[14]

4.1K 319 134
                                    


''Sence ne konuşacaklar?'' dedim Taehyung, Yoongi ve Jungkook'un arkasından öldürücü bakışlar atarken. Eğer bakışlarını Yoongi fark etseydi büyük ihtimalle ölen kendisi olurdu gerçi.

''Jungkook'u uyaracaktır büyük ihtimalle.''

Taehyung iç çekip başını salladığında ben de biraz olsa üzerimdeki gerginlikten kurtulmaya çalışıyordum. Benim açımdan Jungkook uyarılacak bir şey yapmamıştı. Her ne kadar neden Jung savaşçılarına bu kadar karşı çıktığını anlamamış olsam da kimse nedensizce liderine ve abisini karşısına almazdı, değil mi? Ve liderin kardeşi olarak bir şeylere itiraz edebilme hakkı olabilmeliydi en azından.

''Umarım onu çok yormaz.''

Birlikte binanın diğer ucundaki merdivenlere doğru yürümeye başladık. Kalenin zemin katından üst kata çıkmak için iki merdiven bulunurdu. Biri tam giriş kapısının karşısında sağda ve solda bulunan büyük, gösterişli iki merdiven şeklindeydi. Diğeriyse kalenin arka tarafında bulunan sarmal bir merdivendi. Hizmetliler dışında kimse kullanmazdı orayı.

''Nereye gidiyoruz?'' demiştim yanımızdan geçen kucağında çamaşır sepeti olan hizmetçilere başımla selam verirken.

''Kütüphaneye.''

İyi de kütüphane o yönde değildi ki!

''Ama-''

''Baş hekime sormam gereken sorular var. Eğer mızırdanacaksan gelme.'' demişti dümdüz bir ses tonuyla.

O an alınmadığımı söyleyemezdim. Taehyung hiçbir zaman böyle davranmazdı bana. Üstelik mızırdanacağımı mı düşünüyordu? Ya da mızırdanan biri olduğumu?

Bir şey söylemek için ağzımı açtığımda, ''Gelmen senin için yararlı olur.'' demişti.

Bilmediğim çok şey vardı. Minhyuk için yola çıkan orduların durumunu, Jungkook'un nasıl yara aldığını ve yarasının durumunu, Jung savaşçılarının nasıl burada olduğunu bilmiyordum. Bu yüzden belki bir şeyler öğrenebilirim umuduyla sessizce Taehyung'u takip etmeye başlamıştım. Birkaç kez yaralı savaşçıların -bunlar daha çok rütbeli savaşçılardı- yatırıldığı odada bulunmuşluğum vardı. Ama hiç baş hekimin odasına gitmemiştim.

Baş hekimin Yoongi'ye benzeyen yüz şeklinden onun da bir Min olduğunu biliyordum. Ayrıca Yoongi ona saygı duyuyor ve söylediklerini önemsiyordu. Yine de uzun ve ince bedeni, uzun gri sakalları beni ürkütüyordu. Zorunda kalmadıkça yanında bulunmak istemezdim o adamın.

''Jimin.''

Taehyung bir odanın önüne geldiğimizde omuzlarımdan tutarak beni durdurmuştu.

''Biraz sert görün, olur mu?''

Ben ve sert görünmek mi? Şaka mı yapıyorsun?

''Buna ihityacımız var.''

''Ona karşı bir işe yaramaz ki.'' dedim umursamaz bir havırla.

Baş hekim bakışlarıyla bile bir canlıyı öldürebilirdi bence.

''Sen liderin eşisin. Yoongi'den sonra bu klandaki en önemli insansın, Jimin. Ben dahil hiç kimse emirlerine karşı gelemez.''

Söyledikleriyle birkaç kez yutkundum. Bunları daha önce de duymuştum ama hiçbir zaman gerçekli gelmemişti bana. Sonuçta, ben kendi klanımda bile önemsiz görülen biriydim.

''Konumunun ve değerinin farkında varmalısın artık. Büyük bir savaş yaklaşıyor. Yoongi her saniye yanında olamaz ve olmadığı zamanlarda,'' Göğsümdeki klan armasına elinin tersiyle vurduğunda eğer beni tutuyor olmasaydı metrelerce uzağa kaçabilirdim. ''karşındakilere kim olduğunu göstermen gerekecek. Beni anlıyorsun, değil mi?''

Revenge - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin