Yorum ve oylarınızı lütfen eksik etmeyiniz. Umarım bölümü beğenirsiniz, iyi okumalar!
"Biraz daha alır mısın?"
"Hayır, teşekkürler." Yıldız tabağı ortaya tekrar koyup bu kez bir şey yemem için ısrar etmemeye çalıştı. Aradan geçen uzun zaman sonra onu yeniden görmek bana iyi gelmişti ve bir daha arayı açmayı düşünmüyordum. Pencerenin ardında gördüğüm siluetten sonra apar topar evden çıkmıştım ve annemi hayli meraklandırmıştı. Gördüklerim bir yanılsama mıydı yoksa gerçek miydi? Buna cevap veremiyordum çünkü henüz buna karar verebilecek kadar iyi olabilirdim. Gerçi bundan daha iyi olma ihtimalim var mı onuda bilmiyordum.
"Seni çok kez ziyarete geldim ama beni almadılar." evet kaldığım yerin böyle bir özelliği vardı. Tamamen iyileşene kadar ya da doktor iyileşti diyene kadar hastanın çevresinden kimseyle görüşmesine izin verilmiyordu. Bu kötü bir durum olsa da ayağa kalkabilmem daha etkili olmuştu.
"Orası öyle bir yer annemi bile neredeyse hiç göremiyordum." anlayışla başını sallayıp çayımı tazeledi. Üstümde iz kalan lekenin en acı vereci gerçeği ise artık eskisi gibi olamayışımdı. Hemcinslerimle bile karşılıklı oturup muhabbet edebilmem zorlayıcıydı. Bir süre sessizce çaylarımızı içip öylece oturduk. Onunla otururken fark ettiğim ilk şey Altay'ın eksikliğiydi şimdi sanki bir yerden çıkıp nedimelerim diye bağıracak gibi geliyordu. Oysa Altay çoktan başka ülkeye yerleşmiş ve kendi işini kurmuştu. Ondan en son bekleyebileceğim şeydi fakat hayat ummadığımız şeyleri gösterebiliyordu. Saat epeyce geç olduğunda ayaklanıp gitmem gerektiğini söyledim.
"Tek başına gidebilecek misin?" eskiden olsa bu sözler beni bu kadar yaralamazdı ya da düşündürmezdi. Aksine beni düşünen birileri olduğu için sevinirdim ve bu hoşuma dahi gidebilirdi. Bu ülkede onlarca genç kız gece evine dönerken öyle iğrenç şeylere maruz kalıyorlardı ki bunlardan bir tanesini bizzat yaşamıştım.
"Merak etme ben iyiyim." onunla vedalaşıp kararmaya yüz tutmuş dışarıya yürüdüm. Bu yollarda özgürce ve korkmadan yürümek kadın erkek fark etmeksizin herkesin hakkıydı ve öyle kalmalıydı. Kaldırımda ellerimde cebimde dalgın bir halde yürürken yanımda işittiğim bir korna sesiyle yüreğim hopladı. Tedirginlikle kornayı çalan arabaya dönerken arabanın camı yavaşça aşağı indi ve Cesur'un sert yüz hatları görüş acıma girdi.
"Ne yapıyorsun bu saatte?" birileri saatin henüz daha yeni yediye geldiğini söyleyebilir miydi? Buna alışmalıydım, alışmak zorundaydım.
"Eve gidiyorum bir sorun mu vardı?"
"Arabaya geç." kaşlarımı çattım.
"Bunu neden yapıyorum?"
"Sadece yap tamam mı?" sıkıntıyla nefes verip yolcu koltuğunun kapısını açıp bindim. Cesur binmem ile birlikte arabayı çalıştırıp yola çıktı.
"Ne olduğunu söyleyecek misin?" araba seyir haldeyken bir eliyle direksiyonu tutup diğer elini ceketinin cebine sokup telefonunu çıkardı.
"Sana verdiğim dosyalar yanında mı?" bunu neden soruyordu?
"Neden soruyorsun?"
"Basit bir soru sordum tek seferde cevap vereceksin." sinirlerime hakim olmaya çalıştım zira bu adamı boğmam an meselesiydi.
"Evet yanımda."
"Güzel." deyip telefonundan birkaç tuşa bastı ve telefonu ortamıza tuttu.
"Neler oluyor?"
"Sadece dinle." önce telefondan bir hışırtı sesi geldi ve sonra sesini duymaya gücümün yetmediği kişi konuştu.
"A-alo ben Çakır Uyar, istediğiniz her şeyi yaptım artık mesleğime dokunmayacaksınız değil mi?" sesi kulaklarıma baskı uygulayıp kelimeleri beynimin içinde defalarca yankılandı. Fakat bu ses sadece onunla bitmedi uzun zamandır duymadığım ama tanıdığım ses arkadan duyuldu.
"Merak etme avukat mesleğine bir şey olmayacak." ses kaydı bitip Cesur telefonu çekti
"Durdur arabayı!" ikiletmedi ya da beni durdurmaya yeltenmedi. Arabayı kenara çektiği an kendimi dışarıya fırlattığım da gecenin sitemli ayazı beni vurdu. Midemden gelen bir bulantı hissi boğazıma kadar dayandığında yere çömelip öğürmeye başladım fakat hiçbir şey çıkmadı. Ben öğürdüm, ben ağladım Cesur arkamda durup bana kalkan oldu. Öğürmem kesildiğinde çöktüğüm yerden geceye baktım, artık emindim intikamımı sonuna kadar alacaktım sonuna kadar..
DEVAM EDECEK....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Cinayet
ActionSessiz bir cinayet... Sıradan bir aşkın öyküsü nasıl çıkmaza girerdi? Ya sıradan sandığı aşk değilse? Adaletin bittiği yerde cinayet başlar. Ben Vicdan, bu da gelinliğimin kefene dönüşen hikayesi. UYARI; Gerçek kurum ve kuruluşlarla alakası y...