[22]

3.3K 290 120
                                    


Banyodan sonra bedenimin alt kısmında hissettiğim sızlama sayesinde Min Yoongi'nin değerli vaktinden biraz daha kazanmıştım. Beni kurulamış, giyinmeme yardım etmişti. Yoongi'nin benimle ilgilenirken yüzünde oluşan ifade fazla sevimli ve yumuşaktı. Elbette ki bu herkesin görebileceği bir şey değildi. Kendimi değerli hissetmekten alıkoyamıyordum bu yüzden.

"Sence bu fazla mı?"

Benim için üzerine reçel sürdüğü ekmek diliminden geriye kalan küçük parçayı ağzıma attığımda hızlıca Yoongi'den tarafa dönmüştüm. Çoktan giyinmişti ve elinde deri bir kemer tutuyordu, hani şu pantolon dışında bir yerlere takılanlardan. Bu tarz şeyler Yoongi'yi normalden çok daha çekici gösteriyordu ve bir toplantıya katılacaktı, asık suratlı büyücülerin-şamanların olduğu bir toplantıya.

"Bence takmana gereksiz olur." dedim omuz silkerek. "Yeterince havalı gözüküyorsun zaten."

Tepkime karşılık ufak bir kahkaha atmıştı yalnızca. Söylediğim şey onu eğlendirecek nitelikte bir şey miydi ki?

"Endişelenme, şamanların ilgisini çekecek biri değilim." dediğinde bu sefer gülen ben olmuştum. Herkesin ilgisini çekecek biri olduğunu gayet iyi biliyor olmalıydı? Buna şamanlar da dahildi tabi. Her zaman etkileyici bir havası olurdu Yoongi'nin. Kemeri rastgele bir yere bırakarak yanıma ilerlemiş ve beklediğim gibi, yanağıma ufak bir öpücük bırakmıştı. Sabah öpücüklerine pek alışık değildim ve yine de çok sevmiştim bunu.

"Geç kalma."


...

-Namjoon-

"Dur artık, başımı döndürdün."

Taehyung sesimi duyduğunda bir anlığına duraksasa da aldırış etmeden yürümeye devam etmişti. Saatlerdir odanın içinde volta atıyordu. Açıkçası bu bir yerden sonra insanın midesini bulandırıyordu. Ve ben biraz daha onu izlersem Min'lerin pahalı kilimlerinden birinin üzerine kusacaktım. Zevksiz desenlerle dokunmuş kilimin karşılığını ödeyecek kadar varlıklı biri değildim de üstelik.

"Çoktan kardeşinin ortalarda olmadığını öğrenmiş olmalı." diye mırıldandım yerimden doğrulurken. Yaklaşık bir saat sonra bir toplantı vardı. Bunu kaçıramazdım. Min klanının insanlarından daha sevimsiz kişileri görecektim o masada. Heyecan vericiydi.

"Eğer- Eğer haberi olsaydı beni yanına çağırırdı, değil mi?"

Taehyung ani bir hamleyle bana doğru dönerek önümü kestiğinde şaşırmıştım. Yoongi'den kaynaklanıyor olsa gerek, Taehyung'u çok sık endişeli görmezdim. Tıpkı lideri gibi o da savaş meydanlarında tüm soğukkanlılığıyla kılıcını sallamıştı düşmanlarına karşı. Ama şimdi sevgilisi kaybolduğu için kafayı yemek üzereydi. Hem nereye gitmiş olabilirdi ki Jungkook? Doğudan batıya, kuzeyden güneye dek herkes onun kim olduğunu biliyordu. Kendisi gitmek istemediği sürece de kimse bir yere götüremezdi onu. Henüz bu denli cesaretli birinin varlığından haberdar değildim çünkü.

İç çekerek ellerimi Taehyung'un omuzlarına yerleştirdiğimde ancak bakışları yüzümü bulmuştu. Gözlerinin içinde bile korkusunu kolaylıkla görebiliyordunuz.

Taehyung'la Jungkook'un ilişki dışarıdan gözlemlediğim kadardı benim için. Taehyung'un neler hissettiğini bilmiyordum ve Jungkook'un Taehyung'a olan hislerini de bilmeyen yoktu. Uzun bir süre beklemişti karşılık alabilmek için. Klasik aşk masalları gibi o da sevdiği kişiye kavuşmuştu nihayetinde. Ama artık masallarının mutlu sonla bittiğinden emin değildim.

"Sakin olmak zorundasın." dediğimde sesimin olabildiğince sert çıkmasına özen göstermiştim. İnsan ilişkilerinde ve konuşmalarda iyi sayılmazdım. Biriyle konuşmam gerekirse- konuşmazdım. Ama şimdi bir şeyler söylemek zorundaydım. Çünkü biz Jungkook'u bulmadan diğerleri kaybolduğunu öğrenirse Taehyung kadar ben de suçlu durumuna düşecektim. Neden Taehyung'a yardım etmeyi seçmiştim ki zaten? Beni uzaktan yakından ilgilendirmeyen bir konuydu bu.

Revenge - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin