22.Bölüm

85 13 0
                                    

VİCDAN YETER'İN BAKIŞ AÇISINDAN

"Önce ne içersin onu söyleyin daha sonra başlayabiliriz." karşımdaki adamın kibarlığına aynı kibarlık içersinde cevap verdim.

"Bir türk kahvesi alayım ben o halde." eliyle işaret verip garsonu yanımıza çağırırken halâ üzerindeki kibarlık sabitti. Gerçekte de merak etmiştim suçlulara karşı da böyle mi davranıyordu? Nedense onu biran için sorgu odasında birilerini kibar bir şekilde sorguladığını hayal edemedim. Garson siparişlerimizi alıp gittiğinde müdürün verdiği dosyayı masanın üzerine bıraktım.

"Öncelikle Yusuf bey şunu söylemeliyim ki bu davanın içerisinde bir zamanlar bende vardım fakat biri sayesinde adım geçmemişti. Bu dosyadaki her simayı tanıyorum ama haklarındaki bilgilerim bir elin beş parmağı kadar sınırlıdır."

"İçinde miydiniz? Özel olmazsa nedenini sorabilir miyim?" sıkıntıyla gerildiğimde rahat olmam için kendimi uyardım.

"Bunu zamanı geldiğinde söylemem daha doğru olacaktır. İsterseniz başlayalım?"

"Tâbi nasıl isterseniz." deyip masaya koyduğum dosyayı açıp dikkatle inceledi. İlk sayfada direk suratsız Yiğit'in fotoğrafı çıkarken ona söylediğim son kelimeler halâ aklımdaydı.

"Bu adam çetenin elebaşı ki zaten siz biliyorsundur. Adam kaçırma, darp, uyuşturucu, hırsızlık, ruhsatsız silah kullanımı gibi bir çok seçenekli suçu var bu suçlarınım hepsinin cezasını çekti fakat son yaptığından kurtuldu bir avukat sayesinde." avukatın ismini anmaması için çok dua ettim. Onun ismini duyduğumda sakin kalabilir miydim?

"Korhan Mertan oğlu yani onların velihatı Yiğit Mertan'ın işlediği bir suça ortak olup ikisini de suçsuz çıkarmaya çalıştı. Yiğit Mertan birini öldürdü, babası Korhan Mertan öldürülen kişinin ailesini rehin alıp paralarını gasp etti. " sayfayı çevirdiği an daha önce hiç görmediğim genç bir adamın yüzüyle karşılaştım.


"Yiğit Mertan'ın öldürdüğü kişi. Ahmet Yılmaz, Yılmaz holdingin sahibi holding çocuğa miras kalıyor Yiğit bu çocuğun gücünü kıskanıp onu öldürüyor."

"Bir saniye bunların hepsi bir kıskançlık yüzünden mi?" omuz silkti.

"Müdüre göre öyle ama bana sorarsan olayın altında yatan başka bir sır var." Yiğit'i tanıdığım kadarıyla kıskançlık yüzünden birini öldürecek değildi ama belki de görmediğim başka bir yanı vardı.

"Ahmet Yılmaz'ın abisi kardeşinin ölümünü kaldıramayıp Mertanları bize bildirdiğinde Korhan, abi Selim'in ailesini rehin almıştı bununla da yetinmeyip tüm banka hesaplarına el konuldu."

"Bir dakila holding neden Selim'e değil de Ahmet'e kaldı? Sonuçta büyük olan Selim değil mi? "

"Aynı şeyi bizde sorguladık fakat abisi öyle olması gerekti deyip konuyu kapattı. Zaten Selim tehditlerden sonra şikayetini geri çekip ortadan kayboldu." bu ailede kesinlikle bir şeyler dönüyordu ama ne olduğunu tam algılayamamıştım. Dosyadaki sayfayı bir kere daha çevirdiğinde onun fotoğrafıyla karşılaştım.

"Ve son adamımız. Kendisi ilk önce bizimle iş birliği yapıp Mertan ailesini içeriye tıktı fakat ne olduğuysa bir yıl sonra ifade değiştirip Mertanların serbest kalmasını sağladı. Biz tehdit edildiğini düşünüyoruz ama sanırım avukatın bir yakının da canını yakmışta olabilirler. Bunlar sonu gelmeyen bir mafya çetesi hangi deliğe tıkarsan tık sonunda geri döner onun için Vicdan hanım işimiz cidden zor olacak."


Eve geldiğimde her şey aynıydı sessiz, boş ve soğuk. Sanki artık annemde bu evde değildi tek başıma hayat sürüyor gibiydim. Mutfak masasına oturup kendime bir bardak su doldururken bugünü düşünüyordum yeni işimde ilk görevimin geçmişten geliyor olması beni endişelendirmişti. Her şeyin bu kadar tesadüf olması normal miydi yoksa yine bilmediğim bir oyunun içinde miydim? Elim telefona gidip Cesur'un numarasının üzerine geldiğimde genzimde bir yanma oluştu. Onu neredeyse iki gündür görmüyordum ve itiraf etmem gerekiyorsa özlemiştim. Sanırım ailemden başkasını ilk defa özlemiştim. Numaramı gizliye alıp Cesur'un numarasını çevirdim. İlk birkaç dakika bekledikten sonra telefonu açtı.

"Söyle." böyle açması garibime gitmişti yoksa gizliye almamış mıydım? Sessizliğimi koruduğumda sinirlendi.

"Bana bak piç ya konuşursun ya seni bulmam saniyeler bile almaz." aptal gibi onun bir polis olduğunu beni eliyle koymuş gibi bulacağını unutmuştum.

"Konuşsana gavat. Dur yoksa sen zarfı gönderen misin kapat lan siktim belanı!" telefona kükremiş saniyeler içinde telefonu kapatmıştı. Ben onu sadece sesini duymayı isterken yemediğim hakaret ve küfür kalmamıştı. Bir zarftan bahsetmişti yoksa başı belada mıydı? Onun hakkında hiçbir şey bilmiyor olmak beni çileden çıkartıyordu. Mutfak masasından kalkıp odaya geçtiğim de diken üstünde Cesur'u bekliyordum. Acaba beni arayıp bu saçmalığın sebebini soracak mıydı yoksa umurunda bile olmayacak mıydım? Üzerimi değiştirip yatağıma girdiğimde amansız bir uykunun içerisine bıraktım kendimi.

Kapının kırılacak derecede şiddetli çalmasıyla yerimden zıplarken kalbim boğazımda atıyordu. Neler oluyordu? Çabucak yataktan çıkıp koridora koştuğumda anneminde aynı korkuyla yanıma geldiğini gördüm.

"Kızım ne oluyor?"

"Bilmiyorum ama arkamda kal." sanki ben kendimi çok koruyabilecekmişim gibi onu arkama çekmiştim. Kapı halâ şiddetle vurulurken derin bir nefes aldım.

"Kim o?"

"AÇ!"

Cesur'un bağrışıyla titrerken uyumadan önce yaptığım hatanın şimdi elime yüzüme bulaştığını gösteriyordu. Kapıyı açıp onun sinirli yüzünü gördüğüm de sakin olmaya çalıştım.

"Cesur evladım kötü bir haber yoktur inşallah." tabi ya annemi tamamen unutmuştum annemin yanında bana bir şey yapamazdı.

"Yok teyzeceğim sadece Vicdan'ı birkaç saatliğine kaçırmam gerekiyor."

"Ne?" ne olduğunu anlayamadan kendimi dünyam dönmüş bir şekilde bulduğumda Cesur'un omzundaydım.

"Dikkat edin oğlum!"

"A-anne ne diyorsun karşı çıkmayacak mısın?"

"Hayır Cesur ne yaptığını biliyordur." ve evin kapısını suratımıza daha doğrusu benim ters dönmüş suratıma kapattı. Cesur park ettiği arabasına ilerlerken oldukça keyifliydi.

"Şimdi n'apacaksın bakalım gizli numara?"


DEVAM EDECEK..

Sessiz CinayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin