burdaydım bilmiyordum fakat epeyce haşat olmuştum. Kendimi koltuğa bırakırken ayaklarımda otomatikman karşımdaki sehpaya uzanmıştı. Pekala tek kelimeyle, bitiktim. En son ne zaman bu kadar yorulduğumu bilmesem de düşünmemem için iyi bir yoldu. Fazla oyalanmadan duşa girip tekrar eski kıyafetlerimi giyerken şafak sökmek üzereydi. Klimayı kapatıp dışarı çıktığımda beni karşılayan ilk şey fırtınaydı. Islak saçlarım ve bitik bedenimle bir taksiye atlayıp giderken gözlerim uyku için yalvarıyordu. Taksiye ücretini ödeyip evime girdiğimde sessizlik her yerdeydi. Bu ölümün sessizliğiydi. Koltukta ağlayarak uyumuş annemin üzerine örtüp odama gittim. Hiç montumu çıkarmakla uğramadan kendimi yatağa bıraktığım da bir uykunun kollarındaydım artık.

Sessiz CinayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin