''Eğer acımasız biri olsaydım aramıza giren herkesin kellesini alırdım.''Keyifsizce binaya doğru yürürken Yoongi yanımda söylenip duruyordu. Ve hiç de şakayla söylüyor gibi değildi söyledikleri.
Kıkırdayarak ''Eh, bu tartışılır.'' dediğimde kaşları daha da çatılmış, ''Ne demek istiyorsun?'' demişti.
''Ben acımasız biri miyim?''
Onunla alay ettiğimi düşünmesi ve benimle uğraşması gerekiyordu, ciddiye alıp daha da sinirlenmesi değil.
''Hayır, öyle olmadığını biliyorsun.''
''Ya sen? Sen biliyor musun?''
Cevap vermedim. Zaten bir anda buna neden alınmıştı, onu da bilmiyordum. Günlerdir ondan uzak kalmıştım. Yanımda, yatağımdaydı ama heykelden farksızdı varlığı benim. Şimdi yakınlaşmış olmamız, bu her ne kadar bölünmüş olsa da, onu da mutlu etmesi gerekiyordu.
''Siktir git, Yoongi.''
Elimi tutan elini ittirip adımlarımızı hızlandırdım. Arkamdan ofladığını duymuştum. Ve bu gözlerimin dolması için yeterliydi.
''Nereye gidiyorsun?''
Taehyung geniş salonun kapısında dikiliyordu. Merdivenlere doğru döndüğümde bağırmıştı arkamdan. O sırada Yoongi içeri girmiş ve Taehyung'a ''Bir çocukla evliyim.'' demişti.
Yoongi'nin söylenmeleri insanı bıktırıyor ve aldığı nefesten bile pişman olmasını sağlıyordu. En azından bu son bir senedir böyleydi. Ve şimdi öylesine söylediğim bir şey yüzünden aptalca bir duruma düşmüştük.
''Bunu zaten bilmiyor muydun?'' dedi Taehyung gülerek. Sanırım yine birbirimizle uğraştığımızı düşünüyordu.
''İkimizin de bildiği ama görmezden geldiği şeyler varmış demek ki.''
Yoongi salona girdiğinde pes edip merdivene oturdum. Ellerimi gözlerime bastırıp ağlamaya başladığımda Taehyung yanıma gelip elini omzuma koymuştu.
Bir süre ikimiz de öyle kaldık. Bir asker gelip salona çağırıldığımızı söylemeseydi eğer öyle kalmaya da devam ederdim.
''Yüzünü yıkamak ister misin?''
Hayır anlamında başımı salladım. Babam ya da Hana burada olsaydı bu halde misafirlerin önüne çıkmama izin vermezlerdi. Soylu birinin, üstelik bu soylu biri liderin oğluyla, ağlaması kesinlikle küçük düşürücü bir şeydi. Sanki duygusuz insanlarmışız, değilsek de öyle olmak zorundaymışız gibi.
Yüzümü koluma silip Taehyung'un arkadaşından salona girdim.
''Jimin-ah!''
Tanıdık neşe dolu sesi duyduğumda önce şaşırmış, sonra da gülmeye başlamıştım.
Hoseok yerinden kalkıp ayaklarımı yerden kesen bir sarılma bahşetti bana.
''Görüşmeyeli daha da küçülmüşsün, ufaklık.'' dedi kahkahalarını arasında.
Taehyung başıyla Yoongi'yi göstererek ''Ayrılsanız iyi olacak.'' dediğinde Hoseok gönülsüzce ayrılmıştı benden. Yoongi'nin kıskançlığını unutmamıştı anlaşılan.