Kızılcık Kampı-13

1K 41 1
                                    

Oh be! Bavullar ve çantalar bagaja yerleştirilmişti, yoklama yapılmıştı, herkes yerine oturabilmişti, sessizlik sağlanabilmişti. Ada'ya şöyle bir bakış atıp başımı cama dayadım. Ön koltuktaki şahıs da başını cama dayadı. Sonra arkaya döndürdü. Ve o minik aralıktan bana bakıp sırıttı. Bu şahıs Baran'dı tabii ki.

Kulaklığımı takıp arkaya yaslandım. Uyuyabilirsem ne iyi olurdu! Yolculukta konuşmayı ve bakınmayı sevmediğimi Ada biliyordu. Midemin bulanmasını istemezdim. Otobüse kusmamı kimse istemezdi. Gözlerimi kapadım. Lütfen uyuyayım. Lütfen uyuyayım.

*

Bacaklarımın ve kollarımın acısını artık hissetmiyordum. Bundan önce hiç ağaca tırmanmadığım halde nasıl en tepeye çıkabilmiştim? Herhalde aşağıdaki ağzı köpüklü köpeğin yüzündendi.

Ağacım tırmanmaya elverişliydi fakat Baran kendikine tırmanamıyordu. Köpek onu fark etti. Önce yavaşça yaklaştı. Baran bağırınca son hızla öne atıldı. Baran dengesini kaybedip yere düşünce köpeğin jilet gibi dişlerini gördüm.

"Hayır! " Birinin acı bir çığlık attığını duydum. Bunun bana ait olduğunu anlamam zaman aldı.

Köpeğe bir şey oldu ve kaçtı. Baran yerde yatıyordu. Ağaçtan aşağı atladım. Yüksekliği hesaplayamadığım için sırt üstü yere düştüm. Bir an nefes alamadım. Ciğerlerim patlamıştı sanki. Fakat benden daha kötü durumdaki Baran'ı hatırladım ve sürünerek onun yanına gittim.

Sağ boşluğu. Koyu kırmızı bir leke, beyaz tişörtünde çok belli oluyordu. Yırtılan yere bakamıyordum. Gözlerine bakabilirdim. Hayır, bakabileceğimi sandım. Yapamadım. O güzelim mavi gözlerindeki acıyı görmeye dayanamadım.

Elini bana uzattı. Kurumuş kanlı ve çamurlu elini. O kadar korkunçtu ki. Elini dudaklarıma bastırıp sıkıca tuttum. Saçlarına eğildim. Onları son kez okşadım. Son kez alnından öptüm. Son kez. Son kez ona bir şey söyledim ama kendim de anlamamıştım. Gözyaşlarım yanaklarına düşerken kolumun çok acıdığını fark ettim. Farklı bir acıydı. Bacaklarım da acıyordu ama kolumdaki başkaydı. O tarafa doğru döndüğümde Ada'yı gördüm. Kolumu sıkıyordu.

Bir dakika.Ada'nın sadece başının yanımda olması. Baran'ın elimden kayıp gidiyor oluşu. Bacaklarımın ağrısının aslında  olmaması. Yoksa, yoksa sadece?

"Derin! Derin kendine gel!"

"Derin! Lütfen uyan."

Gözlerimi açtığımda önce üzerime eğilen insanları gördüm. Bulanıktılar. Tişörtüm üzerime yapışmıştı, ıslatılmıştı sanırım. Herkesin sesi birbirine karışıyordu, kaç kişi başımdaydı?

Etrafıma bir baktım ve gözlerimi Baran'a diktim. Sadece bir kabustu. Kabus. Yaşıyor. Orada. Bu kabusu hiç tanımadığım bir insan üzerine görsem bile ağlayabilecek bir insandım. Şu an ki durum, berbattı.

Görüntü netleşti. Sanırım biri gözlerimi ve yüzümü siliyordu. Duyduğum sesleri ayırt etmeye başladım.

"Uyandı!"

"Bebeğim, beni öyle korkuttun ki!"

Üzerime eğilenler sadece yakın arkadaşlarımdı. Ada, Özgür ve Baran.

Üzerimin ıslatılmadığını fark ettim. Terden dolayı yapışmıştı.

"Ada." diyebildim ve bana sarıldı. Ardından tam istediğim şeyi, bir şişe suyu bana uzattı.

Kana kana içtim ve sesime anında kavuştum.

"Kabus. Berbattı."

"Tamam, anlatmana gerek yok. İyi misin şimdi? "

FarklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin