Hastaneden çıkmış, eve gelmiş ve pijamlarımı giymiştim. Müzik dinliyordum, ne dinlediğimi bile farkına varmadan. Baran'ın söylediği bir cümle, aklımda dönüyordu. Birini sevmek, gerçekten sevmek harikaydı. Ama bağlanmak, bana hep ters gelmişti. Bağlanabileceğiniz şey, bitmeyen, tükenmeyen bir şey olmalıydı. Hatta yenilmez ve güçlü olması da gerekirdi. Çünkü bağlandığın şey bir gün yok olursa, sen de yok olabilirdin. Baran'ın başına böyle bir şeyin gelmesi çok kötü olurdu.
Ben mi büyütüyordum meseleyi? Sadece aşık olduğu için dediği, öylesine bir laf mıydı? Belki şu an onu dediğini bile hatırlamıyordu. Pencereden dışarı baktım. Tedbir almaktan zarar gelir miydi? Aramızdaki ilişki, biraz azaltılmalı mıydı?
Ne olursa olsun, böyle bir şey yapamazdım. Çoğunluğun iyiliği için, senden ayrılıyorum Baran. Dumbledore'un bu lafı, bir gün beni özetleyebilir miydi?
Felsefik düşüncelerimden ayrılıp kulaklığımı çıkardım.
Okula gitmeyecektim, üç günlük raporum vardı. Müzik de gittiyse, geriye sadece kitap okuma kalırdı.
Elim Harry Potter'a gidince sırıttım.Always.
Telefonum titreyene kadar -sanırım 3 saat- kimse beni rahatsız etmedi ve kitap okudum. İlk rahatsız edicimi öğrenmek için telefonumu elime alıp ekrana baktım. Baran'dan mesaj."Ben sana bağlıyım." dememiş olmasını umdum.
-Kendini iyi hissediyorsan, yanına gelebilirim :)
Lanet olsun. Gelmesini çok istiyordum ama felsefik düşüncelerim biraz da olsa mola vermemi söylüyordu. Cevapladım.
-Biraz dinlensem sorun olmaz değil mi? :)
Telefonu yanıma koydum. Tam kitabı açmıştım ki cevap geldi.
-Sorun olur mu hiç? Çabuk iyileş :D
Gülümsedim ve kitabıma döndüm.
****
Nefes alamıyordum.
Dün gece olan olayı tekrar yaşıyordum resmen. Kalbim hızlı atıyordu. Yine yavaş adımlarla annemlerin odasına gittim. Annemi dürttüm.
"Yine."
Annemin ayağa kalkıp ağzını açtığını gördüm. Dediği şeyleri duyamadım. Gözlerim karardı. Bundan önce bir kere daha bayılmıştım, belirtiler aynıydı. Tek söylediğim, "Baran'ı çağırma." oldu.
Işık gözlerimi rahatsız ediyordu. Hastane, diye düşündüm. Sadece bir kusuru vardı. Fazla sessizdi.
Gözlerimi araladım, açmadım. Özel bir odada yatıyordum. Televizyonu bile vardı. Serumlar kolumdan değil, elimin üstünden bana bağlanmıştı. Kalçamda bir iğne acısı hissediyordum. Tamam, bende bir şeyler vardı.
Ayak sesleri duyduğum için gözlerimi kapadım. Kim olduğunu anlayamadım.
"Uyuyor." Annem fısıldadı. Uyumak istemiyordum. Sadece biraz bilgi öğrenebilir miyim diye öyle durdum. İki kişinin koltuğa oturduğunu duydum.
On dakika gibi bir süre boyunca sadece oturdular. Nefes seslerini duymasam, gittiklerini düşünebilirdim. Kıpırdanıp gözlerimi araladım.
Annem ve babam ayağa kalkıp yanıma geldi. Onlara baktım.
"Bende bir şeyler var."
Sesim normaldi, ama sona doğru çatladı. Annem başını salladı ve gözleri doldu. Babam pencereye döndü.
"Neyim var?"
Annemin yanaklarının parladığını gördüm. Ya söylemiyor, ya da söyleyemiyordu. Tamam, bu beni korkuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklı
Teen FictionFarklı bir çocuk. Farklı bir kız. Farklı bir dünya. "Hikayemiz sıradan başladı, hatta biraz klişe. Birbirimize aşığız, mutluyuz. Ama çoğunluğun iyiliği için, her şeyi değiştirmeliyim. Bu mutluluğun devam etmesi için. Beni affet. Seni seviyorum." Ka...