[10]

4.1K 361 127
                                    


Hoseok'tan aldığım söz ile sabah bozulan moralim tekrar düzelmişti. Yoongi'nin neden beni yanlış yönlendirdiğini bilmiyordum ama eminim ki kendince haklı nedenleri vardı. Ona kızıp küsmek yerine açıklamasını dinleyecektim. Eh, eğer Hoseok'la karşılaşmamış olsaydım elbette şu an sinirden kendimi yiyor olurdum. Hoseok'a teşekkür borçluydu Bay Min. Ve tabi benim de. Yoongi'den gizli bir şekilde asla öğrenemezdim ok atmayı başka türlü.

Keyifli bir şekilde ellerimi ceplerime atmış, kaleye doğru yürümeye başladım. Ne kadar dalgın olduğumu hatırlamıyordum. Çünkü geniş avludaki kalabalığı fark etmeden içeri girmiş, duyduğum gürültü ile de koşarak geri çıkmıştım. Karşımda olabildiğince kalabalık bir asker grubu duruyordu. Asker grubu demek komik olurdu, tamam. Bu bir orduydu. Zırhlarının üzerinde bilmediğim bir klanın -ya da grubun- arması olan büyük bir ordu. Başta klanımızın işgal edildiğini sanıp panik yapmış olsam da orduyu gülümseyerek izleyen Yoongi'yi gördüğümde rahat bir nefes vermiştim. Herhalde düşmanını memnun bir halde izlemezdi Yoongi?

''E-Efendim.''

Sesimi duyduğunda yavaşça bana dönmüştü ve yanındaki birkaç askere selam verdikten sonra başıyla bizi yalnız bırakmalarını işaret etmişti. Adamlar gittiğinde ona biraz daha yaklaştım.

''Kim bunlar? Daha önce görmedim işaretlerini. Düşman değiller, değil mi?''

Buraya geldikten sonra arşivde bulunun doğudaki klanlarla ilgili her şeyi okumuştum. Eğer o kitaplarda olsaydı o arma, muhakkak hatırlardım.

Yoongi kıkırdadı.

''Düşmanımız olsalar burada olur muydum?''

''Doğru ama-''

Cümlemi bitirmemi beklemeden uzanıp alnıma ufak bir öpücük bıraktı. Büyük bir kalabalığın ortasındayken hem de. Yine de, tenime değen dudaklar rahatlamamı sağlamıştı. Bizi izleyen yabancı askerleri fark ettiğimde şaşkınlıkla gözlerim büyümüştü. Yoongi sesli bir kahkaha attı, ''Her seferinde ilk defa seni öpüyormuşum gibi davranıyorsun.''

''Hayır-''

''Bu sevimli.''

Beni her zaman gördüğümüz, tanıdığımız insanların yanında öpüyordu. Kim olduğu belirsiz bir kalabalığın önünde değil.

Bu sırada Yoongi elini belime atmıştı. Tekrar eski pozisyonuna dönerken dudaklarında hafif bir tebessüm vardı. Her kimse bu adamlar, burada oldukları için mutluydu Yoongi.

''Kim onlar?''

''Jung soyuna bağlı savaşçılar.''

Geriye çekilip yüzüne baktım şaka yapıp yapmadığını anlamak için. Yoongi hala aynı yüz ifadesiyle kalabalığa bakıyordu. Ciddiydi.

Jung? Hoseok'un klanının savaşçıları mıydı bunlar? Ama Jung da Kim soyu gibi Yoongi'nin klanı tarafından yok edilmişti. Yani en azından bildiklerim bunlardı. Kaçan birkaç kişi dışında hiç kimse olmamalıydı onlardan geriye kalan.

''Bu mümkün değil ama.''

''Neden olmasın?''

Kulağımın hemen yanında, fısıltı gibi çıkan sesle ufak bir çığlık atıp kendimi Yoongi'ye bıraktım. Yoongi kollarını bedenime sararken gülmeye devam ediyordu.

''Onu korkuttun.''

Gülüşlerinin arasında zar zor kaşlarını çatarak Hoseok'a döndü.

Revenge - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin