''Sence planı ne?''''Bilmiyorum.'' diye mırıldandı Hoseok.
Askerlerin Yoongi'ye ziyaretçileri olduğunu söylediğinde güneş doğmamıştı bile daha. Ben de o gittikten sonra uyuyamamış, Taehyung'un odasına gidip onu uyandırmaya karar vermiştim. Ama şaşırtıcı bir şekilde onu Hoseok'un kollarının arasında bulmuştum. Jungkook görseydi kıskançlıktan ölebilirdi. Ve neyseki burada değildi.
Şimdiyse birlikte geniş avluda dolaşıyorduk. Ön taraf yabancı askerlerle doluydu. Kimin, neden bu kadar askerle buraya geldiğini bilmiyordum. Ne kadar merak etsem de Yoongi anlatana kadar da bir şey öğrenemeyecektim.
''Peki gelenlerin kim olduğunu biliyor musun?''
''Doğudan olmalı. Orası hariç tüm yerleri gezdim. Ve daha önce öyle bir arma görmedim.''
''Doğudan da olsa bilmen gerekmez mi?''
''Bahsettiğim doğu bizim bölgemizin dışında, yasak bölgede bir yer.''
Yasak bölge? Girilmesi yasak bir orman vardı ama yasak bir bölge olduğunu bilmiyordum. Hem haritada olmayan bir yer var mıydı ki?
''Gelenler tehlikeli mi?''
''Yoongi'nin onlara nasıl davrandığına göre değişir bu.'' dedi gülerek.
''Biliyorsun, en sakin insanı bile çileden çıkartabiliyor.''
Biliyordum. Bazen o kadar sinir bozucu oluyordu ki anlaşma için oturulan masadan düşman olarak ayrılabiliyordu müttefikleriyle.
''Fazla kendini beğenmiş.''
''Kesinlikle!''
Ona hak vermem ikimizi de güldürdü. Yoongi'yi tanıyordum ve Hoseok da Yoongi'yi tanıyordu. Yalan söylememiz için hiçbir nedenimiz yoktu.
''Madem böyle bir yer vardı, neden bunca zaman ortaya çıkmadılar? Bir sene öncesine kadar büyük bir savaş çıkacaktı neredeyse.''
''Jimin.'' dedi Hoseok cilveli bir ses tonuyla kolunu omzuma atmadan önce.
''Burası onların dünyası değil. Hepimiz ölecek olsak da umurlarında olmaz.''
O zaman neden şimdi buradaydılar?
''Ama-''
''Bu kadar saf olma. Doğudaki hiçbir klan çıkarı olmayan bir savaşa girmez. Haritada bile adı olmayan klanlar neden bizim için savaşsın?''
Sanırım haklıydı.
Birlikte küçük çocuklara eğitim veren Jinhwan'ın yanına yürüdük. Min klanında çocuklar beş yaşında başlıyordu savaşmayı öğrenmeye. Kız ve erkek olması fark etmiyordu tabi savaşçı olmaları için de. Minik bedenlerinin bu kadar ağır bir çalışmaya nasıl dayandığını başta yadırgamıştım ama onlar kendi klanımdakiler gibi değillerdi. Güçlü ve sağlam bedenlere sahiptiler. Dirençliydiler ve çabuk hasta olmuyorlardı. Sanki savaşçı olmak için doğmuşlardı.
''Bay Min.''
Jinhwan beni gördüğünde çocuklar da durmuş, bize selam vermişlerdi.
''Size katılabilir miyiz?'' dedi Hoseok, sanki Jinhwan'ın hayır deme şansı varmış gibi.
Hoseok'la çitlere yaslandığımızda kaldıkları yerden devam etmişlerdi çalışmaya.
Hepsi beş altı yaşlarında olmasına rağmen fazla uslu ve dikkatli gözüküyorlardı. Herhalde onların yaşında ağlayıp duruyordum ben.