"Ciddi misiniz?"diye sordum hayrete düşmüş bir şekilde.
"Evet neden bu kadar şaşırdın ki?"dedi Taehyung.
"Hiç intihar etmek isteyen birine benzemiyor"dedim sesimi duymaması için biraz alçaltarak.
"Burda öyle..."dedi Tae belli belirsiz.
"Burda öyle?"diye devam ettirdi Jungkook.
"Ha? Ne?"diyerek başını Jungkook'a kaldırdı Taehyung.
"Bişey yok"dedi Jungkook.
"Eeeeee diğerleri nasıllar?"diye sordu Jungkook.
"Onlar da iyi. Hiçbir sorun yok"dedim ve boğazımı temizledim hafifçe öksürerek.
"Asıl konuya geçsek mi?"dedim Taehyung'a bakarken.
Aniden gerildiğini fark ettim.Elini biraz havaya kaldırdı ve başka bir yere baktı, "Geçelim..."dedi.
"Şey...nasıl başlasam ki?"dedim.
"Asıl konu mu?"diye sordu Jungkook.
"Taehyung'un vicdan azabı çekmesi bugünkü konumuz"dedim.
"Vicdan azabı?"dedi.
"Ya şey Jenn-"diyecekken Tae susturdum "Sus ben anlatırım. Öhğöm! Taehyung bungee jumping yaparken Jennie ile birlikte atlamadığı için ve Jennie tek başına atlamak zorunda kalıp havada bayıldığı için Taehyung vicdan azabı çekiyor"dedim tane tane.
"Hyung benim niye haberim yok?"dedi Jungkook.
"İlk o sordu o yüzden"
"İyi..."
Taehyung
▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪Hemen yanımdan iki el kahvaltı için malzemeleri masaya bıraktı.
Kısa süreliğine başımı kaldırıp yüzüne baktım.Gülümsüyordu. Sanki ölmek isteyen kız o değilmiş gibi.
Birkaç kere masaya gidip geldikten sonra yarım bıraktığımız konuşmamıza döndük."Bir daha demiyeceğim kendini üzme diye!"diyerek kızdı bana Lisa.
Yerimde kaykıldım, "Offf sıkıldım ben!"dedim bir zaman sonra."Kalkalım isterseniz?"dedi Jungkook.
"Olabilir şunları bitirelim öyle"dedim ve ağzıma birkaç şey daha atıp çikolatalı sütümü yudumladım.On dakika sonra tuvalete gitmek için masadan kalktım. Tuvalet kasanın ilerisindeydi.
Kasanın yanından geçerken bana bakmakta olan garson kıza bakışlarımla benimle gel dedim.
Hayır tabiki tuvalete çağırmıyordum.Arada konuşacaktık. Ne konuşacağımı ben de bilmiyorum aslında ama onunla konuşma ihtiyacı hissettim.
Neden bilmiyorum, belki onu rüyamda gördüğüm için belkide...
Üzerimde kötü etkiler bıraktığı için.İlk baş ne olduğunu anlamasa da arkamda duyduğum ayak sesleri geldiğini işaret ediyordu.
"Birşey mi rica edecektiniz efendim?"dedi gülümseyerek. Yüzünü inceledim.
Son gördüğümden farklı olarak yanağında kulağına yakın bir kısmında, belirgin olan bir çizik vardı.
Ve biraz daha boş bakıyordu sanki. Ama ona çilleri acayip yakışıyordu. Çok güzeldi...
Onu incelediğimi fark ettiğinde gülümsemesinin yerini asık bir surat aldı.
Bana bir adım yaklaştı.
"Bana bak!"dedi sertçe sanki az önce gülümseyen kız o değilmiş gibi.
"Ne istiyorsun?!"dedi.
Hiçbirşey demiyor ona bakıyordum.
"Beni neden buraya çağırdın?!"
"Ünlüsün diye her istediğini
yapabileceğini mi sanıyorsun?!"diye bağırırken elimle sus işareti yaptım."Şşt! Sessiz ol!"
Sustu
"Ne söyleyeceksen söyle!"
"Yapmamışsın..."
Yüz ifadesi değişti
"Neyi?"dediyse de benim neyi kast ettiğimi gayet iyi biliyordu.
"İki üç gündür yoktum. Kendini öldürmen gerekirdi... Ama yapmamışsın..."dedim yine de.
Gözlerinden geçen bir parıltı gördüm.
"Evet yapmadım."
"Ve bundan sana ne..."
"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum"
"Sen ünlüsün. Git işine gücüne!"
Bütün bunları dedikten sonra arkasına dönüp gitmeye yeltendi ama onu bileğinden tutup durdurdum.Şuan bileğini sıkıyordum. Acıttığımdam emindim, yüz ifadesi acıldığını belli etse de bırakmamı söylemiyordu.
"Neden bırak demiyorsun?Hı?"dedim gözlerine bakarken.
"Canını yakmam hoşuna mı gidiyor?"
Gözleri sayıklarcasına bana bakıyordu. Ama ben burda birşeyden emin olmak için bazı şeyleri anlamaya çalışıyordum.Bileğini biraz daha sıktım. Canını yaktığım için içim yanıyordu.
"Bırak desene!"dedim sesimi biraz yükselterek.
"Can alıcı nokta burasıydı değil mi?"dedim.
Başını önüne eğerken sağ gözünden bir damla yaş aktığını gördüm.
Bileğini sıkan elimi gevşettim.
Sıktığım yere baktığımda neredeyse morarmış olduğunu gördüm.Zaten incecik minnacık bir bileği vardı ve ben, onun canını yakmıştım.
Kendime kızdımBaşı hâlâ öne eğikti. Sıkmayı bıraktığım hâlde bana bakmamıştı.
Elimde nazikçe tuttuğum bileğin üzerinde baş parmağımı gezdirdim."Özür dilerim. Ama hâlâ ölmek isteyip istemediğinden emin olmak zorundaydım. Seni hayata bağlamak istiyorum"
Kafasını kaldırıp gözlerime baktı.
"Neden ben?"dedi."Nedenini sorma"
Başını tekrar önüne eğip birkaç damla gözyaşı daha döktü.Bileğini elimden kurtarıp işine geri dönmek için geri gitti.
O gittikten sonra tuvalete girdim ve yüzümü bir iki kere suyla yıkadım.
Son zamanlar da tuhaf şeyler hissediyordum.Jennie'ye karşı bir ilgi uyanmaya başlamıştı içimde ama bu kız için de farklı şeyler oluşmaya başlıyordu. Neden bu ikisini karşılaştırdım bilmiyorum.
Neden Jennie ve bu kız?..
Mesela Lisa var onunla yakın olma yolundayız arkadaş olarak. Ondan da etkilenebilirdim ama atarlı ve sinirli hareketleriyle Jennie beni cezbediyordu.
Kendimi her an onun yanında olmak zorundaymışım gibi hissetmeye başlamıştım. Ortalıkta görünmediği zaman gözlerim istemsizce onu arıyordu.
Onun karşısında eriyip gidiyordum resmen.
Ölmek isteyen kıza gelince, ona acıyor da olabilirim. Sonuçta iki kişiden aynı anda nasıl hoşlanabilirim. Ölmek isteyen kızı kız kardeşim gibi görüyor olabilirdim.
Acaba ona seni hayata bağlamak istiyorum demekle hata mı yaptım? Belki de onu rüyamda yardım et Taehyung derken gördüğüm için böyle düşünmüş olabilirim. Bir sonuca varmam gerekiyor...
Kafam yerinde değil!
Hışımla tuvaletten çıktım.
Bizimkilerin olduğu masaya baktım. Koyu bir sohbetin içindeydiler. Masadan telefonumu alıp kafenin çıkışına doğru yürüdüm.
"Hey nereye gidiyorsun Taehyung?"diye seslendiler arkamdan.
"Takılın siz bir işim çıktı"dedim kısaca ve kafeden çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF |Kim Taehyung|
Fiksi PenggemarIyi insan olmayın. Bu hayatta iyi insan olmayın. Iyiler kaybediyor. Size bu tecrübemi kısaca anlatayım; Ben Kim Taehyung. Kişiliğimle ilgili sadece yardımsever biri olduğumu söyleyebilirim. Çok çok önceden bir kızla karşılaşmıştım. Tamamıyla plansı...