Kurtuluş-16

884 35 4
                                    

Kan dondurucu bir çığlık attım.

Hayır. Baran. Ölmüş olamazdı.

Dünya sanki üzerime kapanıyordu. Ağaçlar kararıp yere düşüyordu. Bulutlar kayboluyor, güneş beni yakıyordu.

Nefesim ağzımda kalmıştı sanki, ne verebiliyor ne de alabiliyordum. Biri sesi de kapatmıştı sanki, çünkü var gücümle haykırmama rağmen ses yoktu. Sürekli omuzlarımdan sarsıldığımı hissediyordum, ama önümdeki kişi bulanıktı. Ellerimde keskin bir acı hissedince kaldırıp baktım. Her bir tırnağım avucuma girmişti, kanıyordu.

Ayağa kalkmak istedim fakat ani hareket yüzünden tekrar diz üstü yere çöktüm. Birileri beni çekeledi ama umursamadım. Başımı Baran'ın göğsüne yasladım ve gözlerimden oluk oluk yaş boşalırken haykırmama devam ettim. Bir anda sustum. Beni hala çekmeye çalıştıkları için değil.

Bir ses duymuştum. Yasladığım yerden gelen, boğuk bir ses.

Dikkat kesildim. Ses bir gelip bir gidiyordu. Kalp atışı! Ölmemişti!

Kendimi serbest bıraktım ve beni kenara koymalarına izin verdim.

Korkunç bir haldeydim. Az önce ağlayıp bağırırken, şimdi sırıtıyordum. Göz yaşlarım dinmese de, mutluydum.

Yavaş yavaş olup bitenleri farkına varıyordum. Baran ölmediyse, bayılmıştı. Beni çekmeye çalışanlar, Ada ve Özgür'dü. Şu an onu ayıltmak için uğraşıyorlardı. Ve ben az önce kriz geçirmiştim.

Sesler kulağıma doldu. "Suyu uzat." "Yarasını tekrar yıkamalı mıyız? Belki uyanır."

Ayağa kalktım. "Az önce olanlardan özür dilerim."

Bana baktılar. "Hiç önemli değil." "Bende şok geçirmiştim, elinde olmuyor."

İyice yaklaştım. "Yarasına tekrar bakmalıyız, Ada sen fularları yıka, bende temizleyeyim. Özgür sende Baran'ı dik tut."

Herkes söylediğimi yaparken bende yarasını açtım. İyi görünse de yıkamalıydım.

Açıp suyu yavaş yavaş döktüm. Baran şöyle bir irkildi ve inledi. Ardından titredi.

Ada fularları yıkayınca tekrar bağladım ve Özgür Baran'ı bıraktı.

Baran tekrar irkildi ve gözlerini açtı. "Ah, Baran."

"Derin. Bana ne oldu?"

Yüzünü ellerimin arasına aldım ve gözlerine baktım.

"Bayıldın. Şimdi iyi misin?"

"Hemde çok." dedi ve doğruldu. Özgür'den yardım alarak ayağa kalktı. Ada gelip bana ufaktan sarıldı ve ellerimi yıkamam için su döktü.

Artık suyumuz bir hayli azalmıştı. Dere gibi bir şey bulmalıydık.

Durduğumuz yer hafif eğimliydi ve ben aşağı inme taraftarıydım. Herkes de onaylayınca yola çıktık.

Kendimi kötü hissediyordum. Baran beni seviyordu. Ben ona bir şey söyleyememiştim. Sanki, sanki ben hiç bir şey hissetmiyormuşum, ama onun sevdiğini biliyormuşum gibi. Hey, tekrar Katniss. Gale onu sevdiğini söylediğinde 'Biliyorum' demişti. Benden daha kötüydü.

"Bir dakika. O gördüğüm kaldırım mı? "

Yanlış görmemiştim. Bu parkın kaldırımından başka bir şey değildi

Sevinç çığlıkları atarak parka koştuk. Herkes rahat bir nefes almıştı,  parkı bulmuştuk ya, gerisi kolaydı.

Baran yanıma gelince ona baktım.  Ufak bir koşuşturma onu yormuşa benziyordu, rengi kaçmıştı. Kolumdan destek almasına izin verdim ve kaldırıma adım attık.

FarklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin