Sabah kalkarken kendimde bir değişiklik hissettim. Normal okula gidiyordum fakat okula gitmek İSTİYORDUM. Bunun Baran'la ilgisi olabilir miydi?
Hemen giyindim ve mutfağa ilerlerken servisin kornasını duydum.
"Deriin! Kızım servisin gelmiş kahvaltı edemezsin şimdi."
"Tamam anne." dedim ve hızla ayakkabılarımı giyip, servise koştum.
Okula geldiğimde etrafıma şöyle bir bakıp yürümeye başladım. Yolum Ada ve Özgür tarafından kesildi.
"Bebeğimm çok uzak kaldık amaa." Bir gün Ada. Sadece bir gün görüşemedik.
"Bu hasta çocuğu düşünen yok mu?" deyip dudak büktü Özgür. Kaşlarını da kaldırdı ve acıların çocuğu bakışıyla bana baktı.
"Bende seni özledim Ada. Geçmiş olsun dedim ya Özgür. Yavru köpek bakışını da beceremiyorsun."
Yüzü sırıtmaya dönüştü. "Bize ne anlatacaktın sen?"
Ada kaşlarını çattı. "Bize bir şey mi anlatacaksın?"
Onların bu şaşkınlıklarına gülerek saatime baktım. Servis erken gelmişti galiba.Derse yirmi dakikadan fazla vardı.
"Bir yere oturalım da anlatayım." Boş bir bank bulup oturduk. Bende başımdan geçenleri bir bir anlattım. Doruk gerizekalısından, Baran yakışıklısına kadar. (çapkın gülüş)
Anlatmayı bitirdiğimde Ada küçük bir çığlık attı. "Ben yokken neler olmuş böyle? "
"Her şey bir anda olup bitti, ben bile anlamadım."
"Baran Doruk'u yeteri kadar dövdü mü? Acayip sinirlendim ona."
"En son baktığımda gözünü açamıyordu Özgür. Kendine hakim ol lütfen. "
"Peki tamam. Okula geldi mi bugün?"
"Bilmem. Büyük ihtimalle yoktur. O morluklarla okula gelmek istemez insan."
Özgür gülerken çaprazdaki banktan ona seslendiler. Özgür de kalkıp onların yanına gider gitmez Ada koluma yapıştı. Geç bile kalmıştı hani.
"Deriin, çocuk nasıl birii?"
Aklıma gelen ilk kelimeyi söyledim."Farklı."
"Nasıl yani? Açıklayıcı konuş."
"İlk defa diğerlerinden farklı hissediyorum yani. Hem ne yalan söyleyeyim, çocuk taş."
Ada'nın ağzı kulaklarına vardı."Ne zaman tanıştırabilirsin bizi?"
Sırıttım. "Bilmem."
Özgür yanımıza geri geldiğinde, ben Ada'ya Baran'ın ayrıntılarını veriyordum.
"Kızlar zil çalmadı daha dimi?" Başımızı olumsuz anlamda sallayınca yanımıza oturdu. Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken sözü kesildi.
"Hey, Derin."
Başımı döndürdüğümde onu gördüm. Çocuk heryerde karşıma çıkıyordu. Tamam, böyle bir çocuğun sürekli karşıma çıkması mükemmeldi ama-of aması maması yok, şanslı bir insandım. Gerçeğe döndüm. Bankın benim tarafımda olan kısmına eğilmişti ve saçları her zamankinden daha güzeldi. Ada'nın beni dürtmesiyle gerçekten gerçek hayata döndüm.
"Ee, şey, nasılsın?" Tekrar kız odunluğumu göstermiştim. Aptalım ben.
"İyiyim, beni arkadaşlarınla tanıştırabilir misin?"
"Ta-tabi." dedim ve onları tanıştırdım. Ne? Baran'ın gözü Ada'da fazla takılı kalmıştı sanki. Tekrar bana döndüğünde bu duygudan silkindim ama yinede...
Zil çaldığında Ada'ya hemen el salladım ve sınıfa yürümeye başladım. Baran'ın yanımdan yürüdüğünü gördüm ve bundan cesaret alarak hızlandım. Tam sağ tarafıma bakıyordum ki Baran'ın yanımda olmadığını anladım.
Tamam. Çocuk sürekli yanımda olmayacaktı. Sınıfa girdim. Sırama dikkatle oturdum. Biyoloji kitaplarımı çıkardım. Kapıya bakıyordum. Sonunda beyfendi içeri girdi. Bana bakmadan, önüne bakarak yürüyüp yanıma oturdu.
Ada baya güzel bir kızdı. Baran da benim sevgilim falan değildi. Ne yaparsa yapsın o zaman- iç cadısı, bir sen eksiktin zaten. Ama çok sinirime dokunmuştu. Gerçi ortada pek bir şey yoktu.
"Derin? Ada nasıl biridir?"
OHA! Hışımla ona döndüm. Çok, çok üzülmüştüm. Neden umutlanmıştım ki ben? Gözlerimden birer damla yaş süzülürken ayağa kalktım ve öğretmen zili çalarken sınıftan koşarak çıktım. Nereye? Sadece uzaklaşmak istiyordum. Bu aralar baya kaçıyordum.
Okulun bahçesine geldiğimde gözde bankıma yığıldım. Dirseklerimi dizlerime dayadım ve başımı ellerimin arasına aldım. Bu depresyonik duruş, beni çok rahatlatıyordu. Tuhaf olarak, ağlamıyordum. Sadece kırılmıştım.
Ayak sesleri duydum. Başımı azıcık kaldırınca Baran olduğunu gördüm. Yanıma oturdu ve başımı şakaklarımdan nazikçe tutarak kaldırdı. Yüzüne biraz yaklaştırdı.
"Sürekli benden kaçıyorsun! Benden kaçmanı yasaklıyorum. Oturup adam gibi konuşabiliriz. Ama yeter ki benden kaçma." dedi ve alnımı acayip hafif öptü. Öpmedi aslında. Dudaklarını bir saniyeliğine değdirdi.
Cevap vermedim. "Sorun ne Derin? Ben neyi yanlış yapıyorum?"
Tekrar cevap vermedim. "Eh, madem öyle asıl soruma cevap ver. Ada nasıl biri?"
Sesim biraz çatlasada sordum."Niye soruyorsun?"
Umursamaz bir tonda cevap verdi. "Abim Ada'yı merak ediyor. Ada'nın evinin yakınına taşındık. Ordan görmüş. Ee senin sorunun ne Derin?"
NE? Yoksa, yoksa, Ada'nın istediği çocuk, Kerem, Baran'ın abisi miydi?
"Benim bir sorunum yok, moralim bozuk biraz. Şey, senin abinin adı Kerem mi?"
"Evet, ne olmuş?"
"Eh, Ada'da Kerem'i merak ediyor da ondan."
Öyle bir şaşkınlıkla bana baktı ki, her şeyi unutup gülmeye başladım. Oda gülmeye başladı ve gülerek ayağa kalkıp sınıfa doğru yürüdük.
Girişteki büyük panoya büyük bir afiş asmışlardı. Duraksayıp okumaya başladık.
""Biliyoruz, çok sıkıldınız, okul sizi yordu, dinlenmek istiyorsunuz. Dinlenirken de eğlenmek sizin hakkınız.
Uludağ'da serin bir tatile ne dersiniz?Kızılcık Kampında, açık büfe kahvaltı, mangal keyfi, orman yürüyüşü, canlı müzik, isteyenlere zirvede kayak keyfi bulunmaktadır. İki kişilik şirin odalarda, istediğiniz arkadaşınızla kalabilirsiniz!
Üç günlük kamp fiyatı 200 TL.
İyi eğlenceler! ""Tamam, çok güzeldi. Baran'a döndüm. O çoktan bana bakıyordu.
"Özgür'le aynı odayı paylaşabilir miyim?"
Sırıttım. "Bana değil, ona sormalısın."
"Tamam." dedi ve sınıfa yürümeye başladık.
Baran'ın Ada'ya bakması sizi çok sinir etti biliyorum. Ama bakmamış çocuk. Boşuna günahını aldınız :D Bir dahaki bölümde olması gerekenler olacak :)
Oylar yorumlar lütfen!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklı
Teen FictionFarklı bir çocuk. Farklı bir kız. Farklı bir dünya. "Hikayemiz sıradan başladı, hatta biraz klişe. Birbirimize aşığız, mutluyuz. Ama çoğunluğun iyiliği için, her şeyi değiştirmeliyim. Bu mutluluğun devam etmesi için. Beni affet. Seni seviyorum." Ka...