Eve geldiğimde yorgundum. Odama doğru yürüdüm ve kıyafetlerimi çıkarmadan yatağıma yığıldım.
"Ablaa geldin mii?"
Yağmur'un sorusunun mallığı karşısında bende malca cevap verdim.
"Gelmedim Yağmur.Eve canlı yayın yapıyorum."
Gülmemesi gerekiyordu ama güldü. Bende yerimden kalktım. Sandığınızın aksine ayıcıklı pijamalarımı giymedim. Çünkü öyle bir pijamam yok, olmadı. Beyaz şortumun üzerine pembe atletimi de giymedim. Eğer giyersem bir yerlerim donar. En mantıklısını yapıp siyah bir eşofman altı giydim. Üzerime de Starwars tişörtümü geçirdim. Rahatıma baya düşkün bir insanım.
Ödevlerime bakmam gerekiyordu. Fizikten sağlam ödevim vardı. Masamın başına oturdum ve inek yanımı ortaya çıkararak iki buçuk saat fizik çalıştım. Kalktığımda başım ağrıyordu. Yağmur'un yanına gittim. Bilgisayardan dizi izliyordu. Cadıya bakın siz, ben orda fizikle boğuşurken o dizi izliyordu. Dizi dediğime bakmayın, daha The Walking Dead seyredecek kadar büyümedi. Simpson izliyordur diye ekrana baktığımda- oha! Kızım Game Of Thrones senin neyine?! Olmadık şeyler var orda.
"Yağmuuuoorr sen ne izliyosuun bakayıım?"
İstediğimde böyle konuşabiliyorum evet.
"Game Of Thrones abla."
Bak, bak. Birde cevap veriyor. Gel de sinir olma.
"Yağmuur, benim tepemin tasını attırma. Neler var orda ya, izlemeni istemiyorum. Simpson izle sen bakayım hadi."
"Yiaa abla yiaa" tarzı bişeyler homurdanıp bilgisayarı kapattı. Aferin! Yola gel böyle.
Odama gittim ve telefonuma baktım. Mesaj yok, arama yok, bildirim yok. Yalnızlık bu abi. Bende kulaklığımı aldım ve telefonuma taktım. Klasik olarak sevdiğim şarkılardan başlayıp, neden indirdiğimi hala bilmediğim saçmalıklara doğru dinledim. Sonra yine canım sıkıldı benim diye düşünürken annem yemeğe çağırdı. Kalktım ve mutfağa ilerledim.
Masaya oturduğumda önümdeki tabağa baktım. Bamya. Yemek seçmeyen, çoğu şeyi yiyen bir insan olarak bile bamyadan nefret ederim. Bir kere yapısı midemi bulandırıyor. Sümüksü. Biliyorum o da bir nimet böyle konuşmamam lazım ama ne diyeyim, sevmiyorum işte. Anneme yalvarırcasına baktım. O da benim bamyamdan iki kaşık alıp kendininkine koydu. Yerim ya. Bu kadarcık bamyaya dayanabilirdim.
Yemek bittiğinde odama gittim. Bugün baya ders çalışmıştım. Duş almalı mıyım acaba diye düşünürken uykum baskın geldi ve yorganımın içine girdim. Erken olmasına rağmen herhalde yorgunluktan hemen uyudum.
Gece Yağmur'un dürtmesi ile uyandım. Başımda dikilmiş ne yapıyordu bu? Bir anda kötü bir şey olduysa gelmiştir diye panikledim.
"Yağmur! Bir şey mi oldu yoksa?" diye hızlı hızlı fısıldadım.
"Hayır abla. Salona gel, sana bir şey anlatmam lazım."
"Ne?! Bu saatte mi? Evde yalnız kaldığımız zamanlarda da anlatabilirdin! Okulum var ya benim!"
En azından bağırmadan karşılık verebilmiştim. Yağmur cevap vermeyince gerçekten bağırmaya çalıştım fakat salonu görünce bağırmaktan vazgeçtim. Ağzımı sonuna kadar açtım ve- çığlık attım.
Not: Yazdığım hikayede, olaylar biraz yavaş ilerliyor. Eğer size gerçekten yavaş geliyorsa ve bundan rahatsız olduysanız, lütfen belirtin. Oldu da hoşunuza gittiyse, yine belirtin :) Simdi konumuza gelelim.
Evet.Çoğu arkadaşımın bildiği gibi, telefonuma üç gündür ulaşamadım. Bugün elime aldım ve harıl harıl yazdım. Biraz ekşınlı oldu çünkü hikayeye değişiklik katmak gerekiyordu. En meraklı yerde bıraktığım için özür dilerim :) Keyifli okumalar :p Beğendiyseniz oyları unutmayın! :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklı
Teen FictionFarklı bir çocuk. Farklı bir kız. Farklı bir dünya. "Hikayemiz sıradan başladı, hatta biraz klişe. Birbirimize aşığız, mutluyuz. Ama çoğunluğun iyiliği için, her şeyi değiştirmeliyim. Bu mutluluğun devam etmesi için. Beni affet. Seni seviyorum." Ka...