[25]

2.9K 263 159
                                    


-Jungkook-

Min Yoongi'nin yönettiği klan hakkında her bilgiye sahip olduğuna emindim. Min Yoongi'nin iyi bir lider olduğuna emindin. Klan sınırlarındaki en ufak bir hareketten bile haberdar olduğundan emindim. Ama şu an karşımda duran iri bir insanın rahatlıkla geçebileceği tünelden haberdar mıydı, işte bundan emin değildim.

"Neyin var? Bir şey mi oldu?" dedi Hana, durduğumu fark ettiğimde.

"Hiçbir şey." dedim.

Şaşkınlıktan ve içimi kaplamaya başlayan telaştan başka hiçbir şey olmadı.

Kaleye dönük gördüklerimi liderimle birlikte herkese söylemeli miydim yoksa tünelin sonunu mu görmeliydim, karar veremiyordum. Tünelin sonunun sınırların dışına çıkmadığını söylemişti Hana. Muhtemelen başıma ne geldiğini o da biliyor ve endişe etmemem için önceden tedbirini almaya çalışıyordu kendince.

"Ne duruyoruz öyleyse, gidelim?"

"Bekle biraz."

Tünelin içinde birkaç adım daha attıktan sonra etrafımızı saran taş oyuğa dokunmuştum. İnsan yapımıydı. Dokunmama gerek yoktu elbette bunu anlamak için. Niyetim yapıldığı malzemeyi öğrenmekti.

"Harita sınırlarının dışından değil bu." dedim taşa yumruk yaptığım elimle hafifçe vururken. "Ama Doğu'da da yapılmamış."

"Akıllı çocuk."

Hana'nın söylediğini görmezden gelerek incelemeye devam etmeye karar vermiştim. Kendisi onun buraya kimin/kimlerin getirdiğini söyleseydi işimiz çok daha kolay olabilirdi.

"Bence sonunu görmelisin."

Sesinin fazla istekli çıkmasından hoşlanmamıştım.

"Zaten görmedin mi?"

"Senin görmeni istiyorum ben."

Sinir bozucu kadın.

"Henüz değil." dedim. Güven verici gelmiyordu Hana bana. Ve olası bir düşman saldırısına karşı da kendimi koruyamazdım. Göğsüm kör bir bıçakla oyulup dururken savaşamazdım.

"Artık söylemelisin, Hana. Söylemek zorundasın."

"Hayır." Zemin yüzünden çamura bulanmış elbisesinin eteklerini sallayarak kendi etrafında döndüğünde ne yapmaya çalıştığını düşünmekten alıkoyamamıştım kendimi. "Çünkü bilmiyorum."

Bu da ne demekti?

"Şu ana kadar ne söylediysem yalandı. Buraya birkaç sadık hizmetçimle bir mektup yardımıyla geldim."

Yoongi'nin korkunç bakışlarına ve savaşçılarımızın sorgularına rağmen konuşmayan kadım neden şimdi, birdenbire bunları anlatıyordu? Yalan mı söylüyordu?

"Hana."

Ona doğru döndüğümde yüzündeki gülümseme kaybolmuştu. Yarama bakıyordu. Ağrıyı görmezden gelmeye çalışıyordum ama görüntüsü hakkında bir şey yapamazdım. Zırh ya da benzeri şeyler bedenim için çok ağırdı. Sonuçta Min Klanı'ndaki savaşçılar Doğu'nun em güçlü ve en iri savaşçılarıydılar. Ve ben artık o zırhı taşıyacak kadar güçlü değildim. Ve diğer kumaşlar da tenimi yakıyordu. Taehyung sayesinde saatler süren denemeler sonucunda tül kadar ince bir gömlek bulunmuş ve hızlıca üzerime geçirmiştim. Şu an üzerimde tülü kapatacak bir yelek olsa da Hana yaramı görmüştü.

"Ölüyorsun, değil mi?" dediğinde daha öncekinden daha farklı bi gülümseme belirmişti yüzünde. "Ve abini endişelendirmemek için güçlü durmaya çalışıyorsun."

Revenge - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin